• turkiye'de alevilerin her haltin icinden ciktiklarini soylemek icin ya kalin kafali cahil ya da yobaz olmak lazim arkadas. yahu siz hangi ulkede yasiyorsunuz? alevilere yapilmayan kalmadi, saz calinmasindan tahrik oldunuz insanlari katlettiniz, turku soylenmesine, size karismadan ibadet edilmesine tahrik oldunuz, her turlu fitnenin, fesatin sebebi oldunuz utanmadan hala iftira atiyorsunuz bu insanlara. yobaz kafalardaki tahrik aski bambaska, burada bile kendilerinin yedikleri her bir boku sanki aleviler yapiyormus gibi yansitip, surekli bir camur atma halindeler.

    fitne konusunda hz ali zamanindan bu yana degisen cok bir sey yok. simdi de oldugu gibi o zamanlardada fitne, mevki ve makam sahipleri etrafinda donuyordu. gecmiste ve gunumuzde her turlu fitne ve fesati yapanlar gayet aciktadir. acikcasi fitne ve fesatin cikis kaynaginin kendi zihniyetinin bir urunu oldugunu goremeyen insanlara, ister done done, ister dans ede ede, hatta ve hatta ineklere taparak ibadet etmenin kisiyle kul arasinda oldugunu anlatmak pek mumkun gozukmuyor.. yeri opup opup kalkmanizin dans etmekten pek bir farki yok, aci ama gercek..
  • onlar ki ayrımcılığın ne demek olduğunu bilmezler, kimseye kin beslemezler, ırkçı davranışlar sergilemezler ve bu denli beyni sulanmış yobazların saçma fikirlerine karşılık vermeyecek kadar da asildirler. sırf bu denli saçma görüşlere sahip, kana susamış, aç sunni yobazlarla aynı mezhepten olduğum için utanıyorum.
  • genelleme kurbanıdırlar.
  • hayatımda tanıdığım en değerli ve farklı insanlar bu mezhebin mensubuydu.
    saz evlerinde çok sık alevi insanlarla tanışma fırsatı buldum. oldukça farklı görünüşlerden ve düşüncelerden olabilen alevilerin saz evlerinde muhabbetlerine tanık oldukça, kendimi yanlarında en rahat hissettiğim kişilerin aleviler olduğunu farkettim.

    saz evinin sahibi kemal abi, mekanına ilk kez gittiğimde hani denir ya bir arkadaşa bakıp çıkacam, aynı o tarz bi nedenle gitmiş ve tanışmıştım kendisiyle. ürkektim biraz, hani arkadaş yoksa hemen dönüp çıkacaktım. ancak güzel bi çayım var sen geç hele, o gelir birazdan dedi. neyse oturdum ben, babası azarlarken halı desenlerine bakan çocuk gibi ellerimi kavuşturup kilimleri filan izliyorum.
    mekanın kokusu filan çok ilginç, bi de gerçekten kaliteli demlenmiş çayın kokusu sinmiş. cem tv'nin açık olduğu tv'ye yöneldi gözüm. sesi oldukça kısık tv'nin.
    ferhat tunç var ekranda, derken çayları getirdi kemal abi, yanında da bi miktar kete, daha yenidir dedi.
    daha önceden yediğim için severdim keteyi, çok güzel olmuş kim yaptıysa eline sağlık dedim.
    afiyet olsun ilk kez mi yedin filan dedi, yok dedim çok kere tatmışımdır, ama bu gerçekten çok güzel olmuş dedim.
    sonra atatürkçü düşünce derneğine üye olduğunu filan anlattı, gençlerin gelmemesinden dem vurdu. biraz güncel konular ve siyaset filan konuştuk.

    derken benim arkadaş ali geldi, ha geldi işte bizim isyankar devrimci dedi kemal abi. onların yanında da bizim yanımızda konuştuğu gibi devrim filan konuşmuş olacak ki, bıyık altından güle güle, geldim abi dedi. kemal abi hemen ona da bi çay doldurdu, o ara arka taraftan telefonla iki genci daha çağırmış meğer kemal abi.

    neyse biz çay biter kalkarız diye düşünürken, kapıdan iki genç daha geldi. işte kemal abinin telefonla çağırdığı gençlerdi onlar.
    biri epey uzun boylu, yakası açık bir tişörtle, taşlamalı bi kotla, çizik kaşlarıyla, dikkat çeken bir görüntüye sahipti.
    diğeri de saçları hafif beyazlamış ama benle aynı yaşta, masum bir görüntüye sahipti.

    anladım ki muhabbet uzun olacak, çaylar tazelendi filan. birer kalıp keteler daha geldi.
    yiyip içtikçe mekana inanılmaz ısındım diyebilirim. sonra kemal abi eline sazı aldı, başladı tıngırdatmaya.
    benim gözler hafif doldu, diğer arkadaşların kafası önlerinde filan.
    kapanışı da hareketli yapayım diyen kemal abi, hop bico'yu vermeye bi başladı. demin dolan gözlere inat mutluluk dolu gülücükler kendini belirtmeye başladı.

    sonra saz muhabbeti bitince, biz yeniden koyulduk muhabbete. uzun boylu, taşlamalı kotlu arkadaş bayağı sağlam bi atatürk milliyetçisi. askerliğini filan yapmış, bir giyim mağazasında çalışıyor. bayağı hararetli ve içten bir konuşmayla giriş yaptı, hani hiç siyaset konuşacak havamda değilken, o arkadaşın yaptığı girişten sonra ben de tabi girdim sohbete.
    saçları hafif kır olan öbür arkadaş sonra sözü aldı, başta böyle çok zorlandı ve konuşmaya nasıl gireceğini bilemedi filan, neyse biz gözlerimizle onu rahatsız etmemek için bakmadık bi süre. ama ondan sonra konuşmaya başladıkça daha bir açılan, ve açıldıkça birer birer bizim de* sivri yönlerimizi eleştiren konuşmasıyla tek kelimeyle takdirimi kazanmıştı.

    biz de biraz daha sakin, ama makul açılımlarla sohbete devam etmeye başlamıştık. normalde insanoğlu düşüncelerinin sivri ya da hamasi olduğunu filan bilmez, uyarılsa da işine gelmez. ama hem saz evi mekanının atmosferi, hem de saçları hafif kır olan o konuşmacı arkadaşın söyledikleri üzerimizde o etkiyi uyandırabilmişti.

    hayatımda yaptığım en güzel sohbetlerden biriydi şüphesiz.
    ışık evlerinin sohbet ortamında da ateist düşüncelerimle soru sorma imkanı bulmuştum, çeşitli sol derneklerin sohbet muhabbet ortamlarında da bulunmuştum.

    hiç birinde o sıcaklığı bulamadım desem yeridir. abartmıyorum alevi halkında gördüğüm en büyük özellik; yanlarında sivri ve önyargılı olmamayı becerebiliyorsan rahat olabilmek. evet hem de hiç bir yerde hiç bir sohbet ortamında olunamayacak kadar rahat olabiliyor insan.

    o yüzden çok seviyorum sizi, hep böyle geleneklerinize bağlı kalın.
  • türkiye'deki tüm insanların toplamı ne kadar dürüst ise aleviler de o kadar dürüsttür.

    tüm alevilerin alevilik öğretisine uygun yaşadığını kabul edersek tamam. dürüstlük, yalan söylememek, yardımseverlik, sabır, alçakgönüllü olmak vb. bunlar tüm din eksenli toplulukların ortak noktaları.
  • dünya görüşlerine, siyasi fikirlerine, duruşlarına, dürüstlüklerine hayran olduğum insanlar. eğer müslüman olsaydım veya *günün birinde islamiyeti seçersem kesin alevi olurdum/olurum diyebileceğim, saygı duyduğum güzel insanlar.
  • sivasta okudum( birçok alevi kardeşimiz yaşar sivasta bilmeyenler için), iş hayatında olsun, özel hayatımda olsun bu üçlemede birçok alevi dostlarım, tanıdıklarım oldu. kendim hiç bir dine inanmam fakat, alevi olduğunu bildiğim birçok insan içerisinde daha, hiç yamuk hareket sahibi bir alevi tanımadım. insaniyet ve dostluğun adamları bu insanlar. yetiştiriliş tarzı diyorum.
  • eskiden bu adamlara alenen saydırıyordu kafatasçılar. şimdi sagdan soldan kıvırıp saydırıyorlar.
    birilerinin sürekli söylediği bonus. (bkz: ben değiştim)

    edit: (bkz: zamanının ötesinde olunmasına hiç şaşırılmayan entryler)
  • gençliğimin bir döneminde arkadaşlarla birlikte otostop yapmakla bozmuştuk kafayı, utanmasak sıçmaya giderken bile kamyon çevircez yoldan. her neyse, işte o zamanlar muhabbet ediyoruz kamyonuna atladıklarımızla falan, ilgimi çekiyor, bizi kamyonuna alan adamların çoğu alevi. bir gün sordum içlerinden birine, "abi" dedim, "kim dursa bizi almak için, hep alevi çıkıyor" dedim, adam bana "bizim töremizde adamı yolda bırakmak yoktur yeğen" demişti, üstelik o yıllarda ezel'le dayısı hala hapisteydi, dizinin senaryosu bile yazılmamıştı ama bu abi replikleri biliyordu. neyse de işte, ben o günden beri pek severim kendilerini.
  • bugün etimolojik kökeniyle kafayı bozdurmuştur.
hesabın var mı? giriş yap