• fantastik albümünden, tamburada parçası.

    i had a little tree that my mother gave me,
    she said water it three times a day,
    or it will wither away
    right infront of your two beautiful eyes..

    i had a little tree .... but it died right infront of me....
  • bi paragraflık şarkı sözüne sahip ama yedi dakika olan keşke on dakika olsaymış dedirten şarkı..gri ve yeşil renkleri var bunun..
  • bana başka hayatları düşündüren şarkıdır.sanki farklı bir yerlerde farklı bir insan olduğum hissini uyandırır.çok içli parça çok...
  • alınan tüm yaralardan sonra kişinin annesine sarılıp hüngür hüngür ağlamasına yol açabilecek denli içli bir şarkıdır. tüm acıların fon müziği olur, kanınıza karışır, ruhunuza karışır, gözyaşlarınıza karışır, hayatınıza karışır. ne canınızı acıtanları söküp atabilirsiniz ne de yaz müziği'ni. dinleye dinleye katlanırsınız payınıza düşenlere.

    "i had a little tree
    but it died right infront of me."

    kısmı yeşermekte olan ağacınızı, umutlarınızı ve onların gözlerinizin önünde nasıl öldüğünü, toprak olduğunu anlatır size usul usul. yutkunabiliyorsanız ne mutlu size.
  • tarif edilmesi zor duygular hissettiriyo insana bu şarkı. altı üstü beş satır söz ne kadar yaralar diye düşünüyorsun, sonra saksafonun da bir sürü şey söylediğini fark ediyosun. garip bi hüzün oturuyo içine, içine sanki bu küçücük şarkıyı sığdıramıyosun.
    şarkılar sahiplenebileceğimiz şeyler olsaydı, ben bunu alır evimin baş köşesine koyar, sever , okşardım. evet.
  • geçtiğimiz cuma, ertesi güne dair hiçbir kaygımın olmadığı, zihnimdeki bütün anıları karanlık şarkılarla doldurmaya gittiğim karga bar'da tanıştım bu şarkıyla. zaten belliydi böyle olacağı. bir noktada çalan şarkıların seyri değişti. bir film kopuş anı yaşandı geçen hafta o gece. sanırım bu şarkıdan sonra iyice çıldırdı çalan şarkılar. kabine yeni birisi mi girdi de bu şarkıya sardı, o gün çok mu efkarlıydı bilmiyorum ama zaten yeni su alan sönmemiş kireç gibi çatırdamakta olan beni iyiden iyiye parçaladı. bitmeden o kafayla aşağıya koşup kel barmene adını sordum da öğrendim, sağolsun. "tamburada" dedi "nerede" dedim de adam da şaştı kaldı halime.

    adı da yaz şarkısı ya hani, resmen dalgalarını geçmişler sırıtkan suratlarla zira bildiğin sonbahar şarkısı olmalıymış. eve gittik, onlarca kez açtık açtık da dinledik. bu entrüman kesinlikle saksafon değil, eğer öyleyse bile kendisinin hangi çalgı olduğunu unutmuş bir saksafon dedik, ağlarken kendini ifade edemiyor dedik. bir gün canlı dinlemeye gidelim diye sözleştik. bir de baktık ki grup taa biz öğrenciyken dağılmış. zaten onun hüznüyle bi şişeyi daha devirdik..

    i had a little tree
    but it died right infront of me..
  • bildiğiniz kış, hadi olsun ilkbahar müziğidir bu olsa olsa.
  • saksafonun erotik sahneleri çağrıştırmaktan öte gitmediği amygdalama farklı kodlamalar yapabilmiş müthiş eser. azcık böyle bir oi va voi tadı da alıyorum hani.

    ayrıca da the fall'un bazı sahnelerinin üzerine yapılmış bir klibini buldum
  • eğer benim gibi sorunlu bir insansanız çok tehlikeli bir hale bürünen şarkıdır. bir elinizde birayla; sağ omzunuzu duvara yaslamış, sol ayağınızı da sağdakini altına almış bir şekilde sabaha kadar, sızana kadar kafanızı duvara vura vura dinlersiniz bu olağanüstü şaheseri.
  • yılların etkileyemediği, insanın kendine saklı şarkılarından.
hesabın var mı? giriş yap