• yahudi filozofu. helenstik yahudiliğin en önemli temsilcilerinden biri olan philon, vahye dayalı iman ile felsefi düşünce arasında bir birleşim deneyen ilk düşünür olarak felsefe tarihinde önemli bir yeri vardır. yahudi tarihçi iosephos (m.s. i. yüzyıl) philon'un soylu bir aileden geldiğini söyler. iskenderiye'deki diğer yahudiler gibi philon'da bir yunan gymnasion'unda öğrenim görmüş olmalıdır. tümünü yunanca kaleme aldığı yapıtlarında çok sayıda yunan yazarından, özellikle manzum oyun ve destan şairlerinden söz eder; yunan retorik okullarının tekniklerini kullanır ve gymnasionları över.

    öte yandan yapıtları, kendini tam anlamıyla dindar bir yahudi saydığını gösteren ipuçları içerir. 39 ya da 40 yaşlarında iskenderiye'de yahudilere karşı düzenlenen bir soykırımdan sonra, ptolemaios döneminde güvence altına alınan ve imparator augustus'un onayladığı yahudi haklarını geri vermesini istemek için imparator caligula'ya giden bir heyete başkanlık eder.

    philon'un felsefi görüşleri özelikle platon, aristoteles, yeni pythagorasçılar, kinikler ve stoacılar'ın etkisi altında gelişmiştir. temel felsefi yaklaşımı platon'a yakındır. ama, kozmoloji ve etik gibi konularda özellikle aristoteles'e çok şey borçludur. öte yandan yeni pythagorasçılar'dan, sayıların özellikle de yedi sayısının mistik anlamı ve ölümsüzlüğe hazırlık olarak öz disiplinli bir yaşam sürdürmekle ilgili görüşlerini almıştır. kinikler de eleştiri yöntemleriyle, philon'un görüşlerini açıklama biçimi üzerinde etkili olmuştur.

    başka okullara oranla stoacılar'ın terminolojisini daha sık kullanmakla birlikte; bu okulun düşüncelerini de eleştirdi. tanrının varlığının bilinebilirliği ile özünün bilinemezliği arasındaki ayrımı ilk kez vurguladı. o dönemde geçerli olan yunan felsefi düşüncesinin, doğanın değişmez yasalarına bağımlı evrensel kayra anlayışına karşı, doğa yasalarını geçersiz kılabilen bireysel kayra anlayışını savundu.

    platonculuğun maddenin öncesizliği kuramını reddetmedi, ama bu maddenin de yaratılmış olduğunu ileri sürdü. yahudi ilahiyatına ilişkin görüşlerini de platon'un idea öğretisiyle özgün bir biçimde uzlaştırdı. ideaların tanrının öncesiz ve sonrasız düşünceleri olduğunu, tanrının bunları dünyayı yaratmadan önce gerçek varlıklar olarak yarattığını öne sürdü.
  • yanli$ bilmiyorsam dunyanin yedi harikasi olayini bu adam cikarmistir. hepsinden teker teker soz eder. en sevdigi yapi ise artemis tapinagiymis. "babil'in asma bahçeleri'ni, olimpos'taki zeus heykeli'ni, rodos kolossosu'nu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve mausolos'un mezarını gördüm. ama bulutlara doğru yükselen ephessos'taki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünün gölgede kaldığını hissettim." gibi bir repligi vardir.
  • ilk tasavvufçu. bütün tasavvuf öğretilerinin kaynağını bulduğu yahudi cemaat lideri. platon'u 2. musa olarak ileri sürerek, platon* ile musa'yı, başka deyişle dinle felsefeyi birleştirerek ikisinin aynı gerçekliği ifade ettikleri iddiasıyla tasavvufun temelini attı. bazı mistikler philon'un isa'nın manevi babası * olduğunu ileri sürerler. philon, mısır'da iskenderiye'de yaşamaktaydı ve o dönemde yaşayan yahudilerin lideriydi. öğretileri atina'ya, roma'ya kadar ulaşıyordu. incil'e göre isa çocukken annesiyle birlikte mısır'a gitmiştir. 30 yaşına kadar ne yaptığı ile ilgili ise hiç bir bilgi bulunmaz. isa'nın philon'un eğitiminden geçtikten sonra peygamber olduğu ve hıristiyanlık felsefesinin temellerini ondan aldığı, isa'nın öğretisinin philon'un dediklerinden başka bir şey olmadığı (üçleme de dahil) iddia edilir.

    philo + sophia *
    philia: sevgi
    on: varlık
    phil-on: varlıksal sevgi
  • "nazik ol, çünkü karşındaki her insan büyük bir sıkıntı taşıyor" diyen, değerli bir filozoftur. bu kadar evrensel bir düşünce olabilir ancak zira her insanı değerli kılan bir mana içeriyor...
  • birinci yüzyılda yaşamış bir felsefeci. aslen iskenderiyelidir. yunan kültürü ile eski ahit'i birleştirmek amacındaydı. yunanlara eski ahit'in üstünlüğünü göstermek isterken, yahudilere de yunanların bilgeliğini tanıtmayı isterdi. ilginçtir, yunan mitolojisindeki alegorik anlatımı eski ahit için de kullanırdı.
  • kadın düşmanlığında mide bulandırıcılıkta sınır tanımamış :

    " ilerleme aslında erkek olana yönelerek kadın cinsiyetini terk etmekten başka bir şey değildir; çünkü kadın cinsiyeti maddidir, edilgendir, cisimseldir. oysa erkek olan etken, rasyonel, cisim dışı ve zihin ve düşünceye daha yakın olandir. tutkuların kendileri doğaları gereği kadınsıdır. bu nedenle bizlerin yapması gereken bunlardan uzaklaşarak soylu duygulanımların işareti olan erkeksi özellikler sergilemektir."
  • musa peygamber'in tora'sını ilk kez hakkıyla tefsir ettiği söylenen düşünür. bir çok kaynakta görüşleri platon'a dayandırılsa da tora'nın otantik metinlerini referans aldığı ve o metinlerdeki alegoriyi doğru deşifrelerle okuduğu önemle belirtilir.
  • sadece adem ve havva öyküsünü yorumlaması bile tüm felsefesini çözmek için yeterli.
    şeytan neden erkeğe değil de kadına yönelmiş bunun cevabını şöyle vermiş:

    çünkü havva duygularını frenleyecek akıldan yoksundur. şeytan erkeğe gitmemiştir çünkü rasyonel akılcı bir zihin ona karşı koyabilir ama kadın doğal olarak her tür zevke şehvete açık olduğu için şeytan kadına yönelmiştir. philon böylece havva'nın cezalandırılmasını meşrulaştırdığı gibi onu bir nevi şeytanın da suç ortağı yapar.
    kadın ve şeytan benzemesinin kökenleri buradan doğar.

    yunan mitlerini de unutmamak lazım özellikle pandora mitini. (bkz: yunan tanrıları /@mimiko)
  • philon (veya iskenderiyeli philon) iö. 25 -is. 45 yılları arasında yaşamış , eski ahit'le yunan felsefesini birleştirmeye çalışmış olan filozof.

    philon’a göre; yahudilik ve yunan felsefesi aynı kaynaktan çıkmıştır. hatta işi abartır ve platon ve diğer birçok yunanlı filozofun, kendisi de bir çeşit filozof olan musa peygamberden etkilendiklerini savunur. bunu yaparken eski yunan metinlerini, özellikle platon‘un yazdıklarını, eski ahit’e uydurmaya çalışır. uydurmaya çalışır’ı bilerek yazıyorum çünkü philon zorlandığı yerde simgesel yorumlamalara başvurur. sonunda da: tanrı'nın musa'nın ağzından veya onun aracılığıyla insanlara söylediği şeyle (yani vahiyle); insanın tanrısal akıldan pay alan bir varlık olarak kendi gücüyle keşfettiği şey (yani felsefe ) arasında bir benzerlik, ortaklık olduğu sonucuna varır.

    philon’a göre tanrı hem eski ahit’te anlatılan gibi aşkın ve kişiseldir hem de platon’un, pisagorcular‘ın dediği gibi saf, madde dışı, hareketsiz... her şeyin kaynağı olan “bir”dir.

    philon'da evrenin ikili bir varlığı söz konusudur: evren önce tanrı'da bir idealar dünyası, akıl veya logos olarak varlığa sahiptir; daha sonra bu düşünceler fiziksel evren olarak gerçekleştiğinde ayrı fiziksel-duyusal bir varlık kazanmıştır. philon bu görüşüyle platon'un idealarını yahudi ve hıristiyanların tanrısının düşüncelerine özdeş kılan ilk filozof olacaktır. ve bu görüşleri ile hem dünyamızı idealar dünyasının kopyası gibi akılsal görecektir hem de eski ahit’e uygun olarak zamanla yaratıldığını kabul edecektir. ayrıca philon evrenin sonsuza kadar var olacağını savunur.

    philon, her bakımdan aşkın olan yaratıcı tanrı ile yaratılmış duyusal, maddi varlıklar arasındaki derin uçurumu kapatmak üzere bazı aracı varlıkları kabul etme ihtiyacı duyar. ona göre bu aracı varlıklar, yahudilerin 'melekler', yunanlıların daimonlar diye adlandırdıkları varlıklardır. var olan “kötü”nün sebebi de işte bu varlıklardır. çünkü tanrı yaratım sürecinde bu varlıkları kullanmıştır ve bu varlıklar kusursuz değildir.

    philon, insanlar için en büyük amaç ve mutluluğun tanrı'yı görmek olduğunu savunur. tanrı'yı görmek, aynı zamanda o'nun tarafından görülmek. tanrı'yla yakınlaşmak, aynı zamanda tanrı tarafından o'nun kendisine doğru çekilmek demektir. bu görme olayında insan zihni tam bir sessizlik, sükunet ve huzur içinde bulunur; tanrı'nın değişmez varlığını temaşa edip görmekten entelektüel bir sevinç duyar.
    (bkz: ahmet arslan)
    (bkz: ilkçağ felsefe tarihi)*
  • "bir tek kişi iyilik ve güzellikle meşgul olsa dahi evler, şehirler, memleketler ve milletler büyük bir saadetle şaduman olurlar... böyle kimseler yalnız kendi kendilerini tahsis etmekle kalmazlar; rast geldikleri insanları da hür ve serâzat bir ruh ile doldururlar."

    şaduman: sevinçli, neşeli, memnun
    serâzat: başıboş, özgür
hesabın var mı? giriş yap