• istanbul kendi içinde dünyalar barindiran bir evren sayilabileceginden mozambik'ten isveç'e kadar mukayese olanagi saglar..

    bu bakimdan istanbulocentrism gayet mesru bir davranistir...

    ayni sekilde yasam stilleri bakimindan da istanbul'u dünyanin muhtelif sehirleriyle karsilastirabiliriz. örnegin
    "aaa! aksam bu saatte sokaklarda insan olmaz mi? koca sehir? istanbul'da olsak [ ... ]" veyahut
    "gecenin bu saatinde nasil yiyecek birsey bulunmaz bu ülkede? istanbul'da olsak gecenin köründe bile [ ... ]" gibi*...
  • osmanlının yaptığı, çöküşte de epey katkısı olan, bir hata.
  • sıcağı sıcağına:
    metroda yürüyen merdivenlerde ankaralılar sol tarafı yürüyenlere bırakmıyorlar. öylecene duruyorlar. istanbul'da ise istisnalar olsa da sol taraf yürüyenlere bırakılıyor.
    (bkz: ben bugün bunu gördüm)
  • başıma gelip de adını koyamadığım şeylerden birisi de buydu işte. gidilen her yeri istanbul a benzetme sendromu* da demişler. diyârbekir'i o eski topkapı'ya, urfa'da balıklı göl civarını eyüp sultan'a, o balıklı göl külliyâtından başlayıp kardeşimin askerliğini tamamladığı 20. bilmemne tugayına kadar uzayan caddeyi edirnekapı'dan saraçhane'ye uzayan fevzipaşa caddesi'ne, izmir alsancak camii civarını bostancı'ya benzetmiştim.

    bu belki de gurbette tanıdık bir şeyler arayıp bulmanın getirdiği sevinç, ya da bu sevince erememenin getirdiği icâd etme güdüsüdür. izmir'de bir başıma kaldığım otelden yine bir (aslında yazı ile değil sayı ile 1) başıma çıkıp geçtiğim yollara baka baka alsancak camii'ni ararken, bir otobüs durağının yanındaki zabıta kulübesinden gelen bilgisayar oyunu volfied'in sesini duyar duymaz kulübeye koşup, "aaa volfied mi oynuyorsunuz ? eöö selamun aleyküm ! en yakın cami nerede abi burda ?" diye sormamı izâh edebileceğim başka bir gerekçeyi 4 senedir bulamadım (eh fazla kafa yorduğum da söylenemez aslında).

    meselâ urfa'da 34 plakalı araba pek çok var idi, türkiye'deki pek çok şehirde de muhtemelen bu böyle. hissedilen o yalnızlıkta çömelip, 34'lü plakaya yaslanıp ağlayabilir insan (öff tamam biliyorum, benim tabela, plaka saplantım sebebi ile bu geçerli bir örnek sayılmayabilir jüri tarafından).

    istanbul'u özlüyorum, istanbul'u seviyorum, bilmiyorum, bu sevgi biraz da karşılıksız, platonik bir aşk gibi. beykoz'u başkalarından kıskanmak, kadıköy'den her ne kadar istense de uzak kalamamak... gurbetten 18 saat otobüs yolculuğu sonunda gerçekleşen dönüşte, daha şehre girer girmez o defalarca kendisinden bıkılıp gidilmek istenen trafiği, o ticari minibüsleri, otobüsleri vs. görünce yaşanan yarı-anlamsız sevinç...

    bir mazoşistin günlüğü'ne ek : bugün de istanbul'daydım.
  • istanbulluların başkent hastalığına tutulmalarıdır. "istanbul'dan gerisi yalan" sanrısı vuku bulur. herhangi başka yerde yaşanamaz varsayılıır, her haber istanbul'da olunmuş zannedilir, istanbul'a yağan kar memleketi kaplamış diye düşünülür..
    vs...
hesabın var mı? giriş yap