balon
-
insana bir gunluk mutluluk veren bir cesit oyuncak. ertesi gun icindeki nefes gidince, odanin bir kosesinde sessizce yatar.
-
felix vallotton:
balon, 1899: tema++ görsel
sarışın kızın hareketinin yakalanma ânını, sarı şapkasını yankılayan kırmızı balonu ve gölgelendirmeleri seviyorum.
(bkz: nabiler) -
patlak balon atılmamalıdır. balon parçaları, içine hava çekilerek şişirilir ve minik minik balonlar elde edilir. bu balonlar cırk cırk diye ses yapar.
-
içi boş olan şeylerin de yükselebileceği gerçeğini gözler önüne seren ibret verici cisim.
-
her yasin dogum gununu kutlarken gerekli bir sus.
-
-
tavşan şeklinde olanların kulaklarından biri mutlaka diğerinden önce sönerdi. bir de arkadaşınızla birbirinize atıp tutarak oyun oynayamazdınız bu tavşan balonla, yamuk uçardı. hele kulağı da sönmüşse odanın bir köşesinde salak salak dururdu korkunç makyajıyla.
-
ucanlarinin hastasi olunan havagazi.
(bkz: ucan balon)
(bkz: habire geri donen kediyi ucan balonlarla yollamak) -
icine gaz doldurulan lastik. icine hafif gazlar konarak ucan balon yapilabilir.
-
balon denen gizemli nesnenin çocukluğumla ve hatta tüm çocuklarla derinden bir bağı olduğunu düşünüyorum. balon bana özgürlüğü çağrıştırıyor. havalarda uçmayı. oz diyarına kadar gitmeyi. kötü kalpli çocukların yerden bana kıskanarak bakmalarını.
ben en çok çocukken özgürdüm.
bir gün bir hikaye yazsam bunun üzerine, sonu şöyle biterdi bak:
"bütün balonlar patladı. bütün çocuklar gökten yere indiler. toprağa bastılar. başları öne eğildi ve dudaklarından tek bir söz döküldü: büyüdük biz."
büyümeyi ben istemedim oysaki. belki o yüzdendir bitmek bilmez çocuk hırçınlığım. bir suçlu bulmak istercesine, toprağa, havaya bağırıp duruyorum. bana garip garip bakan gözlerden bir cevap bekliyorum:
"kim patlattı lan benim balonumu?"
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap