• malumun sevgili okur, insan yaşadığı olayları renklendirmeyi seviyor. bu renk cümbüşünde büyük yardımcılarımızdan biri de abartmak. herkes abartır ama bu abartma mefhumu özellikle erkeklerin membaında kutsandığı bir işmiş gibi gelmiştir her zaman. anlattığımız çoğu hikayeyi o kadar abartıyoruz ki anlattığımız şeyle yaşadığımız şeyin hiçbir alakası kalmıyor. göre dinleye bir gerçek alt metin algısı oluşturdum bazı önemli hususlarda, amme hizmeti olarak örnekleyerek paylaşıyorum;

    *kavga dövüşte abartı:

    (aktarılan) aga sahilde takılıyoruz kerem, ben bir de selim. işte bira içiyoruz, muhabbet ediyoruz. sonra volta atmaya çıktık. karşıdan 10-12 kişik bir grup geliyor. selim geçerken elemanın birine çarptı kazara. selim pardon dedi ama eleman arkasına güvenerek gider yaptı bizimkine. birader dedim, kazadır oldu, uzatma. sen karışma lan dedi bu bana. aga buna bir gömersin kafayı ama feleği şaştı puştun. bi daldık o çocuklara, piii. elemanları döve döve bayılttık.

    (gerçek) bira gerçekten içilmiş. bira bizim hikayelerimizdeki doğruluğu kesin çok az şeyden biridir. sahilde muhabbet de edilmiş. selim gerçekten bir elemana çarpmış. fakat karşıdaki grup 3 bilemedin 4 kişilikmiş. kavga değil ama bir itişme olmuş. sevgili okur, erkek anlattığı hikayede kavga diyorsa itişme yaşanmıştır. itişme küfürleşme diyorsa ters ters bakılmış, belki ufak tefek laf atılmıştır karşılıklı. bu arada anlata anlata bitirilemeyen grup kavgaları var ya, gördüğüm, içinde bulunduğum en uzunu 2 dakika sürdü. pata pata birbirine saldıran 2 grup, peşinden ayrılır. sonra birbirine küfrederek uzaklaşır. bu işin dinamiği budur. yasemin'in penceresi gibi oldu lan, göz yaşlarıyla yazıyorum.

    *otorite sorgulamayla alakalı abartı:

    (aktarılan) aga geçen akşam eve yürüyorum. bizim çocuklarla birkaç bira içtik. lan kenarda dururken polis aracı durdu yanımda. kardeeeş, çok dertlisin kardeeeş dedi. denyoya bak, vatandaşla nasıl konuşulur bilmiyor ki. ama yemem aga ben bunu, yemem. dedim çok dertliyim kardeş. neden dedi. dedim senin gibi polisler var. (grupta alkış ve vuuuu sesleri)

    (gerçek)-kardeeeş çok dertlisin kardeş.
    +yok memur bey.
    -kimlik ver hele.
    +buyrun.

    *seks ve abartı:

    (aktarılan) aga dün internetten tanıştığım bir hatun getirdim eve. hatun bi geldi ki ilik amına koyim ilik. boy 175, kalçalar nefis, hafif balık etli sayılır. sabaha kadar uyutmadım bunu, 4 posta çatır çatır. her yerim ağrıyor.

    (gerçek) kız %95 emekçi. boyu taş çatlasın 170. götü leğen gibi. bu arada 4-5 posta atmak var ya, yok aslında. 1.5, bilemedin 2.5 posta atılmış. yarım posta mı nasıl oluyor? biliyorsun aga, biliyorsun. bu arada erkekler de hep seks hakkında konuşuyor. kızlar:(

    *hastalık ve abartı:

    (aktarılan) abi inanılmaz hastayım ya. kemiklerim bile acıyor lan. baş ağrısını mı anlatsam, gözlerim akacak gibi onu mu bilemiyorum. ölmek dedikleri böyle bir şey mi? kim bilir, belki. eğer ölürsem, anneme onu çok sevdiğimi söyleyin. (bunları söylerken sesi adeta götünden çıkacak pezevengin, onu da değerlendirelim)

    (gerçek) grip.

    *alkol-abartı dinamiği:

    (aktarılan) aga geçen akşam 3 kişi, bir 100'lük rakı, kişi başı 5'er bira devirdik.

    (gerçek) 3'er bira içilip sızılmış.

    *manitacılık ve abartı:

    (aktarılan)-selam tatlım, sigaran var mı?
    +yok.
    -(cepten sigara çıkartır) peki, ateşin var mı?
    +hihi, yok.
    -(cepten çakmak çıkarıtr) peki, telefon numaran var mı?
    +hihi, var.
    -(telefon numarasını alır ve uzaklaşır)

    (gerçek)-selam bayan, sigaran var mı?
    +yok.
    -(cepten sigara çıkartır) peki, ateşin var mı?
    +ay siktir git şurdan be salak.
    -ama böyle demeniz çok çirkin:(

    son yazdığım olay gerçek değil. arkadaşın şeysi. ben şu ana kadar asıldığım tüm kızları tavladım aga. ve kızların hepsi kafadan güzellik yarışması.. fakat dinlemiyorsun?
  • incecik bir boynu var.

    azıcık yürü, ıhlamur vadisi gibi bir gerdan takip eder köşeyi dönüverince. işin ilginci, boynundan başladıysan yol yordam sormaya, nerede gezindiğini bilmeyen turist gibi heder olmazsın , istanbul'da olduğu gibi. kurulu bir düzen var o kolajda. hem karmakarışık, hem yalın. düzenli olanın her daim statik olanı, sıkıcı olanı çağrıştırması gibi düşünme çocuk. bu öyle değil, bu farklı. en azından sana farklı, sen gördün çünkü düzenin altında yatan fırtınayı, tutkuyu. sen gördün, sen girdin, sen kaldın. masumiyet'in bekir'inin dediği gibi: yol belli, eğ başını usul usul yürü şimdi. yürü, hatta tempolu koş. nefes nefese kal ki, ne kadar "gerizekalı" olduğunu görsün. fikrin de , zikrin de bir olsun.

    botları var bir de.

    uzunlar böyle, siyah , kapkara. ama hava gibi kurşuni, ağır değiller. ah ulan biz erkekler, kıyafetleri tanımlamayı olduk olası beceremedik ki! botlar ağır değil, bilakis hafif. soğukta üşüdüğü için zıp zıp zıplayan birini hatırlatır sana. o zıplayan ; hem kadın, hem de çocuktur. her şeyden biraz yani, hayat gibi. üzerinde de uzun bir bluz var heralde, bluz mu ki? bilemedim. velhasıl:

    - hahaha. yere oturma, taşın üzerine. üşüteceksin.
    + yok yaa, iyiyim ben:) belim ağrıdı accık, ondan.

    elleri var bir de.

    o ince uzun eller, hani nadiren piyanistlerde rastlanır ya, hah işte onlardan. bir yandan bluzu ayak bileklerine kadar sündürürken, bir yandan bacaklar karına doğru çekilir. eller, sanki hep kavuşmuş gibi, öğretilmiş bir mutlulukla birleşir dizlerin üzerinde. üzerine oturulan parke taşları sanki sallanan bir iskemleymiş gibi , bir öne bir arkaya sallanır. anlatmaya başlar. ve hiç ihmal etmez, anlatırken yaşar. önce şen kahkahalarla güler, sonra anlatır. ve artık sen, gülüşüne gülmeye başlarsın. ilk defa sadece anlattığı ile değil, anlatışıyla da güldüren bir kadın / çocuk vardır karşında. hey be anam, hey be hayat. sen nelere kadirsin? "öhöm , öhöm. abartma lan?" yook, bak abartıyorum. e be güzel adem oğlu, abarttığım için farklı, abarttığım için güzel ya. bayıla bayıla okuduğunuz , deli addettiğiniz can yücel' ler, cemal süreya'lar abarttıkları için bu kadar özel değiller mi? abart, yeter ki öyle abart. hakkını vererek abart.

    hişt! sen, evet sana diyorum:

    merak etme, köpeğin üzerine basmayacaksın. aranızda en az 10 cm var. kafanın arkasında gözün yok evet, ama ben varım. merak etme, basmayacaksın köpeğin üzerine.
  • bir sanat olarak icra ettiğim eylem.
  • insanların kendilerini yüceltmek amacıyla kullandıkları kötü bir özeliktir.
  • birisi "siktir git" dediginde "bunu haketmedim" diyerek susup donup gitmek ve yine ayni kisinin abartiyorsun demesi. iste budur evet sanirim abartan benim.

    saygiyla egilip insanlardan ozur diliyorum bu boku yedigim icin!
  • kisinin, ego bazlı besin kaynagı guden- su insan tepkilerine muhtac olan, nedense yasadıgı olayları karsınıdakine anlamlandırmak alt yapılı girisiminin temel yapı tasıdır abartamak.. her sey ayrınıtsıyla olmasının yanı sıra suslu puslu aktarıldıgında karsındakinin etkilenmesidir kisiyi olayı yasanmıslıgından daha cok mutlu kılan.. daha bir cok gereksiz olayda bas vurulan laf kalabalıgı, cene yorucu aktivite.. tek tanımı "sıkıcı"ya tekabul eder..
  • "başım ağrıyor" yerine; "beynim ağrıyor" demek.
    "ilaç alıyorum" yerine; "doktor ilaç tedavisi verdi" demek.
    (bkz: hastalığı rütbe gibi taşımak)
  • bazen çok sinir bozucu olabiliyor. özellikle de sayı kullanıldığında, sayıların mantıksız olması buna örnek. mesela zamanla ilgili bir şey söylerken yaşından daha büyük bir sene söylemek.

    bugün bu başıma geldi. sahibi olduğu bakkalın olduğu sokaktan ötesini bilmeyen birisine bir adres sordum. yok öyle bir yer dedi. ki o mahallede bir süre yasadım, var biliyorum. bunu söyledim. o da yaşından daha fazla bir sene söyleyerek ben bu mahallede bu kadar yaşadım dedi. madem bilmiyorsun kabullen. yalan söyleyeceksen de bu kadar abartma. gerçekten sinir bozucu oluyor.

    abartmak yerinde yapıldığında çok güzel bir sanatken, işin içine mantıksızlık girince olmuyor.
  • sıkılan insan uğraşısı. en iyi örnekleri en çok sıkılanlar tarafından verilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap