• bilindiği üzere limon narenciyesi değerli, bu yüzden de pahalı sayılabilecek ekşi bir meyvedir. hatta tane tane alınır. işte bu yüzden limon kullanımı insanı tasarrufa teşvik eder.* bu tasarruf önlemlerinin neler olduğunun bilincinde olan bilinçli tüketici limonun nasıl kesileceğini, bir limondan en çok suyun nasıl çıkartılacağını bilir. örneğin limon öyle hemen yatırılıp ortadan ikiye bölünmemelidir. yaklaşık 30-35 derecelik bir verev yaparak kesilmelidir ki suyu iyi çıksın. bu yöntemi bilen adamdan limonu savurgan bir şekilde kullanmasını bekleyemeyiz. ikiye ayırdığı limonun tekini salataya sonuna kadar sıkar. ama limonun çekirdeklerine dikkat etmelidir. yoksa olmaz. (bkz: yemeğe düşen limon çekirdeği) zaten bir tabak salataya yarım limon yeterlidir. hatta suyu iyiyse fazladır bile. bu yüzden geriye kalan yarım limonu saklamak gerekir. "madem kestik bitirelim şu limonu" denmez. çünkü limon değerli ve pahalı bir meyvedir. işte o yarım limon için en münasip yer buzdolabının yumurtalığıdır. daha uygun bir yer düşünülemez. yalnız fazla da bekletmemek gerekir yarım limonu orda. çünkü bir süre sonra önce kesilmiş yüzeyi, sonra da kabukları kurumaya başlar. hoş olmaz.

    kadınlar bu konuda ne düşünür, yumurtalıktaki yarım limondan kıllanır mı bilmem. çünkü limon kullanımı genelde erkeğe mahsustur. (bkz: başbaşa yemeklerde hemen salataya yazılan erkek)

    fikir: taurus
  • fuzuli bir ebeveyn hareketidir..3 kuruşluk limonu sotelemekle tutumlu olacağını sanar bu ebeveynler, tutumluluk kötü bir fiil değil, lakin ne zaman buzdolabında "yedeklenmiş" yarım bir limon görse kişi, bir daha kullanabilecek sıfatta olmaz o limon, ekseriye kuruyup büzüşmüş olur, bir damla su çıkarabilmek için 10.000 kalori efor sarfetmek gerekir, görünüşüyle de moral bozması cabasıdır bu limoncuğun..
  • bu şekilde saklanan yarım limonun üstüne alüminyum folyo ya da strech film falan sarılırsa hemen kurumaz, bir kaç gün idare eder. hem üşenilip sarılmasa bile her zaman kurumuş ön yüzü keskin bir bıçakla incecik keserek almak ve alttaki taze limona ulaşmak mümkündür.
  • yuzde doksan ihtimalle kullanilmayacagini bilerek, ekonomi yaptigini zannetmek. oyle ki o kalan limon ya buzuk buzuk olur, ya bi onceki yemekte yaglanmistir bi taraflari. israf olmasin diye mis gibi kesilmemis limonlar bulundugu halde dolapta, yine de kullanilir. bir sonraki ihtiyacta da o bir zmaanlar sapasaglam olan limonlar kurumustur artik. "naaptim ben allam?" dersiniz. ama icinizdeki mabetler yıkılmıştır bir kere.
  • yarım limonu kullandıktan sonra direk atmayarak saklayan aklı selim türk insanının, kullanma şansını arttırma yoludur.

    evet belki limon sonunda gene atılacaktır ama denildiği gibi kullanılma şansı yükseltilir. caizdir.
  • kendimi cok yakin* hissettigim bir husus. bazi yemeklere veya salataya yarim limon konur, bir limon fazla gelir. (mesela yarim mandalina konsepti yoktur). hem artan limon yarisinin buzdolabinin cokca raf dedigimiz plastik kapli demir parmakliklarinda sabit durmayisi hem de acikta vulnerable sulu malzeme birakmanin ufak captaki sucluluk hissidir bizi tereddutlu de olsa yumurtalik yoresine iten. bu his kapali bir alan bulunca siginiverir inine.
  • unutulmaz buzdolabı sahnelerindendir. anneler çok sever, babalar daha çok sever.
  • ama o limondan pek randıman alınmaz, bir iki gün unutulunca kurur orada, bir işe yaramaz.
  • (bkz: anne tripleri)
hesabın var mı? giriş yap