• hehe istanbul sözleşmesini kaldırırken nasılsa bizim yerli ve milli yasamız 6284'ümüz var ondan kaldırıyoruz demişlerdi :)

    bir yalanı ortaya çıkaran gelişmedir.
  • videoda nagehan ve kübra’nın korkusu ve şaşkınlığı içimin yağlarını eritti. ne oldu lan? islam sizin de konforlu hayatlarınızı mı tehdit etti?
  • 6284 sayılı kanun ve ona zemin teşkil eden istanbul sözleşmesi'ne giden yolu açan nahide opuz'u ve aihm'in opuz v. türkiye kararını bu vesileyle tekrar hatırlamakta yarar var.

    nahide opuz, yıllar boyunca kocasından şiddete maruz kalan diyarbakırlı bir kadın. defalarca şikayetçi oluyor, sonra kocasının tehdidine maruz kaldığı için şikayetini geri çekiyor, şikayetini geri çektiği için soruşturma düşürülüyor, sonra şiddete maruz kalmaya devam ediyor, tekrar şikayet tekrar tehdit tekrar geri alma tekrar soruşturmanın düşmesi, ardından bir gün adam nahide opuz ve annesine arabayla çarpıyor, 3 ay hapis cezası alıyor para cezasına çevriliyor. şiddet devam ediyor birkaç yıl daha, derken bir gün adam kadını 7 yerinden bıçaklıyor, yine sadece para cezası alıyor.

    bitmedi. en sonunda bir gün, başka çare bulamayan kadın annesiyle şehirden kaçmak için çalışırken, adam gelip annesini silahla öldürüyor. evet, nihayet sevgili devletimiz lütfedip adamı tutukluyor. yargılama birkaç yıl sürüyor ve tutukluluk süresi fazla uzadığı için adam tekrar serbest bırakılıyor. çıkar çıkmaz kadını öldürmekle tehdit etmeye devam ediyor, her neredeysen seni bulup öldüreceğim diyor. kadın yine defalarca devlete başvuruyor, koruma talep ediyor, ancak hiçbir şey yapılmıyor.

    sonunda nahide opuz'un avukatı meral danış beştaş aihm'e başvuruyor ve aihm'den kısa bir süre içinde, özetle "yuh artık bu kadar da rezillik olmaz" anlamına gelen bir karar çıkıyor: https://hudoc.echr.coe.int/tur?i=001-92945 türkçe çevirisine şuradan pdf olarak ulaşabilirsiniz: https://hudoc.echr.coe.int/tur?i=001-124268

    sadece yaşam hakkı ihlalinden değil, aihs madde 14 kapsamında kadına karşı ayrımcılıktan dolayı da ihlale hükmedildiği için, karar ciddi bir emsal niteliği taşıyor ve türkiye'yi aihm'de kadına karşı ayrımcılıktan mahkum edilen ilk ülke olma şerefiyle taçlandırıyor.

    film olarak izleseniz inanmazsınız, "oha artık duygu sömürüsü yapmak için abartmışlar, bokunu çıkarmışlar" dersiniz, ama bunlar gerçekten yaşanıyor bu ülkede. baya baya devlet gözetiminde, bütün yargının ve emniyetin gözleri önünde ve bilgisi dahilinde, bir adam tarafından karısına yıllar boyunca korkunç bir şiddet uygulanabiliyor. açın kararı baştan sona okuyun lütfen.

    bu yaşanan rezilliğin aihm kararı ile tescil edilmesi sonucunda, kadına karşı şiddet konusunda mevzuatın ve yargı ile güvenlik bürokrasisinin nasıl bir vahamet içinde olduğu ve bu mevzuya ilişkin artık çok daha ciddi önlemlerin alınması gerektiği ortaya konulduğu için, istanbul sözleşmesi ve oradan da 6284 sayılı kanuna giden yol açılıyor. bir başka deyişle, türkiye bu ifşa olan rezilliğe karşı bir şeyler yapmak zorunda hissediyor ve istanbul sözleşmesi ile 6284 sayılı kanun böyle ortaya çıkıyor.

    6284 sayılı kanun, bir nevi istanbul sözleşmesinin iç hukuka tercümesiydi. dolayısıyla istanbul sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin tamamen hukuksuz cumhurbaşkanlığı kararnamesi, aslında daha çok sembolik bir anlam taşıyordu, çünkü 6284 hala yürürlükte. ancak bu kanunun da ortadan kaldırılması, türkiye'yi kadınlar açısından tekrar o karanlık cehenneme döndürmeye yönelik korkunç bir cinayet olur. bu alçaklığın gündeme getirilmesi dahi, kadına karşı şiddet konusunda pervasızlığa bahane arayan nice potansiyel katillerin sırtının sıvazlanmasından başka bir şey değil.

    bu ülkede, huzur sokağı gibi bestseller olmuş "hidayet" romanları yazarak, dindar olmayan, istediği gibi giyinen kadınları düpedüz orospu olarak yaftalayan, üniversite okurken imana gelip okulu bırakan ve evine dönüp çeyiz dizerek müstakbel prensini bekleyen kadın karakterler yazıp yücelterek, bütün muhafazakar camiaya kızlarını okutmamaları yönünde telkinde bulunan ve kim bilir belki binlerce genç kızın okuldan mahrum kalmasına neden olan şule yüksel şenler, ki kendisi tayyip erdoğan ile emine erdoğan'ı tanıştıran kişidir, her iki evliliğinde de şiddet gördüğü için boşandı.
    https://www.sabah.com.tr/…asi-icin-sabretti-2255689
    https://www.hurriyet.com.tr/…disi-bir-hayat-8156617

    bu ülkede, akit genel yayın yönetmeni, kızına şiddet uyguladığı için tartıştığı damadı tarafından öldürüldü. https://www.sozcu.com.tr/…da-37-5-yil-ceza-5292458/

    velhasıl, herkesten önce muhafazakar camiadaki kadınlar, bu gündeme getirilmeye çalışılan alçaklığın ne anlama geldiğini idrak edip, tarihin akışını tersine çevirmeye çalışan bu hadsizlerin çırpınışlarını başlarına geçirmeli. en azından yeni nesillerden ümitliyim.
  • hayır bir insan neden kadınlara şiddeti engelleyen bir yasaya karşı olur ki?
    amacınız ne olum sizin kafayı mı yediniz?
    sizin amacınız yani bu durumda kadınları daha rahat dövüp, öldürmek mi?
    herseyden öte gerçekten çok kötü insanlarsınız.
  • eriyişin, yokoluşun, bitişin ve çöküşün yansımasıdır bu. en iyi bildiği ve en rahat edeceği konfor alanına dönüyor akp. kutup siyaseti.

    2028 seçimlerinde cumhur ittifakındaki partilerin neredeyse tamamı baraj altı kalacak ve tarihin tozlu raflarındaki yerlerini alacaktır.

    (bkz: anap)
  • asıl hedeflerinin 5816 olduğunu biliyoruz, göreceğiz daha neler isteyecekler.
  • anayasa'nın üstünde tepinmeyi, devrim yasalarını yok etmeyi, atatürk'ü mezarından çıkarıp naaşını yakmayı, kadınları diri diri toprağ gömmeyi de kabul etseler, korkacak hiçbir şey yok arkadaşlar, korkmayın, kaybedecekler.

    yoktan vermek vardan vermekten daha kolaydır, onlar da biliyor gideceklerini, uzatmaları öz gömleklerini giyerek oynuyorlar. ama bu millet 14 mayıs'ta gömleği tersten giydirecek bağzılarına...
  • link

    bu açıklamayı yapan bir profesör. insanın içine bir öküz oturuyor resmen.
hesabın var mı? giriş yap