• christoph willibald onadlı 18,yy barok bestecisi
  • (bkz: glück)
  • en bilinen eserlerinden birisi de don juan balesi olan alman besteci.
  • gluck, christoph willibald [von] (1714-87): alman besteci bavyara'da doğmuştur. aslen bohemyalı olduğu düşünülmektedir. 1745'te londra'da, 1773-79 yılları arasında paris'te yaşamış, sonra viyana'ya yerleşmiş ve orada ölmüştür. opera alanında devrimci fikirleri vardır, özellikle müziğin dramatik ihtiyaçlara hizmet etmesinin önemini vurgulamıştır ve bunu "dry recitative" ile göstermiştir. ayrıca "alkestls"i (1767)fikirlerini yansıtan operasıdır. "orpheus" operası gibi bunun da orjinali italyanca'dır. ancak daha sonra ikisi de fransızca'ya çevrilmiştir. diğer operaları "iphıgenia in aulis", "iphigenia tauris" ve "armida"dır ve hepsi fransıcadır. 45'ten fazla sahne eseri bestelemiş ayrıca çalgısal parçalar yazmıştır.
  • dunyanin en underrated bestecisi olabilir, ozellikle operalari olaganustu. hatta dunyanin en underrated sanatcisi da olabilir. gerci o konuda umut sarikaya gibi guclu bi rakibi var.
  • orfeo ed euridice ne kadar iyi yahu, kafayı yiyecek gibi oluyorum..

    chopin’le aşk yaşadım uzun süre (2 seneyi geçti sanırım) bu aralar liszt ile flörtleşiyorum. ve bu gece; spotify listeme eklediğim ama bestecisini bilmediğim musiki parçasının bu adama ait olduğunu öğrendim.

    hayranlıkla dinliyorum...

    edit: https://www.youtube.com/watch?v=qa9gcwstbmm
  • (bkz: orfeo ed euridice) operasıyla dönemin müzikal estetiğine getirmiş olduğu farklı dokunuşlarıyla müzik tarihinde hatrı sayılır bestecilerden biri olmuştur. dönemin opera müziği içinde ekmeğinin peşinde saygın bir bestecilik hayatı yaşarken orfeo ed euridice operasını besteler, 1762 yılının sonbaharındaki viyana'da eserin prömiyeri yapılır ve kötüden hallice bir etki yaratarak beklenilen seyirciyi toplamaz. ancak gelelim eserin 1774 yazındaki paris'deki temsiline; işte bu temsil tarihe adını yazdırmış bir eseri gün yüzüne çıkarmıştır. neden iki ayrı etkiye sahiptir bu eser?. viyana ile paris arasındaki dinleyicilerin farklı müzikal estetik anlayışına sahip olmalarından mı kaynaklıdır? tam olarak öyle diyemeyiz, eser paris'de farklı bir versiyonla sahnelenmiştir. son versiyonu hem dönemin müzikal anlatısından hem de sahnedeki hikaye anlatımından farklıdır. o dönemin opera müziğindeki yıldız solistlerdir. müzik çalar şarkıcı assolist gibi sahnesine çıkar, ağdalı süslü melodilerle aryasını söyler sahnede minimal oyunculukla esere katkısına kâh gösterir kâh göstermez, kastrato şarkıcılar hala çok popülerdir. bu nedenlerle o dönemin operası tamamen diva kültürüne sahiptir, solistin şovu için yazılan eserlerlin havada uçuştuğu bir dönemdir. peki gluck ne yapmıştır? en temeldeki değişiklik dramanın sahnede daha yoğun işlenmesine yöneliktir. artık şovunu izleten bir diva yoktur sahnede, şarkı söyleyen bir oyuncu vardır. şarkı söyleme yeteneğinin yanında tiyatral hünerlerini de sergiliyordur. ince kastrato erkek sesi yerine tenor erkek sesi kullanmıştır. melodinin ağdalı süslü yapısını da artık yalın bir eşlik ile söylenen lirik ve cümle yapılarının güçlü olduğu bir melodiye dönüştürmüştür, böylece temalar da önem kazanmıştır. kısa geçişli ritornello'lar artık sadece sahne değişiminin bir parçası değildir gluck için, büyük bir formal yapıya ve uvertür önemine sahiptir.
  • 'dramatik etki uğruna bilerek ve isteyerek feda etmeyeceğim bir tek müzik kuralı yoktur.'

    christoph willibald gluck
hesabın var mı? giriş yap