• sozde batının sozde doguyu inceleme, degistirme, kullanma nesnesi, egzotik mekan olarak gormesi. dogu bu anlamda cografi bir mekan degil bir fikirdir. (bkz: edward said) bu konu uzerinde derinlesmistir
  • oryantalist resimlerde figürler hep yatay konumdadır, bir rahatlık, bir adam sendecilik, bir vurdumduymazlık, bir "şöyle bir uzanayım"cılık alır başını gider, uyku getirir, yumuşacık ayı postlarının üzerinde vücudun üzerinden çağlayan gibi akıvermiş kaftanlar giymiş kadınlar yarı baygın bakarlar, süs havuzlarındaki sular ayna gibi durgundur, amaan oh, kedi.
  • benim cocuklugumda da
    'bati'ya, bati'ya, bati'ya'
    cigirirdi kuslar,
    'bati'ya, bati'ya, bati'ya'
    dil kurslari
    resim sergileri
    elektronik buluslar.
    yol uzun, yol zahmetliydi, yol yenisme, yol kavga, yol ispatti. nihayetinde birkac yaldizli diploma karsiligi kahramanlarimi aldi, duslerimi, kanatlarimi kirdi. yuzbir bilim adami, binbir kitap gordum. 'siz dogulular pek bir seysiniz...' dediler, 'anliyorsunuz, degil mi?...hadiii, canim, siz anlarsiniz. ne de olsa batililasmis sayilirsiniz!' 'biz, dogulular' kimdik? 'pek bir...' neydik? 'ben neyi anlayacaktim?' budisti, bedevisi, acemi, kambocyalisi, cerkezi, vietnamlisi, turku, cinlisi, kurdu, tibetlisi, alevisi, malezyalisi, suriyelisi, sumatralisi, kisacasi, meric'in dogusunda yasayan tum halklar, 'biz, dogulular'. biz gabi,
    sehvetli,
    kaypak,
    hain,
    hissiz,
    pis,
    despot.
    biz, bir ornek dogulular
    biz, bedensel faaliyetleri disinda, ne idugu belirsiz dogulular
    biz, sosyal 'bilim'lere, siyasi 'bilim'lere edebiyatcilara meze dogulular.
    'batililasin,
    batililasin,
    batililasin!' cigirirdi,
    sinemalar,
    konferanslar,
    konseyler,
    moda evleri,
    tekeller,
    karteller.
    nasil bir cagriydi? cipil mavi gozlerin pipo dumanlari arasindan talep ettikleri neydi?
    nasil bir cagriydi, halkima yasayabilmek icin once kendisini, 'dogulu' kendisini iptal etmesi gerektigini tekrarlayan?
    marx'a nasil umutla sarilmis olabilecegimi dusunebiliyor musun?
    das kapital'in ve otuz yorumunun isigini dusunebiliyor musun?

    silili 'yabanci ogrenci' ortega,
    kolombiyali omar,
    hintli daver
    ulkelerimizin acilarina 'sozcu' arayan
    ulkelerimizin acilarina care arayan milyonlarca biz'ler.

    yil 1853'tu.
    ingiltere, hindistan'i yok ediyordu.
    marx, insanlarin istiraplari ile mesgul tek batili bilim adamiydi.
    biz'imle gozyasi doktu, yuregimize aldik.
    yillarca dizinin dibinde oturduk.
    'kitap'a abdestsiz dokunmadik.
    derken, bir gun, fazla aglamis olmaliyiz ki,
    'ama, unutmayin' deyiverdi, marx,
    'ingiltere'nin, hindistan'da yerine getirilecek iki gorevi vardir: birisi yikici, birisi yapici.
    yasli asya toplumunu ortadan kaldirmak,
    onun yerine,
    avrupa toplumunun kurallarini getirmek.'

    oh, oh, oh, oh, oh!!!
    ayi, vayi, vayi!!!
    yerinden sicradi, daver!
    'yasli asya toplumu dedigin benim
    anam,
    babam,
    dayim,
    kardesim!
    agzindan cikani kulagin duyuyor mu senin?!!!'
    'ne var yani?' dedi. marx, en bilimsel haliyle
    timur'un boyundurugu sondurmedi mi, sayisiz insan yasamini?'
    ne bicim bir ictihatti?
    ne bicim bir gerekceydi?

    hintliler oldurulmeye alisiktirlar, bu kez de biz kendi iyilikleri icin kessek, ne olur?'u
    benim 'dogulu' yuregim anlayamazdi!

    hintliler diye birileri yoktu,
    'dogulular' diye birileri yoktu, benim amcalarim, dayilarim, kardeslerim, komsularim vardi!
    talep etmedikleri bir cografyaya, talep etmedikleri bir haritaya hasbelkader duhul etmis, iki litre kanli, iyi ayakli, coluklu cocuklu, sevincleri, acilari ile 'insan'dilar!
    su kullenmek uzere olan yosunlu gezegende bir gidim dolasacaklar, sonra herkes geldigi yere donecekti.
    bir basina.
    kendi iyilikleri icin yok edilmenin rasyonalini anlayamazlardi.
    inkalar, aztekler, massachusettler de anlayamadilar!
    bu baglamda, hitler, oryantalistlerden daha bir namusluydu:
    yahudileri, onlarin iyilikleri icin degil, 'ustun' alman irkinin iyiligi icin kestigini hic saklamadi!
    'uygarlastirma misyonu'nun ardina saklanmadi.

    cilk yarama bir de tuz basti, marx,
    'bosver' dedi, daver'i gostererek,
    'bu insanlar bizim gibi aci cekmez.
    onlar, doguludur.
    o halde, biz onlari baska yollardan anlamaya calismaliyiz.'

    'bati'ya, bati'ya, bati'ya' cagirdi
    gorkemli binalar
    dolu vitrinler
    kisa calisma saatleri
    iscilerin
    altlarindaki otolar,
    ozgurlukler.
    ne ki, ihanetin acisi yuregimdeydi.
    artik brosurleri incelemeden,
    onlari 'baska yollardan anlamadan' hicbir davete icabet, paketlenmis doldurusa gelmeyecektim.

    baktim, bir daha baktim, bir daha baktim,
    gordum ki, hakkinda ahkam kesilen insan degil, insanin izdusumu.
    kartondan oyulma bir sekil,
    egzotik,
    gizemli,
    yasamayan bir tas bebek,
    bir oyuncakti.

    gunga din, cieko, ortega,
    omar, hozan,
    kitleyi olusturan
    ve fakat
    ve aslinda
    bedenimizde hergun
    milyonlarcasi yenilenen
    hucreler gibi
    onemsiz
    kisiliksiz
    ve anlamsizdilar.
    muhalefet hakki olsun taninmayan insanoglu nasil yasayacakti
    'bir agac gibi tek ve hur
    ve bir orman gibi kardescesine?'

    alev alatli, valla kurda yedirdin beni 1. baski, sahife 325-329, boyut, istanbul, 1993
  • occidentalism'in (garbiyatçılık) karşıtı.
  • şarkiyatçılık da derler buna.

    bi de doğu insanı kendi kültürüne yeterince sahip çıkmadığı (bkz: türkiye) için kendi kültürü hakkındaki şeyleri oryantalistler tarafından yazılmış, muhteşem fotoğraflarla bezeli albenili kitaplardan öğrenir.
  • günümüzdeki en basit tanımıyla, batının doğuyu batılı bir gözle algılaması.
  • dogu'nun meselelerini, bir sinif, bir mahkeme, bir hapishane, bir el kitabi acisindan ele alan, analiz eden, yargilayan, gozeten ve yoneten bir dogu bilimi.
hesabın var mı? giriş yap