• cabaret filminde çaldığı sahnede insanı nazi olmaya teşvik edecek kadar gaza getirici bir etki yapan, "e bu herifler alman, neden ingilizce şarkı söylüyor?" sorusunu bile unutturacak kadar göz döndüren marş şeklinde bir şarkıdır. sözleri ise şöyledir:

    the sun on the meadow is summery warm.
    the stag in the forest runs free.
    but gather together to greet the storm.
    tomorrow belongs to me.

    the branch of the linden is leafy and green,
    the rhine gives its gold to the sea.
    but somewhere a glory awaits unseen.
    tomorrow belongs to me.

    the babe in his cradle is closing his eyes
    the blossom embraces the bee.
    but soon, says a whisper;
    "arise, arise,
    tomorrow belongs..."
  • şarkının esas gaza getirici kısmı ise araya giren irili ufaklı birkaç diyaloğun ardından herkesin beraber söylemeye başladığı kısımdır:

    oh fatherland, fatherland,
    show us the sign
    your children have waited to see.
    the morning will come
    when the world is mine.
    tomorrow belongs to me!
  • cabaret filminin en etkileyici sahnesidir. ayrica 2. dunya savasi oncesi almanya'si hakkinda bir fikir sahibi olmak isteyen, "nooldu bu almanlara da nazi oluverdiler?" diye merak edenler icin onlarca kitaptan daha faydali bir sahnedir. bu sahneden 10 dakika kadar once filmin kahramanlari arabayla yolculuk ederken nazilerin bastigi bir sokak toplantisinin ardindan yerde vurulmus yatan birini gorurler. amerikalilarin "ne olacak bu almanya'nin hali?" sorularina alman olan "naziler bizim (alman halkinin) komunistlerden kurtulmak icin kullandigimiz bir kac serseri" diye yanit verir.
    sonralari bir kir kahvesinde sarisin, sa uyesi oglan sarkiyi tek basina soylemeye baslar, sonra bir kac sa uyesi daha katilir. ardindan ilk olarak gencler ayaga firlar, sonra diger konuklar. en tutkuyla soyleyen, orta yasli, birinci dunya savasinda savasmis bir prusyali oldugu her halinden belli olan bir almandir. bir kac saniye sonra kir kahvesinde herkes ayakta mars soylerken oturan ve onlari hic takmayan tek kisi, yahudi oldugunu tahmin edebilecegimiz yasli bir iscidir sadece. ve amerikalilar kahveyi terk ederken alman dostlarina donerler ve derler ki: "bir avuc serseri ha?.."
  • ayrica engin cezzar gulriz sururi tiyatrosunun oynadigi kabare adli oyunda sarki turkce soylenmektedir ve nakarati soyledir:

    ah anayurt anayurt surecek
    aydinligin sonsuza kadar
    bizim olacak bizim olacak
    yarinlar
  • cabaret'nin şehir tiyatrolarında sergilenen oyununda şu sözlerle söylenen şarkı:

    kaplar ovaları bir yaz güneşi
    ceylanlar koşar özgürce
    fırtınayı kolkola selamlar
    gelecek günler bizim

    çiçeklerle donanmış ıhlamurlar
    irmaklar özler denizi
    ufukta bizi bekler büyük zafer
    gelecek günler bizim

    bebecik mışıl mışıl beşiğinde
    arılar çiçek peşinde
    ama bir ses fısıldar
    "uyan, uyan! gelecek günler bizim"

    ey yurdum, güzel yurdum, bir söz yeter
    evlatların bunu bekler
    dünya benimse şafaklar söker
    gelecek günler bizim
  • yalnızca cabaret'de değil, herhangi bir nazileri anlatan dönem filminde karşılaşılabilecek en muhteşem, tüyleri diken diken eden sahnelerden biridir.

    ama en etkileyicisi, biergarten'daki herkes birer bire ayağa kalkıp coşkuyla marş söyler ve sa üyesi olan esas oğlan eliye nazi selamı çakarken, yerinden kalkmayan, başını eğen ve yüzü acı dolu bir ifadeye bürünen, yahudi olduğunu tahmin ettiğimiz yaşlı adamdır. belki de gözlerinin önünden yahudi yıldızlı kol bantları, ağzına kadar doldurulmuş trenler, toplama kampları, işkenceler ve ölüm geçer, aynı su yerine zehirli gaz verilecek olan duşun içinde kendisi gibi binlerce yahudiyle birlikte gzünün önünden hayatı film şeridi gibi geçerken o anı hatırlayacağı gibi. almanları durdurmanın imkansız olduğunu anladığı andır belki de, hepsinin nasıl birer katile dönüştüğünü anladığı an...

    en kötüsü de yüzünden açıkça okunan artık geri dönüşün olamayacağına dair içinde beliren farkındalık ve hiçbir şey yapamayacak olmanın verdiği çaresizliktir.
  • the man in the high castle'da kullanılan versiyonu daha dokunaklı ve daha hislidir.ancak en etkileyici yanı parçayı dizide dinlediğiniz an geleceğin ve dünyanın onların* elinde olduğu bir tarih tasvirinde bu şarkıyı dinlemeniz.
hesabın var mı? giriş yap