saksı ^*

• saksıyı çalıştır kalıbında kafa olarak da kullanılır...
• kedi tuvaleti olarak da iş görür. daha doğrusu, kedi onun bir köşede öyle sus pus duruşuna tav olur ve gider içine eder.
  
  hayır, benim anlamadığım, kedi olmayan evlerde de ortak bir sorun vardır bu saksı denilen antik çağ zanaatıyla ilgili: birileri saksı toprağını yer bitirir. benim bildiğim, toprak denilen şey akmaz, kokmaz, buhar olup uçmaz. olsa olsa, saksının tepesinden su döktüğünde altındaki kaba sızar toprak de mi. peki abicim, bu saksının toprağı niye azalır ki zaman içinde? nereye gider o toprak? deli olacağım yaa...
• içinde toprak olan koniktir. taban alanını pi'ye bölüp de karekökünü alıp ikiyle çarparsak pervazımızın minimum genişliğini buluruz. eğer ki bulamıyorsak ve şaşırıyorsak (mesela "aaa niye bulamadık") düşer o saksı, toprak dökülür. şaşırmayalım.
• zeminle kurduğu ilişki taban alanını, bulunduğu ortamla kurduğu ilişki hacmini aşmayan nesne... içine su kosan durmaz, topraksız da varolur ama kimse kayda değer mi bulmaz? yerini sevmeyen çiçek diye bişe vardır ama, saksının ööle bi derdi de olmaz... nere kosan orda durur... (bkz: saksı tipi insan)
• milli eğitim bakanlığının (bkz: orta okul muzik kitabı) nda işlediğimiz bir flüt şarkısı. gitar akorlarıyla öğrenmiştik biz bunu, kalimeroydu müzik hocasının lakabı.
  (bkz: sözlerini de yazayım tam olsun)
  
  saksım
  önce toprak doldurdum,
  sonra attım bir tohum.
  bir küçük filiz verdi,
  gün geçtikçe yeşerdi.
  
  öğrenmiştim huyunu,
  verdim her gün suyunu
  bir küçük fidan oldu,
  üstü çiçekle doldu.
  
  hepsi alev alev kırmızı,
  süslüyor odamızı.
  
  g.naşit arı
  ( çocuklara şiirler adlı kitaptan )
• saksın i hali. diyalog içinde kullanarak ifade etmek gerekirse;
  - kırmızıyı mı alayım pembeyi mi ne dersin?
  - saksı al bence.
• sevimli nesne.en güzeli vita tenekesinden yapılmış olanıdır.
• pencere önünden düş/ürül/erek sokaktangelip geçenin kafasını yarmaya yarayan domestik silah.
• hınzır kedilerin içine kaka yapabildiği zımbırtı.
• yedinci nesil çaylak.