• naumoski eskiden hep sazı eline alırdı, efeste oynarken.
    cümle içinde kullandım ki anlayasınız.
  • bazi hocalar vardir ki derslerde ögrencinin dikkatini üzerinde odaklarlar.
    bu tip dersler ögrenci içinde çok zevkli geçer..
    (bkz: unsal oskay)
  • 15 milyonluk sazı 500 milyona satın alma durumu.
  • futbolda topla oynama oranı yüksek oyunculara derim ben bunu. alırlar topu istedikleri yöne cevirirler oyunu hagi gibi, ortega gibi. izlemekten zevk verir bu adamlar.
  • 5000 dolara alınan bir sazın yere düşürülerek kırılması durumu.
  • ismet badem'in cok kullandigi bir deyimdir. dusunun ki efes pilsen guclu rakibi karsisinda son dakikalara 2-3 sayi farkla onde giriyor. iste bu anda ismet abimiz der ki: "artik naumoski'nin sazi eline almasi lazim". bu laf soylenince nedense icimi garip bir huzur kaplardi.
  • konserde ilk parca calinmadan onceki sahne heyecani sirasinda, her saniyenin onbes dakika gibi gelmesi sonucu yasanan olaylar silsilesinden biri... ("sazi eline almak", "mizrabi dusmesin diye sikica kavramak", "mikrofona yonelmek", "bogazini temizlemek isteyip ses cikmasin diye vazgecmek" diye gider bu...)

    (bkz: gereksiz entryler yazmaktan gocunmamaya baslamak)
  • murat murathanoğlu ve ismet badem ikilisi tarafından zihinlerimize kazınmış, sorumluluk almak anlamındaki deyim. yıldız bi oyuncu arka arkaya 8-10 sayı atınca direk salıverirlerdi ortaya bu lafı. işte "shaquille o'neal sazı eline aldı." falan gibi. yalnız, koca koca adamlar için bu deyimin kullanıldığını duyduktan sonra hep istemsiz bi gülme gelir içimden. ne biliyim abi düşünsene 2m 15 cm boyu, 150 kilosu olan birinin elinde saz tuttuğunu!? bi garip olmaz mı hakkatten?
  • türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen bir insanın hiçbir şekilde anlayamayacağı deyim.
hesabın var mı? giriş yap