*

  • marx'ın kendisine yazdığı mektubun, okuyan kadınları güzelleştirici etkisi varmış. öyle diyorlar.
  • hayatını karl marx'ın herşeyi olmaya adamış kadın, karl marx'ın eşi. 2 aralık 1881'de öldü.

    http://www.turnusol.biz/…d=19&makale=marks ve jenny
  • yedi yıl savaşlarında brunswick prensine hizmet ettiği için asalet ünvanı verilmiş trierdeki prusya yönetiminde görevli baron von westphalen in kızı.
    karl marx efendinin ekonomist felsefeci sosyolog ve devrimci gibi ünvanlarına şairi de eklemesine sebep olan aristokrat kökenli hatun.
  • marx, tüm hayatı/kariyeri boyunca, devlet/ideoloji/sınıf/hukuk/sosyalizm/komünizm gibi konularda dile getirdiği görüşlerindeki "ciddi"yeti aşık olduğu hatundan da esirgememiş.. jenny'e "romantizme girmeden, sırılsıklam ve çok ciddi bir şekilde aşığım" diyecek kadar ciddi bir aşık. zannımca marks amcanın ciddiyetinin temelinde, materyalizmin küçük duygusal zevklerden/ruhani değerlerden arınmış olma haline bir gönderme var.
  • "ince uzun boyluydu. büyüleyici yeşil gözleri ve kumral saçlarıyla çevresindekileri hayran bırakıyordu. saçlarını bazen ensesinde toplar, bazende salıverirdi. zarif ve aydınlık bir yüzü vardı." "jenny ve karl marx, 19 haziran 1843'te küçük bir luteryen kilisede, yalnızca ailelerin katıldığı sade bir törenle evlendiler."
    pierre durand ın karl ile jenny marx kitabından.
  • eşinin kendisine yazdığı şiir için (bkz: jenny'ye)
  • karl marx 'ın karısı..

    "eğer para, 'yanağında bir kan lekesiyle doğduysa', sermaye her tarafından kan ve çirkef saçar... kapitalist özel mülkiyetin vadesi dolmuştur"

    demiştir...
  • "karl marx ve kızı jenny'nin 1869 tarihli bu fotoğrafında, kızının boynundaki haç dini bir sembol değil, 1863 polonya ayaklanmasının bir sembolüydü." jonathan sperber, 2013, "karl marx: a nineteenth-century life"
  • trier'in zengin ailelerinden birinin kızı olan ve kendi döneminde güzelliği dillere destan bir kadındır. 7 yıllık bir beraberliğin ertesinde karl marx'la evlenmişler. tabii o vakitten sonra zenginlik falan kalmıyor. muhtemelen çekilen sefaletin içerisinde güzellikten de pek bir şey kalmamıştır.

    marx'tan engels'e giden 8 eylül 1852 tarihli mektupta da açıkça görülmektedir jenney ve marx çiftinin yaşadığı zorlukların ifadesi:

    "ev hastahaneye döndü. öyle berbat bir durumdayım, soluk alamaz oldum. karım hasta, jennychen hasta, lenchen'in de sinir nöbetleri tutuyor. doktor çağıramadım. ilaca verecek param yok ki... 8-10 gündür çoluk çocuk, ekmekle patatesle idare ettik, bugün bakalım ne yapacağız? dana'ya yazı yazamadım. gazeteleri okumaya çıkamıyorum, meteliğim yok, ekmekçinin, sütçünün borcu var bir de başımda. nasıl kalkacağım bu belaların altından, bilmem..."

    öylesi bir sefalet içinde yaşamak imkansız gibiydi. marx ailesinin altı ferdi, dean caddesi'ndeki iki göz evde yaşamaya çalışıyorlardı. giysileri yama içindeki marx, bazen sokağa bile çıkamıyordu. yazmaya kağıdı yoktu ama ailesinin durumu düşünüldüğünde bu, işin önemsiz yanıydı. o sıralarda francesca dünyaya geldi ama küçük, bu sefalete uzun süre dayanamadı. jenny von westphalen, bir arkadaşına yazdığı mektupta bu zor zamanları şöyle anlatıyor:

    "üç çocuğumuzla yanı başımızda soğuk ve soluksuz yatan küçük meleğimiz için sarılıp ağlaştık. yavrumuz öldüğünde en sefil dönemimizi yaşıyorduk. yakınlarda oturan ve kısa süre önce ziyaretimize gelmiş olan bir fransız mültecinin yanına koştum. durumumuzu anlatınca çok üzüldü de adamcağız, çıkarıp iki ingiliz lirası verdi. bu para ile zavallı yavrumun huzur içinde uyuyabileceği bir küçük tabut alabildik... doğduğunda beşiği yoktu, öldüğünde ise rahat uyusun diye içine koyabileceğimiz bir tabutu zor alabildik..."
hesabın var mı? giriş yap