• senarist ve yönetmenliğini görkem şarkan'ın yaptığı zerrin sümer, settar tanrıöğen, begüm akkaya, faruk barman gibi oyuncuların yer aldığı film..

    yapımcısı caner özyurtlu, kurgucusu alper özyurtlu'dur..

    alzheimer hastası anneyle oğlunun hikayesinin anlatılacağı film 33. istanbul film festivali kapsamında izlenebilir..
  • 33. istanbul film festivali'nde izlemeyi heyecanla beklediğim filmlerden biri.

    görkem şarkan'ın ilk uzun metrajlı film denemesindeki performansını oldukça merak ediyorum.
  • dün akşam izleme fırsatı buldum.

    salonun yarısının şakır şakır ağladığı, hemen hemen tamamını derinden etkilediği bu film maalesef ülkemizde onlarca salonda gösterilmeyecek, yüzbinlerce insan haberdar olmayacak. zira temposuyla ve derdiyle bir gişe filmi değil; temposuyla tarzıyla bir ağırlık gibi çöken film.

    en iyi ilk filme dair altın lale almasını gönülden arzu ederim. deli bir performans çizen zerrin sümer ise altın lale kadın oyuncu ödülünü almazsa baya şaşırırım. uluslararası festivallerde de adından söz ettireceğini düşünüyorum.

    görkem'in yönetmenliği ise tek mekanda geçen ve belli planlarla çekilen bir film için "teknik" açıdan onu çok zorlamayan; ancak iki ustayla çalışması açısından oyuncu yönetimi ve hikaye anlatımı açısından "sınayıcı" bir çizgide bulunduğunu söyleyebilirim.

    bence çok temiz bir iş çıkmış. ben kendisinin bir tık daha popüler çizgiye kaymasını tercih ederdim derdinin kitlelerle buluşması açısından.
  • istanbul film festivali' nde en iyi ilk film ödülünü almış filmdir.
    https://vimeo.com/92814438

    yönetmen-senarist: görkem şarkan
    görüntü yönetmeni: ali pişkin
    kurgucu: alper özyurtlu
    oyuncular: zerrin sümer, settar tanrıöğen, faruk barman, begüm akkaya
    yapımcı: caner özyurtlu
    yapım şirketi: ac film / renkli / 87´ / türkçe; ingilizce altyazılı
  • başka sinema ile izlenebilen film.

    biraz daha büyük prodüksiyonla milyonluk gişe rakamlarına ulaşabilecekken kendi yatağında akmayı tercih etmiş, türkiye izleyicisinin seveceği tarzda dramatik, aile için duygusallığı sınırlarda gösteren hatta içerdiği duygusal şiddetin dozunu sakınmayan bir film nergis hanım.

    tek mekanda ve gerçek zamanlı olarak izliyoruz hikayeyi. zerrin sümer'in ve settar tanrıöğen'in olağanüstü performansları, mekandaki detayların gerçekçiliği ( dekor ve kostüm tasarımı müthişti bence; sanat yönetimi takdire şayan ), daha ötesinde konunun yalınlığı ve hemen herkesin aşina olduğu dramıyla etkileyici bir film.

    tabii sinema'dan ne beklendiği ile doğru orantılı bu görüş. her gün önünden geçtiğimiz bir evin içinde yaşananların, süslenmedeği ve kurgulanmadağı sürece sinema'nın konusu olmadığını düşünenlerin, karakterlerin işlenişinin, perspektifinin özgünlüğünün ve sürükleyiciliğin sinemanın olmazsa olmazları arasında sayanların oldukça anlamsız ve zaman kaybı olarak nitelendirebilecekleri bir yapım. dolayısıyla beklentileri doğru belirlemek gerek.

    içeriği ile ilgili konuşacak kadar iyi hissetmiyorum kendimi, izleyeli birkaç saat oldu ve kendime gelebilmiş değilim.

    içime uzun süre sıkıntı olacak sahneler var

    --- spoiler ---

    yeğeninden çaktırmadan para isteyen ekrem'i görmemek için neredeyse gözlerimi kapatacaktım. yeğenlerin davranışlarının sahiciliği ile annesiyle beraber yaşaya yaşaya kendi balatalarını da hafiften yakmaya başlayan; kendine acıyan ve başaramamışlığının gözlerinden okunması, nergis hanım'ın ekmeği ısırdıktan sonra alabildiğine doğal bir şekilde kalan ekmeği dolaba koyması ve dna'ma ihanet etmeyerek annesine vurduktan sonra çaresizliğin dibini gören ekrem.

    --- spoiler ---
  • manipülasyonun doğru amaçlar için kullanıldığında ne kadar işe yarar bir şey olduğunu gösteren film. taptaze bir üsluba sahip, izleyenin saatiyle birebir eş zamanlı işlemesiyle beğenimi kazanmış güzel bir film. anlatılan şey o kadar sade ve somut, aynı zamanda da insanın içine öyle yumruk gibi oturan bir konu ki, böyle bir öyküye bakınca bütün o abartılı kurgulara, gerçeküstü hikayelere, fantastik temalara "olm siz ne ayaksınız lan, ne gerek vardı bunca tantanaya" demek geliyor içinizden. bu kadar alt perdeden konuşup da insanı böyle vurması "bu film olmuş mu olmamış mı" tartışmalarını anlamsız kılıyor benim nazarımda. "afişi filmin kendisinden daha iyi olmuş" diyen saçma sapan sinema yazarları gitsinler transformers izlesinler, oyuncaklı filan.

    ayrıca filmin yönetmeni ve aynı zamanda senaristi olan genç adama saygımı ve sevgimi bildirmek isterim, bu kadar insancıl bir konuyu anlatma tercihinde bulunduğu için. bütün gün içip sıçan ve cinsel doyumsuzluk içinde kıvranan bir grup gencin esrar parası bulması gibi daha "sıkı" konularla da uğraşabilirdi, hem daha fazla para kazanır, belki hatırı sayılır bir hayran kitlesi bile yapardı daha ilk filminden. öyle bir şeyi tercih etmeyip böyle bir yola girmiş olması, böyle bir hikayeyi anlatma ihtiyacı duyması; buna vakit, emek, para vs ayırması takdire şayandır. bir izleyici olarak elimizden geldiğince destekçisi olacağız.
  • izlerken michael haneke'nin amour'unu hatırlatan bir görkem şarkan filmi. düşük bütçeyle nasıl iyi bir ilk film çekilir sorusunun cevabı. özellikle settar tanrıöğen'in muhteşem oyunculuğunun yapay, samimiyetten uzak senaryo ve repliklerle hiç edilmediğini görmek güzel. duygusal ama izleyiciyi kahır bela ağlatmayı hedeflemiyor.

    bazı sahneleri seyirciyi yorar bazı sahneleri de izledikten bir kaç gün sonra bile akla gelip hüzünlendirir.
  • duygu sömürüsüyle hiç de alakası olmayan, hayat kadar gerçek bir film. ne kadar gerçek olduğunu ailesinde alzheimer hastası olan bir izleyici çok iyi anlar. zerrin sümer başta olmak üzere yapım aşamasında yer alan herkesi kutluyorum.

    bu kadar durağan olması nedeniyle bu ülkede ilgi çekmesi oldukça zor olan bir filmi duygu sömürüsü yoluyla halkı etkilemeye çalışmakla suçlamak içinse ya kötü niyetli ya cahil ya da gerizekalı olmak lazım.
  • böyle bir senaryo elinizde ise oyunculuğunuzu sergilemeniz gerekir. zerrin sümer sadece oynamıstır. iyi oyunculuk felan değildir bu filmde ki. zaten toplamda 4 kişinin oynadığı bir film. yani öyle zerrin hanım döktürmüş harika bir oyunculuk sergilemiş yorumlarını gerçekçi bulmuyorum. ama hakkını yememek lazım zerrin sümer başarı ile canlandırıyor karakterini. film yine uzun sürmemesi için oldu bittiye getirilmiş. izlenilebilir ama hikaye bilindik haberiniz olsun.
hesabın var mı? giriş yap