• çalışanların iş ilişkilerinde eşit bir şekilde muamele görme arzusunda oldukları ve bu arzunun motivasyonu etkilediğini öne süren teoridir. kişinin iş başarısı ve tatmin olma derecesi çalıştığı ortam ile ilgili olarak algıladığı eşitlik veya eşitsizliklere bağlıdır. kişi kendisinin sarfettiği gayret ve karşılığında elde ettiği sonucu, aynı iş ortamında başkalarının sarfettiği gayret ve elde ettikleri sonuç ile karşılaştırır.*

    sonuç; ücret, maaş, terfi, sorumluluk artışı, statü sağlama gibi şekillerde olabilir. gayret ise; başarmak için sarfedilen çaba ve emek, örgütsel pozisyon, sosyal statü, eğitim ve hatta yaş şeklinde olabilir.
  • basit anlamda matematiksel ifade edilecek olursa x=y olma durumu. (hayli basit oldu di mi, matematik sagolsun) x-y=0 desek daha karisik oluyor sanki.
  • katki ve elde edilenlerin oransal karsilastirmasina dayali olan motivasyon teorisi.
    organizasyon icerisinde output / input* oranini bir baskasiyla karsilastirir, karsilastima neticesinde eger oraninizi dusuk bulursaniz bu orani denk tutabilme adina ya output artisi beklentisine girersiniz ya da inputunuzu azaltirsiniz. bu nedenledir ki firmalar aman birbirinize maaslarinizi soylemeyin kasisina girer; cunku ister istemez insan karsilastirma yapip bir adalet beklentisi icine giriyor. tabi burda output deyince sadece maasi da algilamamak lazım. hatta input ve outputlara ornek olarak;
    input: caba, sadakat, caliskanlik, isine baglilik, yetenekler, kendinden ve kisisel hayatindan odun vermeler, fazla mesailer vs.
    output: maas, egitim, terfi, sirti sivazlama, yuru be aslansinla gaza getirme, calisanlarina hediyeler verme vs.
    keske bu basit oran teorisi ilkokuldan beri durmadan evirilip cevirilip verilen bilgilerden biri olsaydi; istanbul 1453'te fethedildi ha bi de output/input denilebilseydi herkesce... boylece okuz patron ve mutsuz calisan yogunlugu yasanmazdi, di mi?
  • john stacey adams tarafindan ortaya konan teori (bkz: equity theory).
  • teori şu şekilde bir tanımı içermektedir:

    people are strongly motivated to maintain a balance between what they perceive as their contributions and their rewards.

    equity theory states that if a person perceives an inequity, a tension or drive will develop in the person’s mind, and the person will be motivated to reduce or eliminate the tension and perceived inequity.
  • eşitlik teorisi, kişilerin bireysel olarak algılarının topluluktaki diğer kişilerle olan iletişimi etkileyen bir faktör olduğunu kabul etmektedir. adams’a göre hak edilenden az ödenmesi öfkeyi, hak edilenden fazla ödenmesi ise suçluşuğu doğurur. ayrıca "bireysel kazanımlar/bireysel olarak verilenler = göreceli olarak çalışma arkadaşlarının kazanımları/göreceli olarak çalışma arkadaşlarının verdikleri" şeklinde formüle edilebilir.
  • diyelimki bir öğrenci evinde iki arkadaş hem okuyorlar, hem de aynı sınıfta öğrenim görüyorlar. hoca çok zor bir ödev veriyor. hakan 30 saat inek gibi çalışıyor, uykusuz kalıyor ama yinede pes etmiyor; çok iyi bir iş çıkardığını düşünerek ödevi hocaya veriyor.

    diğer taraftan, ev arkadaşı kamil ise geceleri partilere akıyor, ekşisözlükte boş boş başlıklar açıyor, vaktini oyunlara harcıyor falan ve son dakikada bir, iki saatlik bir çalışmayla bir şeyler karalayıveriyor kağıda ve hocaya teslim ediyor o ödevi, ertesi gün.

    sonuçlar gelince, hakan alıyor 55; kamil alıyor 95. bunu gören hakan’ın performansında bir düşüş olması durumunu açıklayan teoriye verilen isimdir, eşitlik teorisi. bu teori, şirketlerin personellerini mutlu tutma çabasında kullanılır. hak etmeyen bir kişiye, sırf birisinin yeğeni diye terfi edilmesi durumunda sonuç bu olur.

    kaynak: [https://youtu.be/qfovaw6ix2s https://youtu.be/qfovaw6ix2s]
hesabın var mı? giriş yap