• deleuze’ün çoğu kavramının olduğu gibi acayip dingil ve teknik bir kavramdır, bu adamların aynı zamanda birer semiotikçi ve kendi kavramlarını da çok çeşitli bağlamlarda (sanat, bilim, felsefe, politika) farklı ‘anlamlarda’ kullanmak istediklerini akıldan çıkarmamak gerekiyor. örneğin devlet aygıtı özneyi ‘deterritorialize’ ettiğinde burada özgür olmayan biçimde onun kurumlar içerisindeki dolaşımının kodlanmasından, post-özneleşmeden bahsedilebiliyor…ama devletin hazine bonosu deterriolize etmesinde onun bono satışa çıkarmasını, yada da bir iş adamının para deterritorrialise etmesinde onun parayı dolaşıma çıkarması, yatırım yapması da da ifade edebilyor (burada deterritorialise ‘çıkarmak’, ‘çıkış’ anlamında decode etmek terimiyle bağlantılı olarak kulanılıyor, encode etmek ile bağlantılı olarak da ‘territorialisation’ terimi, tam tersi ‘almak’ ‘içeri girmek’ örn; okula girip özneleşmek anlamında kullanılıyor). devlet aygıtı’nın pürtüklü mekanında değil de nomadoloji’ye gönderme yapılan bir deterritorialisation olsaydı bu bildiğiniz kaygan mekandaki akış olacaktı…yani yoruma çok açık bir kavram…yani devlet aygıtının deterritorialisation’u ile savaş makinası-nomadoloji’nin yersizyurtsuzlaşması birbirinden ayrı şeyler…
  • olup olmadık yerde üzerinde iyice düşünülmeden kullanılmaması gereken kavramlardan biri. senelerdir okuyorum bi bok anlamadım. anladığım kadarını da kullanmaya yeterli bulamıyorum. kur'an sözü gibi. önce bismillah sonra deterritorialization.
  • deleuze ve guattari'nin, "postmodern" bir toplum ve siyaset anlayışı için önerdikleri en önemli terimlerden birisi. 20.yy'ın ikilisi, tarihsel şemalandırmalarını, arzuyu baskılama tertiplerine göre yaratırlar. yaratılan her arzu düzeni(yani her tarihsel dönem) bir kodlama ve sabitleme çabası ile var olmaktadır. bunu territorialization olarak adlandırırlar, belli bir şekle sokulmayı anlatmak isterler. ancak, arzunun doğası gereği özgürleştirici olduğunu ve ket vurulmaması gerektiğine inanırlar. söz konusu kodlamayı, şematize edilmişliği, gösterge denklemine sokulmuşluğu yıkmak ve akışkan-çok katmanlı bir makine yaratmak(organsız vücut mefhumu) işlemidir deterritorialization. yöntem olarak da modern öznenin karşısında duran şizo-özne ile şizoanaliz yöntemini ileri sürerler. bu mutlak bir kod bozumuna ve firar çizgilerine sızmaya işaret eder.

    deterritorialization kavramı, asıl olarak, anti-oedipus kitaplarında merkezde bulunur. ancak bin yayla'da kullanılan "göçebe düşünce biçimi" ile benzerdir.

    edit: türkçe karakterler
  • bir ingiliz dili ve edebiyatı okuru olarak iki yıldır bu kelimeyle içli dışlıyım lakin hala bu kavramı kafamda oturtmuş değilim. bi iki yıl daha zamanımı alacak sanırım
  • bunu türkçe'ye "yersiz yurtsuzluk" halinde kim çevirdiyse allah belasını versin. bu konuda bu kadar da netim.

    bunu çevireni geçtim, buna onay verip "oo iyi lan." diye peşinden tuzla koşanlar gün yüzü görmesin, allah evlerine ateşler salsın.

    tamam sakinim.
  • l'anti-cedipe'te ortaya çıkmış bir uydurma sözcüktür. * *

    kendi başına bu sözcüğün kavram oluşturmadığına inananlardanım, imlemin belirsiz kalmaması için diğer üç unsura ihtiyaç duyar kelime: yer-yurt, yer-toprak ve yeniden yer-yurtlanma bu üç unsurun da kümelenmesiyle ritornello kavramı oluşturulmuş olunur.

    bir öznenin değil, "bir yurtluğun, bir konak yerinin kurucu damgası" olarak yer-yurt, tüm öznel özdeleşmeyi oluşturan mülkiyet, sahiplenme ve dolayısıyla mesafe ilişkilerini tarif eder. "varlıktan daha derin bir sahiplik" bu sahiplenme değeri, hayvanlarda bile tüm işlevsellikten önce oldukları ortaya çıkan ritornello kompozisyonuna, mesafelerin işaretlenmesine vazgeçilmez çeşitlemeler olarak dahil olan duyulur niteliklerin dışavurumsal-oluşlarıyla dayanışmalıdır.

    e öyleyse, yer-yurt düzenlemenin özneleştirici boyutudur. zira, mahremiyet yalnızca dışarıda, bir dışarıya açılmış olarak, özne ve nesne olarak bölünmeden önceki bir temaşadan türemiş olarak vardır.
    (bkz: akım-kesim) ve (bkz: içkinlik düzlemi)
    yer-yurt, yabansı olanla hangi ilişkiyi, kaosla hangi yakınlığı tolere edebilmektedir? dışarıya kapalılığın ya da tersine geçirgenliğin derecesi nedir? tüm yer-yurtlar eşit değerde değildir ve yersizyurtsuzlaşmayla ilişkileri, görüldüğü gibi basit bir karşıtlık ilişkisi de değildir.
  • yersiz yurtsuzlaştırmanın en güzel örneklerinden biri de franz kafkanın eserlerinde kullandığı dil biçiminde gizlidir.

    şöyle ki, kendisi avusturya-macaristan imparatorluğu ülkelerinde konuşulan hakim, yani majör dili almış ve çoğu çekyalının bilmediği bu resmi dili minör bir şekilde yazıya dökmüştür. yani bu hakim dili tercih ettiği kimlikle konuşturmuştur. deleuze ve guattari'ye göre kafka'nın eserlerindeki huzursuz geveleme ve inlemelerin sebebi de budur.

    bu yüzden kafka'nın groteks, gerçeküstü ve garip dünyası onun eserlerini kaleme aldığı sömürgeci koşulların bir ürünü olarak yorumlanabilir. zaten o dönemde çekyalılar, imparatorluktan bağımsızlıklarını kazanmak için mücadele etmekteydi.

    nihayetinde kafka çekçeyi almancaya muhalefet etmek için kullanmamıştır. bunun yerine, majör bir dili kullanmış ve onu yersiz yurtsuzlaştırarak başka bir şey olmaya zorlamıştır.
  • deterritoriate yourself! check, consider and notice the possibilities spinning in your soul and life. don't keep your sight narrow cause life is not one-sided and doesn't have one color as your culture taught you. see the dynamic system and differences in it. don't be afraid of holding, discovering and experiencing the difference. maybe that difference can make your life.
hesabın var mı? giriş yap