• “gerçek sanat eseri, ilahi mükemmelliğin bir gölgesidir. yalnızca tanrı yaratır. geri kalanımız sadece kopyalarız.” michelangelo

    italyan rönesansının çok yönlü dâhisi michelangelo tarafından yapılan ve kaidesiyle birlikte 230 cm. yüksekliğe ulaşan mermer heykel.
    michelangelo buonarroti, bacco (it.), 1497

    şarap tanrısı baküs'ü (dionysos) betimleyen eserde, antik dönem heykeltraşlarından praksiteles'e ait kayıp bir bronz heykelin tanımından esinlenen michelangelo, sarhoş bir bedenin duruşunu mermere öyle başarılı bir şekilde işlemiştir ki, heykeli sipariş eden kardinal riario "sarhoş tanrı olmaz!" diyerek satın almaktan vazgeçmiştir. fakat michelangelo, baküs'de yakaladığı bu başarıyı 10'a katlayarak, davut heykeli'nde daha da mükemmel bir seviyeye taşıyacaktır.

    heykele ait en güzel tanımlardan birini de giorgio vasari, "sanatçıların hayat hikayeleri" isimli kitabında yapmıştır:
    "baküs heykeli on karış boyundadır, sağ elinde bir kupa, sol elinde de bir kaplan postu ve birkaç salkım üzüm tutmaktadır. küçük bir satir üzümlerden biraz yemeye çalışır. bu figürde michelangelo'nun, özellikle bir gencin narinliğini, kadın formunun dolgunluğu ve yuvarlaklığıyla birleştirerek, çeşitli öğeler arasında olağanüstü bir uyum elde etmeye çalıştığı açıktır. bu göz kamaştırıcı başarı michelangelo'nun çağdaş dönemin bütün heykeltıraşlarını geride bırakabildiğini gösterdi."
  • bulunduğu çevrede* gidilebilecek en iyi yerlerden biri.
  • derlerki bacchus adina yapilan ayinlerde, ickiler icilirmis ve gecenin ilerleyen bolumlerinde ayinlere katilanlar cilgin orgylere imza atarlarmis.
  • (bkz: yurt sokağı)
  • sadece goygoycu olarak gorulmemesi gerek ubermensch.

    aslinda kendisi orijinal bir olympos tanrisi degildir.. bacchus (veya dionysos) kultu, trakyali kabilelerden yunanlarin kulturune gecmis, sonradan da bir sekilde on iki olympos tanrilarinin icine entegre edilmistir.

    daha sonra bacchus, donemin yunanlari tarafindan en cok tapilan ve adina en cok ritueller duzenlenen tanrilardan biri olmustur.. hatta bu ritueller (orjiler) genellikle geceleri ve gizli alanlarda yapildigi ve bolca sarap icildigi icin efsanevi bir seviyeye ulasmistir.. bazilari rituellerde insanlarin sarap icip dans ettiklerini, bazilari ise daha da ileri giderek sevistiklerini soyler.. ayni rituellerde bir cok kecinin kesildigi ve cig cig, kanlari aka aka yenildigi soylenir.. kisacasi insanlarin ''hayvansal'' durtulerini ortaya cikararak, onlari rahatlatmayi amaclayan bir kulttur. bu rahatlamayi da ilahi temellere oturtmuslardir.

    peki bacchusun yunanlar arasinda bu kadar popi bir tanri olmasinin sosyolojik sebebi nedir? bir aciklama, ki bence mantikli bir aciklamadir, insanoglunun davranissal olarak medeni hayata ayak uydurmayi basarabilse de, duygusal olarak ona alisamamasidir.

    yani, medeniyetten once, insanoglu aciktigi zaman avlanip yemek yiyen, durtusune gore istedigi yerde ve zamanda sevisen, kafasina gore kankileriyle muhabbet eden bir canliyken, yerlesik hayata gectikten sonra davranislarinda, davutoglunun deyimiyle, 360 derece bir degisim yasamistir. artik durtusune gore hareket etmesi cok zordur ve yaptigi hareketlerde hep gelecegi dusunmek, ihtiyatli olmak mecburiyetinde kalir. bir sene sonra yiyecegi yemegi onceden dusunmek zorundadir.. domatesini, bugdayini zamaninda diker, ekimini bakimini yapar, urettigini meyve sebzeyi depolar vs. vs. istedigi zaman ve yerde sevisemez. cunku icinde bulundugu toplumun daha sert ahlak kurallari ve gelenekleri vardir. onun disinda - ku bu atina demokrasisinde daha on plandadir- ulkeyi yonetmek gibi dertleri vardir..

    medeniyet insanoglunu durtuyle hareket etmesini olanak vermemis, onu akila ve mantiga yoneltmistir. ancak, insanoglu her ne kadar kendi durtuleriyle hareket etmemeyi ogrense de, bu durtuleri tamamiyle ortadan kaldiramamistir.. ve bacchusun populerligi burda devreye girer. insanlarin kendi durtulerine yabancilasmasina tepki veren insanlar, cilgin seylerin on plana ciktigi zevk rituelleri duzenleyerek kendi benlikleriyle tekrar iletisime gecerler.

    yani isin ozunde, kendisi bilinenin aksine goygoy tanrisi degil, insanlarin daha derin karakterlerine hitap eden bir abimizdir.
  • jupiter'le semele'nin oğludur, üzüm bağlarının tanrısıdır. yunan mitolojisinde dionysos olarak adlandırılan bu tanrı, üzüm toplama dönemi olan güz aylarının, bağbozumunun, özellikle şarabın öncüsü olarak kutsanırdı; adına çalgılı, içkili, oyunlu içkili şölenler düzenlenirdi.
  • (bkz: dionysos)
  • çok güzel köri soslu tavuklu makarna yapan müptelası olunan yurtlar sokağındaki küçük şirin mekan.
  • yunan mitolojisindeki dionysos'un roma mitolojisindeki karşılığıdır.

    (bkz: şarap tanrısı)
  • dionysos'un sıfatlarından biri. ıacchus ile yakından ilişkisi olduğu düşünülebilir. ıacchus yunanca ıakho teriminden türetildiği için genelde ağlamak, çığlık atmak eylemlerine atıfta bulunur. fakat dionysos'un antropolojik anlamda ortaya çıkış mitlerinden hareketle bu ağlama, çığlık atma edimlerinin insana değil yüksek dağlarda, ormanlarda esen sert rüzgarların ıslığı olduğu ileri sürülebilir.

    ama mitolojik olarak çığlık, ağlama, haykırma gibi durumlar, diyonizyak ayinlerde bilhassa kadınların cezbe anında kendilerinden geçişlerine işaret ediyor. bu esasında dionysos'un sesi olan güçlü rüzgar ıslıklarını taklide dayanıyor olabilir.
hesabın var mı? giriş yap