• 1* türkiye'nin günümüz itibarıyla içinde bulunduğu ve bir türlü çıkamadığı krizin en büyük sebeplerinden biri siyaset olduğu gibi, bir diğeri de tüik'in verileri doğru ölçmemesi, ölçememesi, ölçtürülmemesi ya da ölçtürülememesi. sahadaki ölçüm doğru olmayınca bu sefer alınan kararlar da yaraya merhem olmuyor. diğer bir deyişle enflasyona endeksli zamlar fakirleşmeyi gidermiyor. çokça söylendiği üzere devlet aslında gizli bir vergi olarak kabul gören enflasyon üzerinden dolaylı yoldan kasasını bile dolduruyor. şikago ekonomi okulundan nobelli milton friedman, "inflation is taxation without legislation" diye boşuna dememiş.

    2* türkiye'ye geri dönelim. işi sadece enflasyona endekslemek hatalı olur ama doğrudan bu kadar herkesin hayatına sirayet eden başka bir değer de ben görmüyorum açıkçası. kiradan, memur maaşlarına ve ücretli çalışan özel kesime, büyümeden faiz politikasına kadar her şey buna bağlı. bu kapsamda, aslında tüik'in ölçümüyle ülkedeki veriler yoktan var olmuyor. veriler, örneğin büyüme, negatif veya pozitif zaten var. ideal dünyada mutlak doğru bir değer var ve biz bunu faniler olarak bilemediğimiz için ancak ölçerek bir fikir edinebiliyoruz. bu işi de türkiye'de tüik yapıyor. tutarlı olup olmadığını da güncel yaşama kıyaslayarak anlayabiliyoruz. ne kadar dürüst, şeffaf ve tartışmaya açık olunursa, o kadar doğru veriye ulaşılıyor ve sıkıntılı yerler düzgün bir şekilde tespit edilerek gereken önlemler alınıyor. kimi zaman geriye dönük revizyon bile oluyor. şu anda tüik verileri pratik hayat ile tutarlı olmadığından da verilerin düzgün ölçülemediği neticesini kolaylıkla tespit ediyoruz. en basitinden mesela büyüme verisi enflasyondan arındırılarak yapılıyor. peki hangi enflasyon? işte kilit nokta burası. enflasyonun %50 olduğu bir durumda, siyasete sabah akşam meze edilen büyüme verilerinin nasıl törpüleneceğini görmek zor bir şey olmamalı.

    3* bu ölçme sorununa geçtiğimiz gün mahfi eğilmez de kendi blogunda "düşük faiz neden, enflasyon sonuçtur" başlıklı yazısında değindi. mahfi eğilmez'i yıllardan beri okurum. ntv'de de her sabah izlerdim, sabah olmayınca akşam mutlaka youtube'dan programı izlerdim. bendeki tüm kitapları imzalı ve okunmuştur. eğilmez'in yazısındaki şu bölüm gerçekten müthiş bir tespit:

    --- spoiler ---

    üfe ile tüfe arasında 2,6 kat fark olması sağlıksız bir oluşumun işaretidir. burada iki durumdan birisi söz konusu olabilir: ya üreticiler, ürettiklerini sürekli zararına satıyor ya da tüfe yanlış ölçülüyor. üreticiler, ürettiklerini sürekli zararına satmış olsa kamuoyuna açıklanan kârları izah edemeyiz. sherlock holmes diyor ki: "imkânsız olanı elediğinizde geriye kalan, olasılık dışı görünse bile, gerçeğin ta kendisidir." bu durumda imkânsız olanı elediğimizde geriye tüfe’nin yanlış ölçüldüğü seçeneği kalıyor.

    --- spoiler ---

    4* buna bir dedikodu daha ekleyelim. aytun çıray, dün bir tivit attı ve aynen şu ifadeleri kullandı:

    --- spoiler ---

    tüik başkanı enflasyon verilerinin aslını saray’a götürdüğünde,
    “sen vatan haini misin de bunları açıklayacaksın?”diye azar işitti mi işitmedi mi?

    --- spoiler ---

    5* buna bir de kılıçdaroğlu'nun tüik'ten randevu alamaması sonrasında kuruma gidişini ve içeri alınmamasını ekleyin. çünkü kılıçdaroğlu tcmb'den randevu istemiş ve kavcıoğlu ile 15 ekim 2021 tarihinde bir görüşme gerçekleştirmişti. bu görüşme sonrasında rte, "tcmb bağımsız olmasa sana randevu verir miydi" şeklinde açıklama yapmıştı. peki o zaman tüik şimdi randevu vermeyince, bağımsız olmadığı ilan edilmiş mi oldu?

    6* gelelim ölçme mevzusuna. tüik'in bir veriyi ölçemiyor olması gerçekleri değiştirmez. bundan 2000 sene önce bugünkü anlamda istatistik ölçme diye bir mevzu yoktu. zaten o ara daha ekonomi diye bir bilim yoktu. ekonominin babası adam smith bile 1700'lerde sadece bir "ahlak profesörü" idi. ancak bugünkü iktisatçılar, binlerce sene öncesine ait büyümeleri hesap edebiliyorlar ve tahmini bir değer çıkabiliyor. bunda kullanılan çeşitli yöntemler var. birincisi mesela iaşe üzerinden hesaplama. yılda bilmem kaç ton buğday hasılatı üzerinden örneğin. ayrıca askerlere ödenen maaşlar, toplanan vergiler, kraliyet ailelerinin anılarında yazdıkları vb. derken tahmini bir büyüme çıkarılabiliyor. bunu başka veriler için de kullanabilirsiniz, örneğin enflasyon. mutlak bir değere ulaşmak mümkün değil ancak bunların hesaplamaları ne kadar detaylı, tutarlı ve tartışmaya açık olursa, neticede elde edilen bilgiler akademik çalışmalara konu olabiliyor ve iktisadi tarih kitaplarında yerlerini buluyor.

    7* o yüzden tüik'in mesela dün yıllık kasım 2021 itibarıyla manşet tüfe'yi %21,31 ilan etmiş olması, gerçekte bunun böyle olduğu anlamına gelmez. belki de bugüne kadar hiçbir istatistik kurumu mutlak doğru bir değere ulaşamamıştır, bunu da ileri sürebiliriz. ancak yapılan ölçümün özellikle tüik tarafından detaylarının verilmiyor oluşu, fiyatların nereden toplandığının açıklanmaması, kamuoyunun bilgilendirilmemesi, tüik eski başkanlarının verilerde nasıl oynama yapıldığını evvelki yayınlarda ifşa etmiş olması ve onların bile bu enflasyonun gerçek değer olmadığını ileri sürmeleri, hatta ve hatta ana muhalefet partisi başkanının içeri alınmaması; "işlerin düzgün yapılmadığına" dair yeterince somut veriler olarak karşımıza çıkıyor. ki diğer dedikoduları da yukarıda belirttik.

    8* yıllardır takip ettiğim bir program var. bazı bölümlerini 3 kez falan izlemişliğim var. o programın geçen haftaki yayınında sabit konuk ege cansen ile birlikte bu sefer şevket pamuk vardı. programı şuradan izleyebilirsiniz. şevket pamuk diyor ki, özellikle bu dış borç, osmanlı'nın çöküşü, düyun-u umumiye ve cumhuriyet yıllarındaki dış borçlanmalar derken 170 yıldır aynı hikayeyi yaşıyoruz. devamlı bir parayı değersizleştirme, özellikle osmanlı zamanında bunun tağşiş denilen faaliyet üzerinden yapılması, yani kıymetli maden olan paraların içindeki kıymetli maden oranının düşürülerek paranın değersizleştirilmesi, buna ilaveten 1850'li yıllardan başlayarak kırım savaşıyla birlikte osmanlı'da dış borçlanmaların başlanması şevket hocaya göre çöküşe giden yol ve bugünlerde de benzer hadiseler yaşanıyor.

    9* gerek şevket pamuk, gerek ise de ege cansen'in söylediği husus, cumhuriyetin ilk yılları hariç düzenli olarak nasıl açık verildiği ve 170 yıldır aynı teranenin nasıl döndüğü hadisesi. şevket pamuk hatta programa şöyle başlıyor "evet gerçekten, bazı şeylerde müthiş bir süreklilik var. osmanlı döneminden yaklaşık 300 sene diyelim, özellikle devlet bütçesinden ekonominin makro dengelerinden kaynaklanan istikrarsızlıklar, sorunlar, paraya yansıyor. sonra dünya ekonomisiyle ilişkilere yansıyor. ortaya borç, enflasyon, kur sorunları çıkıyor (...) ortaya çıkan dengesizlikler birbirine benziyorlar. osmanlı döneminde de bu işler o kadar farklı değil".

    10* buradan şu sonuca varıyoruz. iş aslında sadece tüik ile biten bir iş değil ama tüik'in de payı azımsanamaz. türkiye'de osmanlı'dan kalma yapısal bazı problemler var ve bu yıllardan beri devam ediyor. enflasyon da bunlardan biri. tüik'in ne açıklayıp açıklamadığı da bu kadar geniş bir perspektifte devede kulak kalıyor. yani bugün yaşadığımız makro dengesizlikler, bundan 200 sene öncesinde de vardı ve tam "bunları çözüyor muyuz acaba" diye sorgularken işin içine leş gibi siyaset girdi ve her şey yine berbat oldu. bir adamın kendi şahsi çıkarı uğruna. tcmb'ye emir verilerek faizler indirildiği gibi, tüik'te de hiçbir şey olmasa da kesin bir şeyler oluyor ve kurum siyaset güdümüne girerek ekonomik kriz yangınına taze odun atıyor.

    ülkede bir allahın kulu bürokrat da çıkıp istifa edemiyor.

    göz göre göre ekonomik buhran derinleşiyor.

    yapacak bir şey yok.

    *

    (bkz: 500 tl'lik banknot/@dragonlady)

    (bkz: kontrollü enflasyon/@dragonlady)

    (bkz: 2 aralık 2021 lütfi elvan'ın istifa etmesi/@dragonlady)

    (bkz: erdoğan'ın düşük faiz sevdası/@dragonady)
hesabın var mı? giriş yap