hesabın var mı? giriş yap

  • çaykosvkiy'nin konusunu bir alman halk masalından alarak yazdığı, ilk kez 4 mayıs 1877'de moskova bolşoy tiyatrosunda sahnelenen eseri.

    odette genç ve güzel bir kızdır, muhtemelen prensestir, her prensesin başına geldiği gibi onun da kötü ve büyücü olmak özelliklerini bir arada bulunduran bir düşmanı vardır bu gargamel yaradılışlı adamın adı ise rothbart'tır. rothbart odette'e (nedense) bir büyü yaparak onu kuğuya çevirir, odette sadece geceleri kısa bir süre için insan olabilmekte onun dışında güzel görünüşlü, çirkin ayaklı kuğu hayvanına dönüşmektedir. bu esnada her masalda yer alması gereken esas oğlan belirir, prens sigfried yaylılarla girer, odette'e aşık olmuştur, onu kurtarmaya söz verir, zaten bir prens olarak işi damsel in distress kurtarmaktan ibarettir. kötü ve koyu renk saçlı odile'i bu sırada tanırız, kendisi siyahtan başka renk giymeyen başkötü rothbart'ın kızıdır, sigfried hikayenin tek prensi olduğundan (bkz: top man on scene) onun da kendisinde gözü vardır, babasından öğrendiği binbir numara ile odette'in yerine geçmeye çalışır, gerek siyah ve daha güzel bir kuğu, gerekse siyah kıyafetli daha güzel bir kız olarak rolünü yerine getirir, salak sigfried her erkeğin yapacak olduğu gibi "ne yapıcam kuğuyu burda hazır yapılmışı var" diyerek odile'e meyleder, arka planda rothbart sevinçten coşmaktadır. odette olanları görüp yıkılır, acıklı sahneler yaşanır. siegfried akıllanacak mıdır?

    hikayenin versiyonlarına göre bazen mutlu sonla (esas kız ve esas oğlan kavuşur, kötüler yenilir, yanak yanağa mutlu gülümserler), bazen acıklı sonla (odette ve sigfried boğulur), bazen fantastik sonla (herkes kuğu olur) biter.

  • - nerede bu kadın ya bir dakika durmuyor evde.
    + baba komşuya gitti ne yapsın akşama kadar evde mi oturacak?

    on dakika sonra;

    - bak hâlâ gelmedi! çayı bile kendimiz demliyoruz!
    + tamam baba tamam!

    tam çayı içecekken kapı anahtarla açılır ve anne içeri girer ve babam bombayı patlatır:

    - hanım ben de tam diyordum ki anneniz olmayınca çay bile içilmiyor bu evde nerede kaldın yahu?

  • karacıların komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. asker:
    - "emret komutanım" diyerek yanına gitmiş.
    komutanı yere yatmasını istemiş. daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. komutan diğerlerine dönerek:
    - "işte cesaret" demiş.

    havacıların komutanı bir asker çağırmış. asker:
    - "emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş.
    komutanı helikoptere binmesini emretmiş. asker helikoptere binmiş ve havalanmış. daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. yere çakılmış ve can vermiş. komutan da diğerlerine dönerek:
    -"işte cesaret" demiş.

    sıra gelmiş denizci komutana. denizci komutan askerini çağırmış. asker çakı gibi hazır ola geçmiş ve;
    -"emret komutanım" demiş. komutan;
    -"derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma" demiş.
    asker;
    -"hadi len" demiş. komutan diğer komutanlara dönerek:
    -"işte asıl cesaret bu" demiş.

    ....................

    asıl cesaret ülkede yaşananlara, zulümlere, zamlara, yolsuzluklara, haksızlıklara katlanarak yavaş yavaş ölüp yok olmak değil; halkın düzenini bozup kendi düzenini sağlayanlara "hadi len" diyebilmektir.

  • sanat eseri gibi yaratık. hayran kitlesinin bu kadar geniş olma sebebi de her hareketinin estetik içeriyor olması bence. mesela hayvan kapıdan dışarı çıkmıyor, zarif bir s harfi çizerek dışarı akıyor. kucağınızdan kalkmıyor, zıplayıp yay çizerek gidiyor. kendini temizlerken bile balerinlere taş çıkaran hareketler yapıyor. ve bunu görebileceğiniz en tombik olanları yapıyor. otur gösteri izler gibi izle hayvanı bütün gün.

  • sinan bey ihtiyaç duydukları miktara gelmeden önce, 'şöyle pahalı, böyle masraflı' deyince yüzlerce milyon hatta belki milyar euroyu bulan bir kaynak gerekli sandım. meğer 1,5 milyon eurodan bahsediyormuş. araştırma yapmak isteyen bir bilim insanını düşürdüğünüz şu durumdan utanın ilkel çomarlar.

  • hâlihazırda yunanistan ordu hava kuvvetleri komutanlığı görevini ifa etmekte olan asker. kabaca söylemek gerekirse, bizdeki kara havacılık bölümünün başı gibi düşünebilirsiniz.

    kendisi dün akşam saatlerinde askeri helikopterleri zamanında ve yeterli sayıda harekete geçiremediği için basın ve halk tarafından adeta eleştiri bombardımanına tutulmasının ardından istifasını sunmuştur. işin aslı; dün gündüz saatlerinde gerçekleştirilen ve yangınlara müdahale konulu askerî zirvede yangın sürecinde havadan müdahalelerin son derece yetersiz kaldığı hususunda mevkidaşları tarafından da eleştiriye maruz kalan kumentakis, herhangi bir hatası olmadığını ısrarla savunmaya devam etmiş fakat mevcut süreçte istifa etmesinin de en doğru adım olduğuna inandığını ve istifasını yunanistan genelkurmay başkanlığı'na sunduğunu açıklamıştır.

    lâkin, istifası kabul edilmemiş ve yunanistan savunma bakanı panayotopulos'un açıklamasına göre kendisi görevini ifa etmeye devam etmekteymiş.

    yunanistan'da devam eden şiddetli orman yangınlarına müdahale konusunda ordunun elindeki chinook tipi helikopterleri seferber etmemekle suçlanan kumentakis, bu konuda sorumluluğun kendisine ait olmadığını belirtmiştir. birkaç gün evvel, ülkenin elindeki 25 chinook tipi helikopterden sadece 3'ünün geçtiğimiz hafta büyük bir hızla büyüyen yangınlara müdahalede kullanıldığı ortaya çıkmıştı. öte yandan, bu helikopterlerin büyük çoğunluğunun modernize edilmediğinden uçamayacak vaziyette olduğuna dair iddialar da hâlen herhangi bir kurum tarafından yanıtlanmış durumda değil.

    ingilizce haber linki burada.

    geçtiğimiz günlerde orman yangınlarıyla mücadele etmekte olan italya'da da uçakların havadan müdahale ekipmanının yetersiz olduğuna dair iddialar gündemi meşgul etmişti. ülkemizde türk hava kurumu'na bağlı yangın söndürme uçaklarının durumu da hepimizin malumu.

    medeniyetin beşiği olagelmiş akdeniz'in üç büyük ülkesinin de ne acıdır ki iklim değişikliği ve küresel ısınmanın da etkisiyle artık yaz aylarının kaçınılmaz bir parçası olacağı uzun zamandır tahmin edilmekte olan orman yangınlarına teçhizat olarak oldukça hazırlıksız yakalanmış olduğu inkâr edilemez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. bakalım bu hazırlıksızlığın söz konusu ülkelerde yetkililer nezdinde yansıması nasıl olacak?