• vaktiniz varsa bir haftasonu, özellikle pazar günü, oturduğunuz yere en yakın çocuk parkına, mesire yerine gidin. çocuklarını parka çıkarmış onlarca baba göreceksiniz, her bir baba-evlat çiftine 10 dakika ayırıp gözlem yapın. şaşırtıcı bir biçimde göreceksiniz ki bu 10 dakika içerisinde her baba evladına en az bir kez “kendi düşen ağlamaz, kendin düştün kendin kalk” diyecektir. türk babasının evladına verdiği en önemli ve biricik ders budur. çünkü türk babasının bildiği bi tek budur. özellikle yeni neslin.

    bunu nerden mi biliyorum, nasıl mı bu kadar eminim, çünkü onlardan biri bizzat benim. çocuk düşsün de koşup yanına “kendi düşen ağlamaz” diyeyim diye beklerken buluyorum kendimi bazen. bu sözün çocuğa hayatın gerçeklerini, hayattaki zorlukları, kendine güvenmeyi, vs. bir sürü şeyi öğrettiğinden o kadar eminim ki, çocuk düştükçe hayata daha sıkı tutunacak diye bir his bile oluştu bende.

    neden başka dersler vermiyoruz lan biz? neden birlikten kuvvet doğar sadece hikayelerde, neden iyiler hep kazanırı sadece masallarda görebiliyoruz? çünkü bunların gerçek hayatta uygulamaları çok az. ben çocuğa kötülük yapan er geç cezasını bulur dersini nasıl vereyim? bir kere bizimkinin saçını çeken çocuk 100 metre gidip düştü, orada aha dedim tam zamanı “kötülük kimsenin yanına kar kalmaz” diyeyim dedim, çocuk dağıldı resmen. ama kendi düşen ağlamaz öyle mi? mecaz yok, kelime oyunu yok, mesaj direkt olarak veriliyor… allaaah daha ne, o düşsün ben yanında bitip “ee ne demişler, kendi düşen ağlamaz, kalk bakayım” diyeyim.

    hem vicdanım süper olsun, hem harika bir çocuk yetişsin. e ama sizin çocuk kızların kıçını açıyor? erkeg deel mi olur o kadar, ama kendi düşünce ağlamıyor ne haber!?
  • (bkz: #24801168)
  • hayatin anlamini da cozmustur: ye ve sic.....
hesabın var mı? giriş yap