• mirgün cabas veruşen çakır'ın her sabah ntvde yayınlanan nefis programı.
  • genellikle kamu kurumlarında, bilgisayar kullanmayı bilmeyen raportörün kağıda yazdığı yazının, dijital ortama aktarılmasını sağlayan birimdir.
  • şu sıralarda özel yayınında recep tayyip erdoğan vs aydın doğan çatışmasını irdeleyen başarılı program.
  • iyi ki var olan bir program bu. gazete okunup, güncel konular tartışılıyor deyince, sıkıcı bir program sanıyor herkes ama davos yüzünden bir hafta olmadı da yokluğunu hissettim vallahi.
  • yıllarca tutturabilirler ve azmedebilirlerse ntv için bir prestij kaynağı olabilir. sözlükte ilgi görememesinin sebebi yayın saatinin milletin iş güç saatine denk gelmesi olsa gerek .

    bilmeyene kısaca formatı anlatayım: gündem, bir konuk, gündeme uygun seçilmiş köşe yazıları, haber yorumları , mirgün ve ruşen'in kendi yorumları.
    tek kusurları lafını bitirdiği anda "sayın clark kent'e teşekkür ediyoruz" diyerek cevabını beklemeden konuğa yol vermeleri.

    doğal bir muhabbet havası taşıdığı için şöylesine şeyler de oluyor:

    haber :"2008 yılı kültür sanat büyük ödülü” çetin altan'a verilmiş.

    ruşen çakır: çetin altan törende buraya konuk olduğunda okuduğu şiiri okumuş. okuyalım mı biz de, vaktimiz varsa?
    mirgün cabas cesaretin varsa oku
    ruşen çakır: "çakıl taşlarına ibretle bak. zîrâ..." eeaa neyse okumayalım.
    mirgün cabas: iyi günler (lorem ipsum)

    ikisini de buradan takdir etmek vazifemdir.
  • mirgün cabas ile ruşen çakır'ın programın nasıl kapatılacağı konusunda anlaşmaya varamadıkları ve mirgün'ün asla "iyi günler" dilemediği program. şimdi mirgün, program biterken ekrana bile bakmadan "bugünlük bu kadar." diyip gazeteleri toplayarak artistik bi havayla sonlandırma derdinde. ama muhtemelen ruşen de bundan rahatsız olmuş ve bunu yayın öncesi mirgün'e söylemiş olmalı ki; bugünlerde, artık ruşen, ekrana, mirgün'den çekine çekine gülümseyip, "yarın görüşmek üzere, iyi günler." dileyip kapatıyor. ama mirgün de hala tık yok. sanırım sinir oluyor ruşen'e bu konuda. yakında bi tartışma çıkarsa şaşmamak lazım, zaten mirgün, hep ruşen ve gelen konuk tarafından bozuluyor, pek bir şeden anlamadığından ötürü.
  • her gün saat kurup (~11:20-11:45 arası gibi) iki elim kanda olsa dinlediğim/ izlediğim program.
    yalnız bir iki eleştirim olacak.
    bazı sabahlar bu muhteşem ikili iyi hazırlanamadan programa apar topar başlamış gibi oluyorlar. şöyle bi muhabbet dönebiliyor. gazete/yazar/isim ve mevzuları tamamen sallıyorum:

    mirgün- bir de star gazetesindeydi yanlış hatırlamıyorsam hayrettin kuru.nun bir yorumu vardı. inebolu belediye başkanı musa bayır.ın banka hesaplarıyla ilgili bilgi veriyor.

    ruşen- yok vatan.da o yazı. şemsettin börekçi yazmış. diyadin belediyesiyle ilgili bir yolsuzluk haberiydi.
    o sırada haşır huşur gazete karıştırılır, biri katlanır, diğeri çekilir vs.(tv.de izleyince bir derece tahammül edilebiliyor ama radyodan dinlerken insana fenalık geliyor). o sırada öteki sunucu "hah buldum burda" filan derse ne ala.
    o zaman da söylenen şöyle bir şey olabiliyor
    m/r- "evet, bahattin sayman.ın haberi. vakfıkebir belediyesiyle ilgili sabah.ta yazıyor".

    zaten topu topu 20 dakika konuşuyorsunuz. (per capita 10 dakika de sen ona) bu 10 dak. için sabahın 7sinde başlasan gazete okumaya 4 saat hazırlanma süren var. hangi haberi yorumlayacağına karar verince bir yere not alsanız (eminim alıyorlardır da herhalde program açılınca not aldıkları kağıdı unuttuklarını filan fark ediyolar). muhabbetin yarısı böyle piç oluyo.

    m/c-yanılmıyorsam hede hödö.....hafızam beni yanıltmıyorsa bik bik veya... pek emin değilim ama galiba 3-4 gün önce aynı konuya hasan cemal de değinmişti.
    m/c-yok hasan cemal değil ahmet altan dı o.

    programa hastayım da ondandır bu eleştirim. 30 saniyesi bile böyle ziyan olunca üzülüyorum.

    ikinci eleştirim mirgün cabasın hallerine. o ne bedbin, o ne bıkmış haller. böyle memleket olmaz olsun, alıp başımı gidecem buralardan modunda. programı radyo.dan takip etmek bir avantaj oluyor bu noktada. tv.de çok daha bariz bu olumsuz haleti ruhiye.

    -her sabah bu rezil haberleri niye yorumluyoruz ruşen abi, gel bi tekne alalım. sallayalım oltaları. mercan tutalım. açalım bi ufak...
    deyiverecek gibi. hatta sanki kanal b.deki gibi mikrofonu açık unutsa reji, direkt bu muhabbet başlayacak gibi duruyorlar.
    bir aksilik, bir mutsuzluk, umutsuzluk ki, programı radyodan dinlemeyip seyrettiğim günler, resmen kanada konsolosluğuna göçmenlik başvurusu yapasım geliyo.

    bir diğer eleştirim de mirgün.ün saçını tarayan kuaför arkadaşa. öyle cenk erenmodeli, saçlar öne taranınca alnın ne kadar açıldığı belli olmuyo sanıyorsanız yanılıyorsunuz. yapmayın böyle. eski modeli çok daha iyiydi. ta orta lobun üstündeki saçları frontal loba kadar taramak ne demektir kardeşim. modifiye esat kıratlıoğlu modeli. yapmayın böyle. caaanım çocuğu itici yapmayın. belki de adamcağızı bu kadar deprese eden saçlarıdır.
  • hafta içleri gün içinde izlediğim tek program. 25 ulusal, 10 haber kanalı arasından ntv'nin yazı işleri programı.
  • bu akşam cüneyt ülseverin, orhan miroğlunu dinlerken sağ elini bileğine kadar, kısa kollu gömleğinin altına giydiği laci pantolonunun içine sokarak dinlediğine ve bu esnada kürt sorunu konusunda sözler sarfettiğine şahit olduğum program.yıllarca liberal yazar diye pazarlanmış alamancı hürriyet yazarı açılımı yaptı yapacak diye ürkmedim de değil hani.yuhunuz.yuhunuz.çağırmayın böyle adamları kardeşim.bekir coşkun u filan çağırın.en azından elini canlı yayında lacivert pantolonuna sokmaz.en azından onu yapar.

    not: birde beyaz çorap giymiş ki. bonus.
  • peltek dis unsuzu cikarma hususunda dogustan yetenekli iki adet faninin icra ettigi program.
hesabın var mı? giriş yap