• * çoktan vukua gelmiş hadisedir. orhan pamuk zaten uzun yıllardır bu memleketin ruhunu terk etmiş bir yazardır.
    bu da böyle bir entrimdir. (bkz: orhan pamuk/@mustafa mahir)
  • (bkz: selametle)
  • ahmet kaya, nazım hikmet ve yılmaz güney ile birarada ele alınmasına karşı çıktığım kişinin olası terkidir. tabi terk etmesini, terketmek durumunda kalmasını istemeyiz. böyle bir olasılık varsa, terk etmeye karar vermeden önce bir değerlendirme yapıp, "bu terk bana ne kazandırır, yurtdışında nasıl bir populerite kazanabilirim" gibi bir muhasebeye girişerek ondan sonra karar vermesi de olasidır.
  • turkiye orhan pamuk'u terk etmistir. terkeden orhan pamuk olamaz.
  • kendisini salman rushdieye benzetme cabalarinin sonuncusu herhalde*.
  • ne düşünürse düşünsün, ne söylerse söylesin; söyledikleri ya da düşündükleri yüzünden bu ülkeyi terk etmesi gerekiyorsa nazım hikmet ya da yılmaz güney gibi değerlendirilmesinde sakınca olmayan durumdur. (mehmet akif'in durumunu karıştırmıyorum çünkü dönemin koşulları laik cumhuriyetin devamı için bunu gerektiriyordu. oysa bugün türkiye demokrasisi, orhan pamuk'un söylediklerini kendi içinde barındırabilecek kadar oturmuş olmalıdır.) türkiye demokrasisini sürekli gelişmemiş bir demokrasi olarak görmek ve bu doğrultuda davranmak kimseye bir şey kazandırmaz. bazı şeylerin değişmesi için, bazı şeylerin değişmiş olduğunu farzedip ona göre davranmak gerekir. (bkz: inanırsak başarırız)
  • ya sev ya terket saçmalığıyla zehirlenmiş zayıf türk dimağlarını meşgul etmesi muhtemel ihtimal.
  • daha ortada fol yok yumurta yokken, buyuk ihtimalle orhan pamuk bilmem kacinci uykusundayken ortaligi birbirine katmis bir "ya olursa" senaryosu. yine acik tribun amigosu tadinda soylemler, yine dede korkut a tas cikartacak kahramanlik iddialari, yine kutuplasma, yine her seyi uclarda yasama sevdasinin bonusu olan abarti.. ve butun bunlarin tamami, en basta da belirtildigi uzere bir ukte. yani, tanimi itibariyle, biz burada birbirimizi yemeye baslamadan once zaten yoktu boyle bir sey!?! beyin firtinasi denen zimbirtiyi amacinin bu kadar disinda, sadece birilerine, birbirimizegiydirmek icin kullanmak konusunda cigir ustune cigir aciyoruz.

    surekli gozlemledigim bir sey var, orayi parmaklayacagim izninizle. bir hevestir gidiyor, illa birilerini, bir seyleri, bazi olaylari tarihte daha once yasamis kisilere, yasanmis seyler ve olaylara benzetiyoruz. elbette ornekleme de bir cesit kendini ifade etme yolu, ancak bu arada sozu gecen kisileri bireysel olarak tartma sansimizi ortadan kaldiriyoruz. arada kaynayip gidiyor. bu konuda inatla yineledigimiz bir girisim var : her kim bir sekilde devlet otoritesiyle (hakli ya da haksiz oldugunu bile tartismiyorum, dikkat ediniz) bir sorun yasarsa, imdadimiza hemen nazim hikmet, ahmet kaya, deniz gezmis; konu biraz daha fazla uzadigi zaman ise yaser arafat, rauf denktas** falan geliyor.

    konuyu dagitmak ve agzimi bozmak riskini goze alip, bu nazim hikmet, ahmet kaya ve deniz gezmis benzetmeleri hakkindaki oznel rahatsizligimi belirteyim. adamlar hayatlari boyunca kendi inanclari dogrultusunda kavgalarini vermis, sonuclarina katlanmis, itin gotune sokulup cikartilmis, kan kusmus ama yine de dogru bildiklerini olene kadar savunmus, bir cok kisinin saygisini, sevgisini; bir cogunun da nefretini kazanip bu dunyadan gocup gitmisler. yoklar artik. bitti. cevap haklari da yok, dusunme ozgurlukleri de. iki rekat birakin adamlarin yakalarini amina koyayim. onunuze gelenin yakasina yapistiracak baska rol modeller bulun.

    yine konuya donersek, orhan pamuk, kendi dusuncelerini dile getirmekten baska bir suc islememistir henuz. yanlis zamanda, yanlis mekanda konustugu iddia edilebilir, bunun uzerine tartisilabilir. ama hala sirtini orduya verip de bu ulkede demokrasi, ozgurluk, esitlik sarkilarini utanmadan soyleyenler tarafindan vatana ihanet, turk milletinin onurunu zedelemek gibi iddialarla suclaniyor, karsisina secenek olarak kalip degistirmeye calismak degil de sadece bu ulkeyi sevmek ya da bu ulkeyi terk etmek cikariliyorsa eger; boyle ulkeye de, kalabaligin ortasinda tek basina kalmis adamcagiza sille tokat, agzinda salyalarla saldiran insanina da, boyle medyaya da, boyle demokrasi ve ozgurluge de soyleyecek cok ama cok agir kelimelerim var. sozlugu okuma ihtimali olan coluk cocuga kiyamadigimdan, bir de benim soylediklerim yuzunden sozluk yonetiminin basi agrir endisesiyle kendime sakladigim kelimeler...

    sonuc olarak belki kendisine kacistan baska yol birakmadigimiz icin orhan pamuk turkiye yi terk eder. belki de kendi icinde yaptigi bir hesapla, bunun kendi popularitesi acisindan daha faydali olacagina inanir ve cekip gider buralardan. ya da hayatinin kalan kismini mahkeme koridorlarinda meramini anlatmaya calisarak gecirir. her durumda turkiye kaybeder bence. edebiyat anlaminda degil elbette, degerini cogu zaman bilemesek de bu toprakta bugdaydan daha cok edebiyatci yetisir. o surekli oykundugu demokratiklesme, cagdaslasma cabasinda aldigi yara anlaminda kaybeder ulkem. butun bu karmasanin ozunde sogukkanliligini yitirdigi icin; belki de zaten basinda yanlis olan bir soyleme gerektigi gibi yanit vermek yerine aba altindan falan da degil, alenen kizilcik sopalariyla mudahale etmeyi sectigi icin; isi yazmak, dusundugunu yazmak olan bir vatandasini, sadece isini yapmak sucuna istinaden afaroz ettigi icin kaybeder. burada, orhan pamuk un bu sozleri bir yazar olarak sorumluluk hissettiginden degil de, kisisel cikarlari icin soyledigini iddia edenler olabilir. afedersiniz, ipimde degil. benim icin orhan pamuk degil, eylemin kendisi onemli. yoksa dunya uzerindeki her sistemde - ki ulkeler de bir sistem olarak ele alinabilir - asagi yukari yetmis milyonun yaninda bir uyumsuzluk kabul edilebilir, daha da iyisi goz ardi edilebilir bir sonuctur.
hesabın var mı? giriş yap