• fenerbahçe şükrü saraçoğlu stadyumu'nun yıkılan eski maraton tribünü için kullanılır bu sıfat.
    üstünden 2 sene geçti ama unutamadık biz onu, kolay kolay da unutamayız zaten..
    tarihi zaferlerle dolu bir takımın belki de en talihsiz, en acılı günlerine şahit olmasına rağmen omuzomuza dillendirilen başın öne eğilmesin nağmeleri eşliğinde vefa kavramının betonarme bir yapıda vucut bulmuş haliydi adeta efsane maraton. en felaket sonuçların ardından, en rezil hava koşullarına rağmen boğazlarına sarı lacivert atkılarını sıkıca bağlamış fener sevdalılarının mekanıydı orası. anlatılmaz yaşanır bir akustiği vardı, tezahuratlar içine işler, sevdası depreşir, kanı ısınırdı adamın orada. karşısındaki türkiye'nin tek bağrılan numaralı tribünü ile beraber inletilirdi papazın çayırı takım sahaya çıkınca. şimdilerde eski maraton ruhu saraçoğlunun kale arkalarında yaşatılmaya çalışılıyor. elbet zamanla ona da alışılacak ama efsane maraton asla unutulmayacak..

    http://fotoalbum.e-kolay.net/…res/efsanemaraton.jpg
    http://img132.exs.cx/img132/3804/maraton2.jpg

    maratonun unutulmaz bazı maçları:

    fenerbahçe - parma (ışıklar söndü, kadıköy yandı)
    fenerbahçe - juventus
    fenerbahçe - gaziantepspor (4-3)
    fenerbahçe - galatasaray (3-0 atkinson)
    fenerbahçe - galatasaray (2-1 dakika 85 hagi topun başında, kalede oğuz)
    fenerbahçe - goteborg
    fenerbahçe - bursaspor (2000-2001)
    fenerbahçe - cannes (0-5 herkes herşeye rağmen inanmıştı)
  • ozlenen, ozleten, eskiye dair her seyi mumlu aratan tribun. mac izleme engelli koca direklerine cikmistir herkes bir defa. oradaki davullara bir kez vurmustur herkes ya da vurmak istemistir. seref abi'nin "bagirin" sesleri, aykut abi'nin "sakallica" haliyle bir sagi bir solu tavaf etmesi. pepe metin'in, sefa reis'in, baglarbasili ibrahim'in yukunu cektigi kadro simdilerde sevenlerine inceden bir kalp yormasi bagisliyor. yukaridan yapilan beste asagilara dogru yayilirdi. juventus macinda "ibneler cikinca omuz omuza" diye bagirmak, galatasaray macinda "az kaldi" diye pankart acmak, parma macini efsane kilmis olmak, insan denizinin tek vucut olup tribunlerde hakim olmasi guzeldi, guzeldi ama bitti. fenerbahce ve turkiye tribun tarihinin bir noktasi bitti. eski aciktaki yasli amcalarla, efsanevi "kapali" (numarali) tribun ile birlikte gitti bu kavram da. su gunleri gorunce sanki icindekiler de gitti. gitti...
  • http://efsanemaraton.blogspot.com/ adresinde yer alan, adindan da anlasilacagi üzere fenerbahce üzerine yogunlasmis enterasan blog. eski dönemlere ait fotograflar, pankartlar acisindan guzel bir kaynak gibi duruyor. biraz daha az kisisel yazsa on numara olacak.
  • şimdiki maraton a-b tribünlerinin "taraftar tribünleri"ne dönüşmesiyle beraber tekrardan hayat bulmaya başlayan, kendisini özleten tribündür.

    (bkz: ayağa kalkmayan cimbomlu olsun)
  • ortasından geçen sütunlara insanların tırmandığı, ve o sütunların sahanın bazı yerlerini izleme zorluğu yarattığı tribün.
  • inegölspor'un taraftar gruplarından biridir. diğeri ; (bkz: irriducubili)

    adı fenerbahçe'nin tribün grubundan araktır.
  • ah o iki uzun kolon yok muydu? iki kere arkasında kalıp da maç izlemeye çalıştığım tribün. sahanın bir kısmını göremezdiniz arkasında kalirsaniz bir o yana bir öbür yana gider gelirdiniz. öyle bir eziyetti işte şimdi saha modern ama o ruh kayboldu ne yazık ki. o kağıttan şapkaları takıp, saatlerce bilet sırası beklenen günler güzeldi be gene de. hele o arkadan tirmananip stada kacak girenler, ne güzel insanlardı be onlar. adam fenerbahcesinin maçını izlemek için ölümü göze alıyor, insanın aklı hafzalasi almıyor ulan şimdi düşününce. bakar bakar ozenirdim de hiç cesaret edemedim o tırmanışa, ukde kaldı hala içimde. şimdi evereste tirmansam gene de onun yerini tutmaz. ortaya giderken liseye gidince tirmanicam dedim hep kendime, lisede de yemedi valla ne yalan söyleyeyim.

    ögrenciyiz, para yok, baba emekli, 3 çocuk okutur bi yandan kooperatif taksidi öder, zaten zor yıllar. ev maltepede, maç günleri trenle kaçak gideriz stada, kacak döneriz. dedik ya para yok diye, sormayın işte utanmiyormusun kaçak binmeye diye hala. günahsa günah, fenerim için gireriz günaha da. var ya o zamanın konduktorleri bile insandı be. anlardı kaçak olduğumuzu, onu gözlediğimizi valla da billa da gelmezdi bizim kompartimana. insanlarin insanlari anladigi yıllardı işte o yıllar. neyse sonra in trenden söğütlüçeşme de ak stadın oraya doğru inceden. artık başka bi dunyadasin işte. dolan dur stadın etrafında, tavaf et mabedi. maratona tırmanıp stada girenlere bak ama hiç bir zaman cesaret edeme. o zamanlar maçın bitmesine 15-20 dakika kala kapılar açılırdi. biz girelim diye değil yahu iceridekiler çıksın diye. ama çıkan olmazdı pek lâkin giren çok olurdu. bizim gibi öğrenci tayfası işte. 15 dakika görecek cubukluyu çok mu? ama stad zaten dolu, ancak kapı açılınca en önlerde olacaksın ki belki sahayı görecek bir yer bulabilesin içerde. o yüzden ikinci devre başı falan yapisacaksin kapıya en önde olacaksın. gol olurdu hep ikinci devre. sesi duyar görmediğimiz gole cildirirdik kapida. hadi be amca. aç artık şu kapıyı. zaman geçmek bilmiyor. sonra vakit gelir açılır o kapı. nasıl bir sevinç o kapının açılması anlatamam, bugün artik çok az şey yaşatabilir o sevinci. al işte buyuduk simdi. (hatta geçen seneye kadar kombinemiz bilem vardı da bu sene yenilemedik. faşşolige kizdik ya hani.) ama hic biri tutmuyor o kapının açılışının yerini. o sevinci vermiyor.

    lisede okul tam gün 2. ile 3. sınıf da staj var sevindim staj parası ile bilet alabilirim artik diye. o ara taşındık işte yılların hayali kooperatifimize. teslim ettiler evi ama oturulacak gibi değil. yapılacak çok iş var. hepsi masraflı işler. baktım o dağ gibi babam düşünüyor kara kara. elde kağıt kalem hesaplıyord da hesaplıyor. neyi hesapliyorsun be adam yetmiyor işte. yalnız bi animizi kolladim, baba dedim al bunu, maasmiymis neymiş verdiler bana ben napicam bu kadar parayı. baktı bana gururlandi. sağol oğlum, o senin paran güle güle harca. ya baba al ben napicam bu kadar parayı. adam tatar, almam dedi o para senin. ben bulurum bir yolunu. almam dedi mi almaz. inatçı. tatar değil mi işte. peki dedim baba. gittim anneme verdim, al bunu anne ama sakın babama söyleme.

    sen yeter ki üzülme be baba. 15 dakika da yeter bizim sevdamiza.
  • bugün maç içinde ve özellikle maç sonu ı-h-g blokların katılımı ile şahane sinerji yaratıldı, ali başkan geldi, sonrasında takım geldi, maç sonu aralıksız 45 dakika tezahürat yapıldı, bundan sonraki maçlarda daha iyi olacak. efsane maraton geliyor.
hesabın var mı? giriş yap