katılık
-
rijidite, rigidity. katı hal. kavi* olan veya görünen. sertliğe benzer, ne farkı var kesinleyemem. ama bunca dil macerasından sonra ikisinin alanlarını ayrıştırsak fena olmayacak. sertlik daha tepkisel, katılık daha özden gelen bir sabitlik gibi geldi bir an. kuralcılıkla, tutuculukla yaklaşıp uzaklaştıkları yerler var.
asıl katılık durumun, anın hakkını yemektir*, ıskalamaktır, (yanlış) zannında ısrardır. kendi psikopatolojin için her şeyi harcarsın, çözüm için değil. aksi takdirde esnek olurdun.
"suyun ele gelmezliğinde bile acımasız bir katılık vardır ve ona gizli bir maden anlamı kazandırır: sonuç olarak su da çelik gibi sıkıştırılabilmezdir. cıvık sıkıştırılabilir. dolayısıyla öncelikle sahiplenilmesi mümkün olan bir varlık izlenimi verir." jean-paul sartre - l'etre et le neant
"evindireği değildir; iyi yüreklilikle, eşitçe üleştirmez çocuklarına ekmeği ve aklı. haksızlık, katılık, imrenme, açlık dört kısrağıdır onun savaş arabasını çeken çorak ve kurak yeryüzümüzün üzerinde." nikos kazancakis - askitiki
"hiç yalnız kalamıyorlardı -birileri varken clarissa sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. şeytanlığı buradaydı- soğuktu, sertti; sabah onunla konuşurken çok derinlerde yatan bu katılığı duymuştu yine. ama ne saklamalı, seviyordu onu. insanın sinirini bozmada üstüne yoktu, evet." virginia woolf - mrs. dalloway
(bkz: kati), katı/@ibisile
(bkz: katılaşmak)
(bkz: sertlik)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap