• kendisiyle uzun yıllardır pek iyi geçinemesek de şu son aylarda yani hayatımın en zor aylarında beni bir an bile yalnız bırakmadı. ilk defa kendisini annem olarak bu kadar hissettim. iyi ki var.
  • t: bir insan için ilk güven ve sevgi noktasıdır.

    not: bu bir iç dökme olacak.

    anne...

    ah anne...

    biz o sevgi ve güven bağını hiç kuramadık seninle. seni sevip sevmediğimi bile bilmiyorum biliyor musun? insanları nasıl seveceğimi, nasıl sevgi göstereceğimi de öğrenemedim bu sevgisizliğin içinde.

    güçlü bir kadındın hep, kendi ayakların üzerinde durdun, kimseye eyvallahın olmadı hiç. bu yönlerden iyi bir örnek oldun bana. ama aynı zamanda çok da üzdün beni güç sevginle, hırsınla. hep en iyisi olmalıydım, herkesi her konuda geride bırakmalıydım. en iyisi olmasam da iyi oldum ben anne, hep iyi oldum ama yetmedi sana. ardı arkası kesilmeyen eleştiriler, kıyaslamalar bitmedi, hiç bitmedi. kendimi eksik hissettirmek için bütün silahlarını kullandın anne...

    o özendiğim anne-kız bağı hiç olmadı aramızda. 5 yaşında istismara uğradığımda anlatamadım anne, suçlanmaktan, eleştirilmekten ölesiye korkuyordum; çocuk aklımla, çocuk ruhumla sığınacak kimsem olmadan atlatmaya çalıştım kendi kendime. ne olurdu ağlayarak kucağına atlayıp anlatabilseydim başıma gelenleri...

    seni anlamaya çalıştım hep. senin yaşayamadığın şeyleri biz yaşayalım istiyordun. ilkokuldan sonra okumayı çok istediğin halde izin vermemişler. biz okuyalım istiyordun. hayatın varlık içinde geçmemiş, biz varlık içinde yaşayalım istiyordun. ama biz senin yapbozunun eksik parçaları değildik anne.

    sana benzemekten korkuyorum anne, ölesiye korkuyorum. hayatım boyunca doyasıya mutlu olmadım, şimdi çocuklarım mutlu olsunlar diye kendimi feda etmeye bile hazırım anne. benim yapbozumun eksik parçası olan mutluluğu onlarda görmek istiyorum ama sana benzemekten korkuyorum anne.

    yaşlandın, yaşıtların yavaş yavaş göçüyorlar bu dünyadan. ve ben, sen ölürsen üzülüp üzülmeyeceğimi bile bilmiyorum anne...
  • bazen yorgun olduğumu, başımın ağrıdığını ya da buna benzer şeyleri unutuyorum. o unutmuyor. mutlaka soruyor geçti mi diye. başlıkla karşılaştığımda yukarıdan mesaj bildirimi geldi de yazmak istedim. duygularımın başladığı yer diye anlatabilirim.
  • hisleri çok yogundur. eger anneniz bir yere israrla ve nedensizce sizi göndermek istemiyorsa gitmeyin. baba icin de gecerli bu durum cunku demek ki hissediyorlar. hemen o an olmasa da ileride kotu bi sonuca neden olucak bir seyi yapmanızı, uzulmenizi engelliyorlar. olabildigince onlara karsi gelmeyin
  • bu entryi bir kafede oturmuş anne dediğim kadından dertlenmek için arkadaşlarımi beklerken yazıyorum sonunu getirir miyim bilmiyorum. uzun olabilir dikkat.

    anne nedir, her insan olabilir midir diye çok düşündüm kafamı çok yordugum bir kavram annelik. çünkü dışarda gördüğüm okuduğum ile sahip olduğum çok baskaydi. benim hiç annem olmadı sözlük
    aslında tam öyle de değil keşke hiç olmasaydı en azından yokluğunda sebep bulurdum bu eksik yanimin. ama öyle olmadı. anne dediğim bir kadın hayatımda oldu da işte o kadin bana anne olamadı. sadece bana da değil kardeşime de. ah kardeşim... öbür dünya var mı bilmiyorum ama o çocuğun hakkını tüm ailem birlesse ödeyemez. ama konumuz bu değil. konumuz anne ...

    benim annem sözlük beni hiç sevmedi. kardeşimi sevdi mi o da şüpheli. son kavgalarinda kardeşim anneliği geçtim insanlık bekliyorum artık sende diye haykırdı yüzüne de umrunda olmadı. hep böyleydi. biz kardeşimle hep bu yüzünü bildik annemin, o insafsız her şeyi herkesi çocuklarının üstünde tuttuğu hallerini. annelik yapmak için hep çok meşgul olduğu, başka adamlar için çocuklarını bırakıp bırakıp gittiği, üvey baba kisvesi altında hayatlarını tükettiği... defalarca haykırdık kucuktuk diye inanmadılar belki ilk zamanlar sonra da bir annenin bu kadar vicdansız olabileceğini düşünmediler, abartiyorlar dediler. ama sonunda onlar da gördüler. o kaçtıkları yoksaydiklari bizim kardesimle yillardir başbaşa mücadele ettiğimiz o yüzü kardeşleri de gördü annesi de gördü 35 yıllık en yakın arkadaşı da gördü. şaşırdılar bu kadar olmaz dediler, farkindaydilar hiçbir zaman mükemmel bir anne değildi, hatalar yapmıştı ama bize karşı bu kadar vicdansız olduğunu ilk defa gördüler, oğlunu hayatıyla tehdit eden adama ben seni seviyorum, senin arkandayım dediğine ilk defa şahit oldular, kırgınlığından kızgınlığından cama yumruk atıp elini kanatan oğluna karşı kılının kıpırdamadıgıni, onun için endişelenen kızını en büyük travması olan üvey babasıyla onun yüzünden evlendiğini söyleyerek sinir krinize soktuğunda umursamadığını, çocuklarını kimseden korumayamadığını.. tüm bunlar onlar için çok yeniydi ama bize değildi işte. hele bana hiç değildi.

    intihar ettiğinde aynı evdeki annesinin değil de teyzesinin kurtardığı kızdım ben. babasından yemediği dayağı üvey babasından yiyen, terasa çıkan küçük kardesi oradan atlamasın diye evden kaçmaya razı olan. küçücük bedeninde sürekli ergenlikten çıkamayan annesini büyütmeye çalışan..

    zamanında haykirdiklarim onların karşısındaydı bu sefer. gözleriyle gorebildiklerini bu defa inkar edemediler. anneannem dışında çünkü o anne. benim annemden çok başka bir anne. benim annem çocukları kullanmasın diye araba almayıp, erkek arkadaşının altına sıfır araba çeken bir anne. çünkü çocukları ona bakmazmis. onun çocukları kötüymüş şimdi mi iyi mi olmuşuz. çok uzatıyorum çok da saçmalıyorum ama çok doluyum be sözlük . hem çok doluyum hem de içimde kocaman bir boşluk var. neyse anneannem diyordum. suçlamıyorum onu da ona da söyledim. senin evladindir, benim annem değil. değil. olmadı olmak istemedi olamadı.

    son bir mesaj atıp sildim anne dediğim kadını her yerden. onun deyimi ile kendi fanusuma geri döndüm. tüm çocukluğumdan kaçmak için oluşturduğum o fanusta ben ve annesizliğim yola aynen devam ediyoruz.
  • annem, güzel prensesim benim,
    ne zaman umutsuzluğa kapılsam senin varlığınla yeniden ayağa kalkıyorum, ne zaman bu gecenin sabahı yok desem o sabahı bir şekilde olduracağını biliyorum.
    ben senin kadar özverili bir kadın olamayacağım hiç.ben asla senin kadar güzel bir anne olamayacağım.
    özür dilerim anne gençliğini çaldık,
    hâlâ daha çalıyoruz ömründen.
    annem, senin tektaşın olmadı hiç, alacağım en güzelini ilk paramla.
    annem, en büyük sırdaşım, en iyi arkadaşım
    iyi ki senin çocuğunum, iyi ki, iyi ki.
    seni çok seviyorum, hep seveceğim.
    -kızın
  • beni doğuran ablalarımı kesinlikle doğurmamış tuvalete çıkardıklarımız gibi çıkarmış olandır. ne çilelisin. 13 yaşında adet olmadan evlendirilmen. 16 ında babama satılır gibi kendinden 20 yaş büyük biriyle ilk eşi öldüğü için evlendirilen 7 tane doğum yapan erkek çocuklarından birini doğumdan sonra diğerini kucağına bile alamadan kaybeden canım annem. 38 yaşında babamı da kaybeden 4 tane kız çocukla sıfır parayla geçindirmeye çalışan ve bu süreçte asla doğrudan şaşmayan annem. felç olup ciddi bilişsel ve fiziksel kayıplar yaşadı. şimdilerde binbir emekle büyüttüğü kızlarının hiç birinin bakmak istemiyor. tam 30 sene tek başına bizim için çabaladı. ama kimse bakmak istemiyor. yanında kaldığın kalmak zorunda kaldığın ablam diyor ki ben hasta bakıcı mıyım? insan annesine bakıp bunu der mi? ben 2 yıldır çalışmadığım için çalışmak zorunda kaldım. bir kaç gün sonra yanıma geleceksin ve bu boklu dünyada sana ve kızıma gönülden bakmak bana nasip olacak. dilerim hakkını vererek sana bakabilirim.
  • anlamını bilmediğim, telaffuz etmekte dahi zorlandığım hatta telaffuz edemediğim ve hiçbir zaman da etmeyeceğim kelime.
  • canparemmm
  • yine bir pazar akşamı, heryerim sızlıyor. ne hissettiğimi bile anlayamayacak kadar karışığım. hep bir tedirginlik hali… çocukken özgüvensiz yetiştirilen, her yaramazlığına müthiş bir suçluluk yüklenen zavallı ben. belki bu yüzden hep bir huzursuzluk haliyle yaşayışım. annemin bakışları… hiçbir zaman şefkat vermeyen o kaşları çatık bakışları. yine ne halt ettin diye bağıran bakışları… hayatım boyunca bu bakış altında yaşadım hala da yaşamaya çalışıyorum. arkadaşlarımın, kuzenlerimin, komşularımızın vs vs kimsenin annesi böyle değildi, büyüdükçe anladım. herkesin annesi kızıyor hatta cezalar veriyor ve hatta bazıları dövüyordu bile. ama günün sonunda anne şefkati üstün geliyordu. annem? annem öyle mi? asla. beni hiçbir zaman sevmedi, sevemedi. bence beni kabullenemiyordu bundan sebep bana sevgisi hep şartlıydı. iyi olursam, akıllı ve başarılı olursam, iffetli olursam severdi beni. bundan en ufacık şüphe ettiği zamanlarda adeta düşman olurdu bana. bazen de çok hasta olduğumda sevdiğini az da olsa hissederdim. çocukken hasta olmaya çalışırdım annem beni sevsin diye. bil bakalım noldu? bunu öğrenince annem daha çok kızdı bana, dövdü. oysa ben sadece annem bana gerçekten sarılsın istemiştim. yıllarca eksikliği, hatayı kendimde aradım. doğru bir çocuk olamadığım için bana böyle davranıyor sanıyordum. halbuki o kendini sevmiyordu, beni değil. kadın olmaktan nefret ediyordu ve bana her baktığında her kadınsı davranışımı gördüğünde beni cezalandırıyordu. elinde değil sevemiyordu beni. her davranışımda hep kötülük arıyor gözleriyle bile dövüyordu sanki. (devamı gelebilir belki, bilemiyorum)
hesabın var mı? giriş yap