• ispanyolca'da arkadas. (bkz: amiga)
  • bu amigonun bir mısır cipsi var ki öyle böyle değil. çerezza tv süt mısırının tuzlu hali ve bence çok daha lezzetli. şok marketlerinden pek hazzetmesem de sırf bu cipsi almak için yolumu değiştirdiğim oldu.
  • bunun taco olanı, bundan yıllar önce patos cipsin tadının aynını şuan şok marketlerde mevcut patosdan daha leziz halde sunan cipstir.
  • 80'li yıllarda ve 90'lı yılların ortalarına kadar filan satılan ithal kavrulmuş fıstık markası.

    fıstığın olup olabileceği en iyi hal olarak zihnimizde ve midemizde yer etmiştir ne kadar doğrudur bilmiyorum ama o zamanlar meksika'dan ithal edildiği söylenirdi. sonrasında taklit markalar tarafından benzerleri yapılsa da orjinalin tadını bir daha almak nasip olmadı.
  • taco'lu cipsi gayet başarılı.
  • az once actigim paketinden bir adet izmarit de benden cikti. saka gibi. esimle beraber oturmusum cekirdek yiyecegim, bir bakiyorum paketin icinden sigara izmariti cikiyor. hemde beyaz filtreli lark sigarasi.

    bu sigarayi icen orospu cocugu aids mi baska bir zuhrevi hastaligi var mi? bir halkin sagligiyla nasil oynanabilir bu kadar basitce aklim almiyor. evimin cok yakininda sok market var, bir seyler alirken cekirdek de alayim dedim ama bir daha tovbe.

    basligi acilacak rezalet ama bi rezalet basligi da benden cikmasin.
  • şok'un yeni çıkardığı cips. party ve pringles'a iyi bir alternatif olacaktır.
  • taraftar grubunun lideri.besiktasinkiler alen ve optik,fenerinkiler sefa ve pepe metin,galatasarayinkiler de sabo ve ocu sevkidir.
    (bkz: bjk carsi)
  • bir roberto carlos şarkısı

    sözlerini de yazayım tam olsun:

    tú eres mi hermano del alma realmente un amigo.
    que en todo camino y jornada está siempre conmigo.
    aunque eres un hombre aún tienes alma de niño.
    aquel que me dá su amistad, su respeto y cariño.
    recuerdo que juntos pasamos muy duros momentos.
    y tú no cambiaste por fuertes que fueran los vientos.
    es tu corazón una casa de puertas abiertas.
    tú eres realmente el más cierto en horas inciertas.
    en ciertos momentos difíciles que hay en la vida.
    buscamos a quien nos ayude a encontrar la salida.
    y aquella palabra de fuerza y de fé que me has dado.
    me da la certeza que siempre estuviste a mi lado.
    tú eres mi amigo del alma en toda jornada.
    sonrisa y abrazo festivo a cada llegada.
    me dices verdades tan grandes con frases abiertas.
    tú eres realmente el más cierto de horas inciertas.
    no preciso ni decir, todo eso que te digo.
    pero es bueno así sentir que eres tú mi gran amigo.
    no preciso ni decir, todo eso que te digo.
    pero es bueno así sentir que yo tengo un gran amigo.
    no preciso ni decir, todo eso que te digo.
    pero es bueno así sentir que eres tú mi gran amigo.
    no preciso ni decir, todo eso que te digo.
    pero es bueno así sentir que yo tengo un gran amigo.
  • esaslı olanı hep en son gelir. maç öncesinde her defasında sete çıkıp arkasını dönerek, "çok lan var daha maça. bağarını sikerim" havalarında olan, "tezahürat yok. sadece alkış." diyen bu adamlar, kendinden daha rütbeli biri her geldiğinde o deminki havasını kaybeder elense göte parmak vaziyete gelir. o an sete çıkan tribünün yeni hakimi olur. maçın başlamasına sayılı dakikalar kala gelen esas abimiz ise etrafında fır dönen yalakalarıyla maçı kendisinin sıfatına bakarak geçireceğinizi belli eder. bazı tribünlerde seyirciyi bağırtmayı çoluk çocuk işi oalrak görüp orada sadece kumaş pantolon ve gömleğiyle varlığını hissettirenler de yok değildir.

    değişik anlarda değişik ruh hallerine büründükleri gözlemlenmiştir. misal karşılıklı bir tezahüratı bulunduğu tribün başlatmışsa tezahüratın bitmesine yakın, oyuncu değikliği hareketine benzer, işaret parmaklarını döndürmeden ibaret hareketi "alkışlayıp tezahüratı keseni sıçtığı yere kadar kovalarım" tarzı bakışlarıyla icra eder. elinden gelse 90 dakika o tezahürat dönecektir iki tribün arasında. ne anlamı varsa? tabi buna karşı tribün dayanamaz bir yerden sonra alkışlar.

    amigoların raconunda tezahüratı başlatırken gür ses çıkarmak esastır. bunda muvaffakiyet sağlandıysa ve artık tribün bu tezahüratı yapıyorsa susar ve kalabalık içinden bağırmayan taraftar kesip, daha sonra bu taraftarla göz göze gelmeye çalışır bir şekilde. maçı izlemekte ısrar eden biri değilse çekirdekçi diye tabir edilen bu arkadaş, ilk önce "ne ayaksın?" bakışı atılır. sonra hala ses soluk çıkmıyorsa "bağırsana lan!" diye çemkirilir, bu da fayda etmezse göze kestirilen biriyse kendine davul tokmağı atılır, ya da yanına bir tane piyon yollanır veya tersi bir durum sözkonusuysa kalabalıktan başka elemanlar seçilir.

    yapılan tezahürat zıplamayı gerektiren, 3'lü, omuz omuza, pınarbaşı gibi bir tezahüratsa, zıplaması yine amigoluk raconu tarafından şiddetle yasaklanmıştır. set zıplama yeri değil zıplatma yeridir.

    maçın son dakikaları yaklaştıkça, ki bu bazen maçın son yarım saati olarak bile algılanabiliniyor, maç da berabere veya takım mağlupse herkesi susturup bir konuşma yapar. o her zamanki küfürlü, agresif havasını muhafaza edip bunu yapabileceği gibi, babacan tavırlarla, takımı için yüreğini ortaya koymalarını, sadece birkaç dakika daha bağırmaları gerektiğini daha sonra hekesin serbest olacağını deklare eden konuşmalar da yapabilir. bu konuşmalar maksimum iki dakika süren bir gaz verir seyirciye. hakkını yememek lazım. ama o seyirciyi ateşleyecek yegane şey goldür. bunu bilen amigo böyle durumlarda bazen omzunun üzerinden maç izlemeye dalar.
hesabın var mı? giriş yap