• nilay örnek tarafından storytel sponsorluğunda yapılan sohbet podcasti.

    https://open.spotify.com/…si=ozsy8h70t2yj5yz0tv4teg

    dinleyin, dinletin; çok iyi bir proje.
  • bu erkeklerin farklısı* bile aynı.. bu sosyal nezaket beceremeyen sınıf king kong gibi sert şeylerden* medet umar. yüzde 90, el sanatımız* yok ki anasını satayım.. görevimiz adeta 'nasıl saygın bir yamyam olunur?' kadar çelişkin. (bkz: erkekler/@ibisile)

    (bkz: nasıl olur/@ibisile)
  • (bkz: #92012768)
  • emile zola'nın can yayınlarından çıkan 48 sayfalık bir kitabı. kitap çarpıcı beş öyküden oluşuyor. burjuva, aristokrat, işçi, esnaf ve köylü ailelerinin bu süreci nasıl yaşadıklarını sergiliyor.
  • kitaplarını ilgiyle okuduğum (bkz: nilay örnek) ' in az önce (bkz: saadet özen) ile olanını dinlediğim, keyifli vakit geçirtirken ufuk açan podcast serisi.
  • son birkaç bölümde ‘işini iyi yapan insanlar’ı dinletirken istanbul’un parlak dönemlerine ayna tutmaya başlaması ile daha da güzelleşen podcast serisi. changa, babylon, hatta biraz da nihat sırdar ile yakalanan seri devam etse ne güzel olur.
  • (bkz: #99898316)
  • özellikle ev-iş arası yolculukta çok güzel sohbetler dinleyerek insana boşa giden zamanı bile değerlendiriyor hissi veren bir podcast.

    şimdilik en sevdiğim bölümler:
    (bkz: can öz)
    (bkz: saadet özen)
    (bkz: meriç eryürek)
    (bkz: jared wall)
  • yüksek frekanslı kahkahaları ile kulağımızı şenlendiren nilay örnek postcast serisi.
    tatlı oluşu çok tatlı.
    hissettiğimi yazıya çökmek zor olacak ama konuşurken ağzınızda hafif meşrep tükürük olurda aksanınıza taklılık yansır ya -anladınız di mi- heh ondan işte. kulağa hoş geliyor.
    durmak yok, yeni serileri de bekliyoruz nilay hanım.
  • emre arolat'ın konuk olduğu uzun podcast yayınını dinledim.
    link
    genel olarak düşüncem: emre arolat'ın çok iyi bir konuşmacı, çok iyi bir sunumcu olduğudur. ikna edici, konusuna hakim ve sahip olduğu kültürel birikim konuşmasına yansıyor.

    proje süreçlerini iyi anlatıyor. o anlatınca mecidiyeköye (ali sami yen stadının yerine) o yüksek binalar iyi ki yapılmış. yoksa hiç boşluk kalmayacaktı diyorsun. sonra düşünüyorsun: yahu o binaların aralarındaki boşlukları, hangi mecidiyeköy'lü ne kadar kullanıyor, o alanlar ne kadar yeşil, ne kadar kamusal, bu kamusallık kime, ne kadar yeter(???). yok neymiş oranın emsaline göre yüksek bina yapılmazsa boşluk kalmazmış. işte bu söylem mimarın ya ne kadar aciz, ya da ne kadar popülist hatta riyakar (önce yapar sonra yaptığına kılıf uydurur cinsten) olduğunun göstergesi değil mi. sistemsel olarak hata varsa mimar olarak dünyanın en etkileyici yapısını da ortaya koysanız, var olan yapılı çevrede fiyasko olacaktır. aslında mimara gelene kadar burada ciddi bir şehircilik sorunu var. siyasi rant ya da rant siyaseti. ali sami yen stadı için ve tekel binaları için gerçekten kamusal olmaları yönünde kararlar alınabilirdi. yani gerçekten yeşil, gerçekten boşluk. yaptığın yapıların arta kalan yerlerine 'boşluk' diyerek değil, samimi olarak o boşluğu tasarlayarak... aynı durum zincirlikuyu karayolları arazisine yapılan zorlu binaları ve avm'si için de geçerli. ilk düğmesi yanlış iliklenmiş bir gömlek giyiyoruz her seferinde. o düğme de malesef siyasi.

    ofisiyle ilgili olarak; yoğun çalışma ortamı (sabahlamak..vb) sistemsel bir sorun ama eaa'nın da bu sorunu kendi gücü çerçevesinde aşmaya çalıştığını düşünmüyorum. belki de gerçekten gücü yetmiyordur emin değilim. çalışanların sgk pirimlerinden bahsetmiş, bu güzel, ama 2008-2009 yıllarında elden zarfla maaş dağıtan bir ofisti. herkes sırayla muhasebecinin odasına gider zarfını alırdı. demek ki o dönemde sigorta pirimleriyle ilgili farklı bir uygulama olmuş.

    bu röportajdan anladığım şeylerden biri de: (özellikle bu devirde)
    size iyi iş yapma imkanı sunacak işverenlerle karşılaşma beceriniz nasıl oluşur?
    ya aileden zengin bir çevreye doğmuşsunuzdur; anneniz babanın mimardır, iş insanıdır, zamanla siz de iş insanlarını, zengin aileleri, sanatçıları tanır onlara iş yapma imkanı bulursunuz. ya da ... ya da'sını bilmiyorum. (belki siyaseten bir yerlere yakın olmak) kısacası zengin değilseniz mimarlık mesleğini belediyenin ruhsat bölümünde veya herhangi bir ofiste çizici olarak yaparsınız. sıfırdan gelip yapanlar çok az. o kişileri de antakyanın zengin bir ailesini, izmirin zengin bir ailesini veya batmanlı bir sanatçıyı zor bulur diye düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap