• bir dert. insan büyüdükçe kendine yeni yeni dertler yaratıyor. çocukken sulu göz biriydim ve vallahi bundan iyiydi. dün akşam oğlum ısrarla "biraz daha oynayalım baba" dedi. sıkıldım oğlum deyip televizyona mahkum ettim onu. yarım saat kadar izledi ve uyudu. odasına götürdüm, yatağına bıraktım. yüzüne baktım ve pişman oldum. vicdan azabı sardı her yanımı. yanında diz çöküp hüngür hüngür ağlamak istedim, içim taştı da gelmedi o gözyaşları. hani dostyoveski demiş ya "çok tuhaftı, ağlayamadım. ama ruhum paramparça olmuştu" diye, onu yaşadım. ağlamazsan ruhun parçalanıyor, bünyenin atamadığı gözyaşları içinde zehir oluyor ve bir yüke dönüşüyor. her ağlayamadığında da o yük artıyor. nereye kadar o yükü taşıyabilirim, bilmiyorum.
  • hayat kar$iniza cikardigi bin bir turlu oyunla, hayal kirikligiyla, uzuntuyle oyle yalama etmi$tir ki duygularinizi, oyle ka$arlanmi$sinizdir ki acilardan, butun hissettiklerinize ragmen goz ya$i dokemez hale gelirsiniz.
  • artık aglamanız gereken zamanlarda kızmaya başlamaktır artık her şeyden nefret etmenin başlangıcıdır bundan bir önceki adımda eve kapanmaktır
  • ağlayamayıp ağlayamayıp sonra ,sebep sonuç ilişkisi gözetmeksizin hiç olmadık bir yerde lüzumsuzca patlamak vardır ki, insana "keşke zamanında mekan müsaitken ağlasaydım da kepaze olmasaydım" dedirtir.
  • "...bu aklına gelince ve bununla birlikte geçmiş de aklına gelince ve çok süratli gelince, gözleri doldu. çünkü bir şeyin düşünce olabilmesi için makul bir sürenin geçmesi lazım. aniden akla geliveren ve düşünceye dönüşmek için kâfi zamanı bulamayan şeyler, basınç değişikliğinin tesiriyle (bizim problemimizde basınç aniden düşüyor, sıcaklık ise sabit) ne olur, sıvı hale geçer ve gözyaşı olarak akar bunu herkes bilsin. bu böyledir. gözlerini sil."

    (barış bıçakçı, "herkes herkesle dostmuş gibi")

    tevekkeli bünye acıyı işleye işleye sistematik bir düşünce haline getirdiğinden, acıtmıyor sevdan.
  • büyük acılar ağlatmaz. dil lâl olur, boğazda düğüm olur, kalır.
    kalır.
  • kendini ağlamaya değer bulmamak.
  • kendilerine aşırı güvenen insanlar başlarına gelen acı olaylarda "hüzün" yerine "hırs" yaparlar. nefret artar, yenilgi üzmez,sinirlendirir..bırakın göz damlasını damarlarında akan kan bile durur o vakit..(ağlamamak için kasmak değil direk ağlayamamak durumu)..lakin böyleleri de bir yakınlarını kaybettiklerinde mutlaka (büyük ihtimal diyelim) ağlarlar..çünkü bi insan ne kadar kendine güvensede, ne kadar herşeyin üstesinden gelebileceğine inansa da "ölüm"ün üstesinden gelemiyeceğinin bilincindedir..
  • conan the barbarian
    valeria thulsa doomun ok şekline getirerek attığı bir engerek yılanı tarafından zehirlenmiş, son nefesini conan'ın dudaklarına verip hakkın rahmetine kavuşmuştur. conan valerianın bedenini yakarken gözlerinde sadece intikam ateşinin kıvılcımları vardır. arka planda subotai ve wizard bu acı töreni izlemektedirler. subotai ağlamaktadır.

    the wizard: sen neden ağlıyorsun.
    subotai: o conan. bir kimmeryalı. o ağlamaz. ben onun yerine ağlıyorum.

    saruman the white
    kahramanımız saruman bir yandan üniversite hayatını sürdürmeye çalışırken diğer taraftan supero *nlinede çalışmaktadır. devamsızlık diz boyudur.sene sonu yaklaşmaktadır ve sarumanın bir takım derslerden sadece devamsızlık yüzünden kalacağı aşikardır. sarumanın başa gelen çekilir tavrına müdehale için araya arkadaşları girer okul idaresiyle konuşur.

    arkadaş: hocam sarumanın durumu çok kötü hem çalışıp hem okula gidiyor ama devamsızlık yüzünden bazı derslerden kalacak.
    hoca: ama okulla iş arasında bir seçim yapmak zorunda
    arkadaş: (kendini tutamaz gözleri dolar)* ama hocaamm
    hoca: iyi de evladım sen neden ağlıyorsun
    arkadaş: o saruman.* o ağlamaz ben onun yerine ağlıyorum.

    (yasanmış bir hikayedir sadece ilk hikayeye benzemesi açısından ikinci konuşmanın kelimeleri biraz değiştirilmiştir.)
    ilgilenenlere: arkadaşın üstün performansı bir boka yaramamış saruman maçı eylüldeki rövanşta almıştır.
  • kendinden, yaptıklarından ve yaşadıklarından hoşnutsuz insanlardır "ağlayamayan"lar. kesin olarak bir çaresizliktir ve insan o durumdayken -farkında bile olmadan- ağlayabilmek için en yaramaz olaylara, insanlara, maddelere eywallah edebilir, bulaşabilir.

    ağlayan birini gördüklerinde tamamen içe kapanır, taş kesilirler; we hiç bir zaman birisinin kendileri için gözyaşı dökebileceği/döktüğü ihtimaline inanmak istemezler.

    çoğu zaman, ağlayan birisine karşılık kendilerinin de ağlamaları gerekliliği olduğunu, oysa ne yaparlarsa yapsınlar ağlayamayacaklarını düşünmekle olan meşguliyetleri, duyguların ve hissetmenin üzerine çıkar.
hesabın var mı? giriş yap