• kaliforniyalıları zen ile tanıştırmış, bu alanda kitaplar yazmış ve kendisine batıdan müritler toplamayı başarabilmiş bir zen ustasıdır. öğrencisi steve jobs gibi kendisi de kanserden dolayı vefat etmiştir.
  • (bkz: zen budizmi)
  • şöyle demiştir usta kitabının girizgahın da:

    ''eğer öldüğümde, ölmekte olduğum an acı çekiyorsam, bunda yanlış olan bir şey yok, biliyorsunuz; bu, acı çeken buda'dır. burada hiçbir karışıklık yok. belki de herkesin, hem fiziksel acı, hemde ruhsal acı karşısında aklı karışacaktır. fakat her şey iyi ve bu bir sorun değil. sınırlı bir bedene sahip olduğumuza minnettar olmalıyız... tıpkı beninki gibi, sizinki gibi. eğer sınırsız bir yaşamımız olsaydı, bu sizin için gerçek bir sorun olurdu.''

    bu parçayla okumaya koyun >> drama of japan <<

    1950's dönemlerde : beat kuşağını ve daha birçok amerikan şairlerine kadar, hatta zamane o çok popülist furya ile ayaklanan çiçek çocuk kuşağını bile etkilemiş düşün adamıdır.
  • soto zen budizm geleneğinden bir roshi (rahip).
    abd'de, özellikle de san francisco çevresinde
    zen budizmi'ni popülerleşmesine büyük katkıda bulunmuştur.

    doğumu : 1904 - kanagawa, japonya
    ölümü: 1971 - san francisco
  • ilkokulda bir çocuk vardı,adını bile hatırlıyorum orhan. bir akşamüstü okul çıkışında karateci gibi tekmeler savurarak demiştiki, hayatta iki kişiden korkarım, biri cüneyt arkın öbürü atatürk. valla çocuk aklımla bile orhan’ın bir aptal olduğunu anlamıştım o an. şimdi ise ne alaka, içimden şunu derken buldum kendimi, şu hayatta gerçekten hem sevip hem saygı duyduğum biri varsa o da shunryu suzuki’dir.
  • tam adıyla shunryu suzuki roshi
    "aydınlanmış insan yoktur, aydınlanmış davranış vardır" diyerek noktayı koyar.
  • https://www.reddit.com/…_beginners_mind_by_shunryū/

    şurada hakkında biraz sallanan adam. d.t. suzuki ile karıştırılmaması gerekir.
  • "sınırlı bir bedene sahip olduğumuza minnettar olmalıyız. tıpkı benimki gibi, sizinki gibi... eğer sınırsız bir yaşamınız olsaydı, bu sizin için gerçek bir sorun olurdu." demiş üstat notlarında.

    burada insanın sonsuzu kavrayamayan zihninin sonsuzluğu arzulamasına yönelik bir eleştiri göze çarpıyor. lakin aynı zamanda sınırlı beden denilen şeyin acı,mutluluk, sevinç gibi kavramların da geçiciliğine yönelik vurguyu görüyoruz. daimi olan ne beden ne de zihindir yazıyor üstat bir başka notunda. ancak aynı zamanda bunlar sonsuzluğun iki farklı yüzüdür.
  • “ıf your mind is empty, it is always ready for anything, it is open to everything. ın the beginner's mind there are many possibilities, but in the expert's mind there are few. ”

    “calmness of mind does not mean you should stop your activity. real calmness should be found in activity itself. we say, "ıt is easy to have calmness in inactivity, it is hard to have calmness in activity, but calmness in activity is true calmness.”

    “the true purpose [of zen] is to see things as they are, to observe things as they are, and to let everything go as it goes... zen practice is to open up our small mind.”

    “when you listen to someone, you should give up all your preconceived ideas and your subjective opinions; you should just listen to him, just observe what his way is. we put very little emphasis on right and wrong or good and bad. we just see things as they are with him, and accept them. this is how we communicate with each other. usually when you listen to some statement, you hear it as a kind of echo of yourself. you are actually listening to your own opinion. ıf it agrees with your opinion you may accept it, but if it does not, you will reject it or you may not even really hear it.”

    “to cook is not just to prepare food for someone or for yourself; it is to express your sincerity. so when you cook you should express yourself in your activity in the kitchen. you should allow yourself plenty of time; you should work on it with nothing in your mind, and without expecting anything. you should just cook!”

    “a mind full of preconceived ideas, subjective intentions, or habits is not open to things as they are. that is why we practice zazen: to clear our mind of what is related to something else.”

    “more important than any stage which you will attain is your sincerity, your right effort.”

    “bodhidharma said, “ın order to see a fish you must watch the water.”

    “you and ı are just swinging doors.”

    “ıt is necessary to remember what we have done, but we should not become attached to what we have done in some special sense.”

    zen mind beginner's mind by shunryu suzuki
  • "altıncı patriğin (bkz: huineng) platform sutrasını ve onunla birlikte prajna'yı ya da bilgeliği inceliyoruz. ama bu bilgelik akıl ya da bilgi değildir. bu bilgelik bizim sözde en içteki doğamızdır ve her zaman aralıksız faaliyet halindedir. zazen uygulaması bilgeliği arayan bilgeliktir. "bilgelik bilgeliği arar" zazen uygulamasıdır ve gündelik yaşam bilgeliktir. ilkelerimizin gerçekleştirilmesi gündelik yaşamımızdır; gündelik yaşamımız bilgeliğe dayandığında, buna "ilkeler/öğretiler" deriz.

    oturduğumuzda hiçbir şey yapmayız. sadece otururuz. zihnimizin hiçbir faaliyeti yoktur. sadece otururuz ve tek yaptığımız nefes alıp vermektir. bazen bazı kuşların ötüşünü duyarsınız ama aslında duymazsınız. kulaklarınız duyar ama siz duymazsınız. sadece ses gelir ve siz ona bir karşılık verirsiniz, hepsi bu. bu tür bir uygulamaya "bilgelik bilgeliği arar" denir.

    gerçek doğamız vardır. ne yaparsanız yapın, hiçbir şey yapmıyor olsanız bile, gerçek doğanız sürekli çalışır. uyurken bile, oldukça aktiftir. düşünmeniz veya duyumlarınız sizin yüzeysel faaliyetlerinizdir, ancak en içteki doğa her zaman çalışır. öldüğünüzde bile çalışır. bir ruhu kastetmiyorum, ama bir şey-bir şey her zaman durmaksızın çalışır. ona ne derseniz deyin, umurumda değil. ona pek çok isim verebilirsiniz ya da ona çeşitli yorumlar getirebilirsiniz, ama yorumlar sizin entelektüelliğinize aittir. bu akıldır. bu yüzden, ona ne derseniz deyin, en içteki doğanın kendisi de umursamaz. birisi ona "ruh" diyebilir. birisi "can" diyebilir. birisi "hayır, hayır, o sadece maddeseldir. ruh maddeselliğin bir çeşit işlevidir" diyebilir. belki. insanlar ona pek çok isim takabilir ama bizim en içsel doğamız en içsel doğamızdır. isimlerin onunla çok az ilgisi vardır.

    oturduğumuzda, bunun en içteki doğanın kendi faaliyeti olduğunu söyleriz. bırakın çalışsın - hiçbir şey yapmayız ama gerçek doğanın kendi kendine çalışmasına izin veririz. bu zen uygulamasıdır. elbette, hiçbir şey yapmasanız bile, bacaklarınızda ağrı olacak veya zihninizi sakin tutmakta biraz zorlanacaksınız. ve bazen "ah, zazenim o kadar iyi değil" diye düşünebilirsiniz. bu da en içteki doğanın faaliyetidir - sizin faaliyetiniz değil, gerçek doğanızın faaliyetidir. gerçek doğanız "zazeniniz o kadar iyi değil" der. eğer böyle diyorsa, bunu kabul etmelisiniz: "oh, o kadar da iyi değil. ne düşünüyorsun? düşünmeyi bırak." bu zen'dir.

    bir şey yaptığınızda, bunun içinde bir tür ahlak vardır. bunun nedeni bir şeyi seçerek yapıyor olmanızdır. bir şey yapmaya karar verdiğinizde, en içteki doğanız size "bu o kadar da iyi olmayacak. neden bunu bu şekilde yapmıyorsun?" diyecektir. faaliyetlerimizde bazı seçimlere sahip olduğumuzda, bu ilkelerdir. zazen'de seçim şansımız yoktur - sadece otururuz ve içimizdeki doğa ne diyorsa, bırakın onu yapsın. "aldırmıyorum." işte zazen budur. #154738331

    ama bir plan yaptığınızda, bundan siz sorumlusunuzdur. o zaman, içinizdeki doğanın söylediklerini dinlemelisiniz - o size ne yapmanız gerektiğini söyleyecektir. eğer bu yolu anlarsanız, o zaman bu ahlak yoludur. bu ilkelerdir. ilkeler yalnızca iki yüz elli ya da beş yüz değildir. beş yüz ya da üç yüz - fark etmez. ne yaparsak yapalım ilkelerdir, çünkü bir seçim yapmamız gerekir. bir karar vermemiz gerekir.

    "bundan ben sorumluyum - ne yapmalıyım?" bir karar verdiğimizde, buddhanature'ı dinleriz: ne yapmalıyım? hepsi bu. burada, günlük yaşamınızda, emirlere sahipsiniz ve özgürlüğünüz de var. ne yaparsanız yapın, bu size kalmış. özgürlüğünüz olduğu sürece, kendiniz karar verirsiniz, bu yüzden onlardan sorumlu olmalısınız. "bundan buddha sorumlu olmalı" dememelisiniz. günlük yaşamımızda bunu söyleyemeyiz; sorumluluğu buddha'ya bırakmak yerine emirlere uymalıyız. sorumlu olmalıyız. ama aynı zamanda özgürlüğümüz de var - emirlere bağlı olmanıza gerek yok. emirler kendi seçiminizle formüle edilir. bilinçli faaliyetiniz olduğu sürece özgürlük vardır ve aynı zamanda sorumlu olmalısınız. özgürlük budur - gerçek özgürlük.

    birisi şöyle diyebilir: "ne yaparsan yap, buda doğası budur, dolayısıyla ne yaptığının bir önemi yoktur." bu bir yanlış anlamadır. buda dogasi olmaksızın ahlak yalnızca bir ahlak kuralıdır, köleleştirileceğiniz katı bir ahlak kuralı. buda doğasının, doğuştan gelen doğanın farkına varırsanız, o zaman bu özgürlüktür, katı kurallar değil. her şeyi kendi seçiminizle ve gerçek doğanıza göre yaparsınız: tam özgürlük. bu da ahlaktır.

    bu anlamda özgürsünüzdür; ne buda doğası ne de ahlaki kurallar tarafından köleleştirilmiş değilsinizdir. ve ahlaki kurallarımız her zaman aynı değildir. açıkçası, ne yaparsanız yapın bir ahlak kuralı vardır. bu yüzden zen ve ilkelerin bir olduğunu söylüyoruz. günlük yaşamda buna kurallar diyoruz; zazen pratiğinde ise zen diyoruz. farklı değiller; her ikisi de içsel doğanın öz faaliyetine dayanıyor. bu çok önemli bir nokta.

    bu sabah dokuz kez buddha'nın önünde secde ettik. buddha'nın önünde eğilmek, benmerkezci fikirlerimizden kurtulmak, kendimizi tamamen buddha'ya vermek için yapılan bir tür uygulamadır. burada kendimizi vermek, fiziksel ve entelektüel yaşamımızı buddha'ya vermek anlamına gelir çünkü buda dogasina dayanır. her şeyi unutsak bile, hala buda dogasina sahibiz. bu yüzden buddha buddha'nın önünde eğilir. eğilmek budur. bu bir anlamdır.

    başka bir anlamı: yaşadığımız sürece burada bir bedenimiz var ve bir şeyler düşünmek zorundayız. buda zen uygulardı ve biz de zen uygularız, bu yüzden zen uygulayan herkese buda denir. ve buda zihni veya bodhisattva zihni bizim ruhumuzdur. dualite içinde birliğe ulaşmak, kısaca bizim ruhumuzdur.

    çok iyi olmadığımız için kendimizi geliştirmeye çalışırız. bu bizim gerçek doğamızdır. ve bunun farkındayız - kendimizi geliştirmek için bir niyetimiz var. bu niyet insanoğluyla sınırlıdır. çiçekler ilkbaharda mutlaka çıkar, ama hiçbir çaba göstermezler; kendiliğinden çıkarlar - hepsi bu. biz de baharda çiçeğimizi açmaya çalışırız, bilirsiniz. doğru zamanda doğru şeyler yapmaya çalışırız. ama çok zorlanırız, yapmaya çalışsak da yapamayız. bu bizim insan doğamızdır. hep bir şeyler yapmaya çalışırız. hep bazı zorluklar yaşarız. ama bu nokta bizim için çok önemlidir. insan olarak zevk almamızın nedeni budur - çünkü işler zordur ve biz her zaman bir miktar çaba sarf ederiz. bu çaba insan yaşamının zevkiyle, insanlarla sınırlı bir zevkle sonuçlanır. buna bizim gerçek doğamız denir.

    bu gerçek doğayı anlarsanız, kendi içinizdeki ve her varoluştaki gerçek doğayı bulursunuz. çiçekler bu doğaya sahiptir. hava soğukken bile bahara hazırlanırlar, bilmeseler de baharda ortaya çıkmak için iyi bir çaba sarf ederler. bunun farkına vardığımızda, sahip olduğumuz bu doğanın her varoluş için evrensel olduğunu biliriz. yine, bu gerçek doğa farkındalığı insanlarla sınırlıdır, bu yüzden çok önemlidir. bu, kısaca, iyi bir şey yapmaya çalışmanın farkındalığıdır. bu bizim ruhumuzdur.

    neden kendimizi geliştirmeye çalışmamız gerektiğini bilmiyoruz. kimse bilmiyor. bunun için bir neden yok; bu tartışmanın ötesinde. gerçek doğamız çok büyük. karşılaştırmanın ötesinde, entelektüel anlayışımızın ötesinde, bu yüzden hiçbir anlam ifade etmiyor. bunun farkında olanlar, bunun neden böyle olduğunu tartışırsanız size gülerler. "sen neden bahsediyorsun?" bu tartışılamayacak kadar büyük bir sorundur. işte bu yüzden buda'nın önünde secde ederiz."

    suzuki roshi'nin 22 temmuz 1965'te los altos, california'da yaptiği dharma konuşmasinin günümüze ulaşan en eski· kayitlarindan.
hesabın var mı? giriş yap