• boğazınızı düğümleyip, içinizi yakan acı durum.

    zamanında çok parası da olmuş ama şimdi 5 kuruş emekli maaşına muhtaç çok sevdiğiniz babanız, 3 kuruşluk birşeyi almak için bir saat ölçüp biçiyor, suratı şekilden şekile giriyor, eli cebine gidip geri geliyor, anlamsız sorular soruyor ve siz de tüm bu olanları canlı canlı görüyorsanız ciğeriniz yanıyor.

    "baba, benden olsun, ben vereyim" deseniz bu sefer ya gururuna yediremeyip yerin dibine girişine sebep olursunuz ya da "hoooop, bi yerde ağa bi tane olur" der aslı yokken.

    ben küçükken babamdan direk olarak para isteyemezdim, annemi araya koyardım. şimdi de üç-beş destek olabilmek için yine annem aracı.

    velhasıl-ı kelam, zor dostlar babanın paranız kalması. allah hiç bir babaya ve evladına yaşatmasın.
  • bizim gibi ataerkil toplumlarda bu durum gerçekten can acıtıcıdır. çoğu zaman gazetelerin üçüncü sayfasında denk gelmişizdir, "işsizlik nedeniyle canına kıydı" başlıklı haberlere. işsiz, parasız kalan bir aile babası, bulunduğumuz toplumun bizlere pompaladığı; "erkek, evin direğidir" felsefesi nedeniyle güç durumlara düşer. evladından utanan, hanımından utanan, konu komşudan utanan, parasız kalmayı bir ayıp olarak gören erkek kendisini yalnız hisseder. bir aile kuran bireyin kendini o ailenin içinde yalnız hissetmesi çok acıdır. tarım toplumundan sanayi toplumuna geçip tarım toplumunda hakim olan zihniyeti de beraberinde taşıyan bir toplumun bu gibi sorunlarla karşılaşması ise kaçınılmaz. bunun gibi toplumumuzun yadırgadığı ve baba veya erkek için sorun olan bir diğer konu ise erkeğin karısından daha az kazanmasıdır. bu konu ise karısından az kazanan erkek başlığında incelenmiş zaten.
  • düğün telaşı içerisinde farkedilmiştir. bu kadar beklersek evlenmek için olacağı buydu adam emekli oldu ben evlenemedim
  • tüm işçi emeklilerinin yaşadığı durumdur. çok zaman "baba internetten alınca %80 ucuz oluyor" diyerek ben alıyorum çünkü parayı asla kabul etmeyecek kadar gururludur bu insanlar. tabi insanın boğazı düğümlenir bu durumlarda ama hayat böyle birşey.
  • dünyanın en buruk hislerini yaşatır. yalan değil, bazı arkadaşlarımın, cebinden tomarla para çıkardığı babalarını garipserdim, özenirdim.
    çocuksundur, düşünmeden istersin bir şeyler, mahçup bir ifadeyle "bakarım ben, hallederiz" deyişlerini unutamam babamın. ikinciye soramazsın zaten, isteyemezsin, çocuk aklınla hevesin kırılmıştır. yatıya misafir gelecek, tuvalet kağıdı alamazdık, misafir yabancı değildi, bize destekte bulunurdu da alırdık, buruldukça burulurdu içimiz. hayatı boyunca borç ödeyen, hala da ödemekte olan, okullarımıza, düğüne derneğe, evine para yetiştirmek için kredi çekmekten başka toplu bir para kaynağı olmayan, derdine dert, borcuna borç katan, yine de buzdolabını boş tutmayan babama daha iyi bir evlat olamadığım içindir asıl pişmanlığım. daha iyi okullarda okuyup, daha iyi bir meslek edinebilirdim diyorum şimdi. o yüzdendir ki onu hayal kırıklığına uğratmamak, başarılı ve mutlu bir hayat kurmak için tırmalıyorum sevgili sözlük.

    fakir edebiyatı yapmak değil de unutamamak bu, hatırladıkça gözlerin dolması durumu bu.
  • günümüz türkiye'sinde sıkça görülen ve abartılmaması gereken durumdur.
  • babalar süper kahraman olmadıklarından, bizimki gibi ülkelerde sıkça karşılaşılan bir durumdur.

    be durum, ne kendiniz, ne de babanız adına utanılacak bir şeydir. asıl kimlerin utanması gerektiğini hepimiz biliyoruz.

    bir ülkede yaşayan insanlar için yaratılan imkanlar, işler kısıtlıysa, alın teriyle çalışmanın mükafatı bu kadar azsa, sen tek başına istediğin kadar çalış, didin sadece diğerlerinin önüne geçebilirsin. babası parasız kalan insan sayısında bir azalış olmaz.
  • bir baba olarak çok kez başıma gelmiş olaydır.
    insan ailesine yetemediğini düşünmeye başladığı an, çöküşün başladığı andır.
  • (bkz: ay sonu)
  • en güzel tarafı yetişkin bir evladınız varsa onun "tamam ben hallederim" demesidir.
hesabın var mı? giriş yap