• siyaset-mafya-yargı-sermaye vs eklenerek bilumum çokgen oluşturabilecek bir ortak yaşamı anlatan ve izlerken "hımm", finalde "vay anasını" dedirten harold becker filmi. aynı zamanda john cusack'ı takdir etmeye başladığım filmdir. al pacino'ya laf yok zaten.*
  • konu fazlaca derin olmasa da zekice yazılmış senaryosuyla kendini seyrettiren film. büyük şehir yönetimindeki dalavereler, hesaplaşmalar, aldım verdim ben seni yendimler eşliğinde kıyısından bir polisiye izliyoruz. özellikle al pacinonun ölen çocuğun cenazesinin başındaki konuşması ile - görmesen tanımasan adama gaza gelmiş zenci rahip gözüyle bakarsın - akıllarda kalabilir.
  • al pacinonun tabut basındaki konusmasına kadar izledigim ama bu tur konusmaların pacinonun her filminde olması yuzunden sıkıldıgım ve degistirdigim film. sonucta biz bu tur konusmalara alıstık basına kotu bi olay gelen basılan falan hemen cıkıp bu tarz konusma yapıyor pacino tabut basında yapmıs ne fark eder.*
  • al pacino ve john cusack'ın oyunuyla ayakta kalmış bir film. hep bildik hikayelerin anlatılması nedeniyle, siyaset-mafya-yargı-sermaye sarmalı filmin başından itibaren kolaylıkla ortaya çıkarılmakta, filmin bir cazibesi olmamaktadır. iki usta oyuncu için filmin sonuna kadar zor bela dayanılabilir.
  • türkçeye "belediyede kirli oyunlar dönüyor" olarak çevrilen film. çok yaratıcı bir çeviri gerçekten.
    (bkz: turkceye sacma cevrilmis film isimleri)
  • herhangi bir mafya filminden ayıran cok fazla ozelligi olmasa da al pacino sevenler icin guzel bir film, john cusack'in ise ilerlediğini gösteriyor.
  • tenacious d albümünden bir tenacious d şarkısı. bu şarkıyı eğlenceli yapan şey ise şarkının sonundaki kısa diyalog ve o diyalogda kyle gass'in do you believe in god deyişindeki şahanelik. duv yu biliev in goad?
  • apansız bir dinleme sonucunda pazar akşamını cumartesi gündüze çekebilen the fray şarkısı.
  • ing. belediye, belediye sarayi, belediye binasi.
  • tek sezon, ortalama bir saatlik 20 bölümden oluşan ve siyasetin nasıl bir çamur çukuru olduğunu güzelce gösteren bir k-drama. (çamur burada alegoriktir)

    başlarda shin mi-rae (kim sun-a) karakterinin haddinden fazla aşağılanmasından ötürü baya zorlanarak izlesem de yaklaşık 6. bölümden sonra falan açılmaya başlıyor dizi. shin mi-rae'nin inju için hayal ettiğini ben tüm dünya için isterdim şahsen. bu yüzden direncini takdir ettim. payına yine paspal bir hatun düşen dokko jin'imiz (cha seung-won) ise hırslı genç politikacı jo gook rolünde iyiydi. (tabi bu yorum benim izleme sırama göre oluyor)

    --- spoiler ---
    konu: başkanlığa kadar yürümeye niyetli hırslı bir politikacı olan jo gook, himayesinde bulunduğu güney kore'nin "büyük birader"i tarafından emirlerini gerçekleştirme amacıyla kırsal bölge olan inju'ya belediye başkanı yardımcısı olarak gönderilir. bu esnada belediyede 10. dereceden bir memur olan ve rezil olma bağışıklığı bulunan shin mi-rae'yi planı için kullanmaya karar verir.
    --- spoiler ---

    müdür lee rolünde pasta'nın (bkz: #28861353) kazulet sos şefi (lee hyeong-cheol) burada da başlarda kazulet olmakla birlikte ilerleyen bölümlerde gerek başkana karşı dostluğu ve desteği gerekse min ju-hwa (chu sang mi) ile çok tatlı bir çift olduklarından kendini neredeyse sevdirdi diyebilirim. dizinin olmazsa olmaz kötü kadını go go-hae (yoon se-ah), yüzünden bir ya da en fazla iki kere silinen joker gülümsemesiyle kabus bir hatundu. ama gururunu korumayı bilmesini takdir etmedim desem yalan olur.

    bizim memleketteki yerel seçimlerle eş zamanlı izleyince yer yer tası tarağı toplayıp güney kore'ye yerleşesim gelmedi değil. elbet koltuk meraklısı dünyanın her yerinde var. fakat seçim sürecinde propagandalarda yapılacak en ufak bir ihlalin bile seçimlerden çekilme sebebi olabileceğini gördükçe, yolsuzluğun ortaya çıkması halinde taşların nasıl yerinden oynadığını izledikçe saçlarımı kemirdim. kurgu da olsa adamların onuru var yav. ayrıca finali olan dizilerden, her şey güzelce ve bir iki yerde şaşırtıcı sürprizle bağlanmış. müzikleri de pek sevimli. bir de 2009 dizisi olarak 2009'un parçası sorry sorry ile bolca eğlenmişler, ne güzel.

    edit: hedeler hedeler...
hesabın var mı? giriş yap