the eternal memory

• vichnaya pamyat 'ın 1995 yılında men's choir of the valaam singing culture institute tarafından seslendirilmiş varyasyonudur.
  
  dinlemek için:
  men's choir of the valaam singing culture institute - the eternal memory / spotify
• bu filmin tanıtım yazısı:
  "sonsuz hafıza 25 yıldır aşk ile birlikteliklerini sürdüren augusto ve paulina’yı izliyor. sekiz yıl önce alzheimer teşhisi konan augusto’ya o günden bu yana eşi bakıyor. şili’nin en saygın kültür eleştirmeni ve televizyon sunucularından olan augusto, kolektif hafızayı silmeyi amaçlayan pinochet sonrasında bir hafıza arşivi oluşturulması için çabalamıştı. şimdiyse aynı çabayı kendi benliğine tutunmak için harcıyor."
  
  evet, duygusal ve kederli bir öykü izleyeceğimiz belli idi ama daha filmin başında contalarımın gevşeyeceğini düşünmemiştim. son kareye kadar şırıl şırıl... gözümün buğusundan altyazıyı okuyamadığım anlar oldu. film bitince bir baktım sağımdaki solumdaki insanlar da gözlerini siliyor.
  
  augusto "hafızan yoksa kimliğin yok" diyor, alzheimer'dan yıllar önce. o genç adama bir gün gelecek alzheimer olacaksın deseler dehşete düşer. toplumun hafızası olmaya çalışan bir gazetecinin bunu yaşaması çok çarpıcı.
  
  film belki bunu anlatmak için çekildi ama bir yandan paulina'in aşkını, adanmışlığını izledik. bu kısım da tek yönlüydü. paulina ne hissediyor, hiç mi isyan etmiyor, çaresiz kalmıyor, hep mi böyle sabırlı, sakin... merak ediyor insan. resmen "iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta ölüm bizi ayırıncaya kadar"ın ete kemiğe bürünmüş hali. augusto çok şanslı. üstelik paulina augusto'dan 17 yaş küçük; 1997'de sevgili olmuşlar ama 2006'da evlenmişler. çocukları yok. augusto'nun önceki evliliğinden iki evladı var. rolleri değişseler augusto da, paulina'ya aynı biçimde dört elle sarılabilir miydi?
  
  bana sorsalar yalnızlık mı alzheimer mı daha korkunç diye, tabi ki ikincisi derdim. filmi izledikten sonra yalnız ve alzheimer'lı olmak diyorum. sen kendini bile unuturken; yanında hatıralarına sahip çıkan, seni yüksünmeden yıkayan, besleyen, gezdiren, sana kitap okuyan ve hala "aşkım" diyen birinin olması büyük şans.