• mahalle aralarında bir çocuğun yola atlaması.
  • korku değil de merak ettiğim bir şey var ; yolda duran güvercinin araba neredeyse üstünden geçecek kadar yaklaşmasına rağmen uçmaması . sonra bende oluşan acaba üstünden mi geçtim ,uçabildi mi telaşı ? kuşlar sanırım adrenalin bağımlısı.
  • elbette yayaya çarpmak.. ki seneler önce yaşadım.. sanırım sene 1997 idi. kör bir virajı döndüm, hızım 60-65 km/s falandı. 70 yaşlarında bir teyze yola yeni adım atmıştı. beni görünce duracağına koşmaya başladı,fren mren derken muhtemelen 20 km/s civarı bir hızla kadıncağıza çarptım. önce kaputun üstüne sonra yere düştü.. hemen indim,yanımdaki kız arkadaşıma ambulans çağırmasını söyledim. etraftan koşan esnaf kadını çekiştirmeye çalıştı, oynatmayın vs dedim. neyse,kadın hastaneye ben karakola.. sadece bacağında bir morluk oluştu ama gel de bana sor.. vicdan azabı vs eşi emekli bir diş hekimiymiş ve olayı balkondan görmüş. polise "çocuğun suçu yok, bizim hanım resmen koşup arabaya çarptı" demiş ve şikayetçi olmamışlar. ertesi gün çiçek vs yaptırıp utana sıkıla evlerine ziyarete gitmiştim.. o zamandan beri yayaya çarparım diye altıma sıçıyorum..
  • gece sağ şeritten giden ve arka ışıkları yanmayan traktör, kamyon ve eski model arabalara çarpmaktan.

    birkaç defa son anda fark edip kurtuldum. hadi bunlar ışıkları elli yüz lira verip ışıklarını yaptırmayacak kadar orospu çocuğu da, bu araçlara vize veren tüv türk ne çocuğu?
  • kırmızı ışıkta beklerken bir tır tarafından ezilmek.

    ekleme: bi yazar arkadaştan daha önce hiç akıllara gelmemiş müthiş bir taktik aldım. sizinle de paylaşmak farz oldu. sürekli ışığa bakacağımıza ara sıra dikiz aynasını da kontrol edersek freni patlamış bir tırdan kurtulabileceğimizi iletti. kendisine çok teşekkürler.
  • hızla giderken önüne atlayan canlıya bir şey olma ihtimali ile beni çıldırtır..
  • önüme aniden çocuk fırlaması ya da başka bir insan. ehliyeti aldığım zaman babam şöyle demişti. "oğlum yolda giderken önüne bir top geldiği zaman hemen dur, çünkü arkasından mutlaka bir çocuk topun peşinden koşar."
  • dik yokuştan yukarı çıkarken arabanın ters dönerek yokuş aşağı yuvarlanması
  • duran otobüsün önünden geçip karşıya geçmeye çalışan yayalar.
  • bir anket sorusu. takıntılı biri olarak merak ettiğim sorudur.

    ben özellikle gece araba sürerken sağ şeritte duran bir dampere toslamaktan çok korkuyorum. biliyorsunuz türkiye'de gerizekalı insan çok. mal gibi ışıksız, uyarısız durabiliyorlar ya da yavaşça gidebiliyorlar sağ şeritte öylece. dampere çarpınca kurtulma şansınız da pek yok üstten girdiği için. bu yüzden sağ şeritten gitmekten ölesiye korkuyorum, her an durmuş bir damper ya da yavaş giden bir kamyona, traktöre çarpacağım diye.

    bir de solladığım arabanın beni görmeyip solladığım sırada sol şerite geçmesinden korkuyorum. sollarken sürekli bunu düşünüp korkuyorum.

    he bir de yol ortasına bir şey düşmüş mü diye çok tırsıyorum. taş olur, kamyon lastiği olur. tekere çarpıp devrilmek ürkütücü. bir kere kamyon lastiği üzerinden geçmiştim de allah'tan hızım düşüktü. az hasarla kurtulmuştum.

    demem o ki araba sürmek cidden sıkıntılı iş. siz iyi sürücü olsanız da sizi ne beklediğini bilmiyorsunuz. bu yüzden telefonla oynayarak araç sürenlere ve özellikle gece karanlığında şehirler arası yolda hızlı araç kullananlara hayret ediyorum. beyinsiz olmaları çok olası.

    edit: yazılanların hepsini okudum. en çok bir canlının arabanın önüne atlaması en büyük korku olarak görülüyor. bunun yanında türlü türlü korkular varmış meğer. yalnız değilmişim. yazılan bazı takıntılar beni bile güldürdü. rahatladım biraz*

    inşallah kimsenin başına gelmez böyle kazalar. herkes dikkatli araç sürse bu olasılıklar da büyük ölçüde azalır. bir yazarın dediği gibi zaten böyle kaygıları olan insanlar genelde daha dikkatli sürüyor. çoğu kişi de yaptığı kazadan dolayı daha dikkatli olmaya başlamış. bende de öyle oldu. çok şükür büyük bir kaza yaşamadan dikkatin ne kadar önemli olduğunu anladım.

    eskiden arada sırada telefona bakardım, şimdi bir saniyeden fazla ayırmıyorum gözümü yoldan. bir keresinde orta gözden çakmağı alacaktım. sağ elimi çakmağa doğru sağ yana uzattım. bulamayınca iki saniyeliğine çakmak neredeymiş diye bakıverdim istemsizce. eğildim çakmağı almaya. meğer gözümü yoldan ayırınca, direksiyondaki sol elim de istemsizce sağ elimle birlikte sağa kaymış. yola iki saniye bakmadığım için fark etmemişim. çakmağı bir saniye daha geç bulsam uçuruma gidiyordum.

    bir keresinde de eşimle sinop'a gidiyorum. gece yarısı olmuş. o gün çok araba sürmekten aşırı yorgun ve uykusuzum ama kabul etmiyorum. sinop'a 5-10 km falan var. çok az kaldığı için de ne var dayanırım, çok uykum yok diye düşündüm. eşim de uyuyor yanda. neyse gidiyoruz, önce arabanın önüne tavşanlar atlıyor diye eşimi uyandırdım. tavşanlara bak dedim. uyandı baktı hiçbir şey olmamış gibi tekrar uyudu. bunun da ne ağır uykusu var, tavşanlara bile şaşırmadı diye kızıyorum içimden. sonra biraz daha gittim. yaklaşık 500 metre sonra trafik ışıkları vardı. inanır mısınız sadece göz kırptım açtım kırmızı ışığın dibindeyim. frene basıp durdum son anda. şok olmuştum. o beş yüz metre yok bende. siz görseniz bile beyin kapatıyor kendini galiba. uyusam kalksam fark ederim ama sadece göz kırptım arkadaş ama yok işte anlamıyor insan. neyse ki başka araba falan yoktu. o tavşan diye gördüklerim de meğer yol gittikçe size doğru gelen beyaz kesikli orta şerit çizgileriymiş. o son 5-10 kilometreyi bildiğin halüsinasyon görerek geçirmişim*.

    tabii bana ders oldu, gideceğim yere varmak üzere bile olsam yorgunsam çekip uyuyorum. yolda uyumasanız bile algılarınız gidebiliyor yorgunken. herkese tavsiyem yorgun yola çıkmayın ve yolda uyumayan bir eş bulun *

    uzun bir edit oldu ama başlık tutunca anlatasım ve başkalarını uyarasım geldi. gülüyoruz ediyoruz ama başınıza kötü bir şey gelmemesi tamamen şans. hayat şansa bırakılmayacak kadar da değerli. hele ucunda birini öldürmek ya da kendinizin sakat kalması varsa. herkese kazasız belasız yolculuklar dilerim.
hesabın var mı? giriş yap