*

  • insandan kan alan modelleri de mevcuttur. asi amaciyla da kullanilir. hatta ve hatta keyif verici maddeleri vucuda zerk etmeye bile yarar.
  • şu devirde, bana oldukça ilkel gelen alet. kardeşim, gelmişiz bilmem kaçıncı yüzyıla sen hala benim derimi delip içine bir şey sokuyorsun. yok mu bunun kapsülü,ışını, tableti.

    (bkz: iğneden korkuyorum)
  • sesli harf uyumu sebebi ile turkce sandigim ama beni ters koseye gonderen, anlamsiz bir sekilde turkce olmus olmasini istedigim kelime.

    italyancada ı/i degisikligi ile yazilir ve siringa diye okunur.
  • diğer kadehleri bilmem ama şırınganın mutlulukla bir ilgisi olmalı
  • yolcu gemisinde çalışırken barbados adasında ayağımda oluşan su toplamasını (?!) yırtmak yerine şırınga ile çekersem oradaki deri bir nevi doğal yara bandı olarak durur ve yürümemi engellemez düşüncesi ile (ki kesinlikle doğru bir metod olduğunu söylemem lazım) gemiden inip şırınga almak için eczane buldum. şimdi gemide ağırlıklı olarak ingilizce konuşuyoruz. ve doğal olarak da inglizce kelimeler daha önce geliyor insanın aklına. gemideki tıbbi personel (1-2 hemşire sanırım bir de doktor) ise genelde international oluyor. ve onlardan bunu yapmalarını istesem bana 3 gün rapor verir gereksiz yere. zaten amacım bunu raporsuz çözmek.
    eczaneye girdim.. injection? injector? ile başlayan ve bir türlü sonuca ulaşamadığım bir girdaba kapıldım (bunları da niye anlamadılar bilmiyorum) karşımdakiler gayet güzel ingilizce konuşuyor. onda sorun yok. (ki aklıma koluma enjeksiyon yapar gibi yapmak geldi mi bilmioyorum yıl 2004 (ilginçtir 15 nisan 2004.. tam 11 yıl olmuş!) ama sonunda bir kağıt isteyip çizmek aklıma geldi. ve daha çizerken "syringe" sözünü duydum! yuh dedim (ki onlara da aynen anlattım) ee dedim bu zaten türkçe bir kelime değil ve biz de aynı kelimeyi, şırınga olarak kullanıyoruz! neyse aldım şırıngayı döndüm gemiye.

    şimdi baktım da yerel dil bajan creole dışında zaten asıl dil ingilzceymiş. genelde tüm karayip adalarında böyle zaten. ingilzice ana dil. sonra yerel dil geliyor.
    hollanda (netherlands antilles) adalarında da papiamento var yine yerel dil olarak (abc islands)
  • kullan at versiyonlarını atarken dikkatli olunması ve kapağının mutlaka kapalı tutulması gereken alettir. tabii ki nereye atılacağı da önem arz etmektedir.

    kapağı kapatılmadan kullanılıp atılan şırıngalar insanların hayatlarında ciddi olumsuz etkilere neden olabilmektedir. kaza sonucu batan şırınga, kullanıcısının taşıdığı hastalığı geçirebilmektedir. (bkz: hiv) (bkz: hepatit)

    herhangi bir hastalık bulaşmasa bile günler/haftalar sürecek gerekli/gereksiz testler yüzünden hastane köşelerinde sürünmeye, zaman kaybına, sosyal ve cinsel hayatta kısıtlamalara, problemlere ve psikolojik çöküntüye neden olabilmektedir.

    kapağı kapatılmadan atılan şırıngalar eğer çöpe atılmışsa kolaylıkla çöp poşetini delip yerlere düşebilmektedir. bu da başka insanlara batması konusunda büyük risk oluşturmaktadır. özellikle çocuklar böyle bir durum karşısında büyük risk altındadırlar.

    kullanılmış şırıngaların atılmasında dikkatli olalım, olmayanları uyaralım. (bkz: eğitim şart)
  • üniversitede okurken bu merete enjektör demediğim için tüm sınıfın önünde azarlanmıştım. dahada ağzımdan ismi bir kere olsun çıkmadı. nasıl yer ettiyse demek
  • imalatı basit olduğu kadar da ilginç: bir paslanmaz çelik plaka alınıyor. kıvrılıp baskılanarak serçe parmağına yakın kalınlıkta bir silindir oluşturuluyor. ardından bu silindir, istenilen inceliğe düşürülünceye kadar sürekli çekilerek uzatılıyor.
  • ingilizcesi syringe olan kelime.
  • charles pravaz tarafından 1863 senesinde icat edilmiş, kan almaya ya da damar yoluna doğrudan ilaç enjekte etmeye yarayan, kötü amaçlarla da kullanılan tıbbi malzeme.
hesabın var mı? giriş yap