hesabın var mı? giriş yap

  • zamanında murat murathanoğlu'nun şöyle bir yorumu vardı hakkında:
    "sokakta gördüğünüzde muhasebeci veya inşaat mühendisi olabileceğini düşünebilirsiniz ama basketbolcu olması aklınızın ucundan bile geçmez."
    ufak tefek adamların da basketbol oynayabileceğini gösteren bir adamdı stockton.
    jordan'ın gazabına uğrayıp yüzük alamadan emekli olanlardan o da.
    tabi böyle bir kariyerden sonra yemişim yüzüğünü ayrı konu.

  • yabancı sanıldım ama tipten değil.

    bir mekanda "fazla sigaranız var mı?" diyen yaşı ufak görünümlü birine "yaşın tutuyor mu?" dedim ve yüzüme tip tip baktı. (ben de sandım ağır laf gelecek) yan masadaki arkadaşına dönüp, "sen konuşsana ya yabancıymış" dedi, diğer arkadaşı gelip "do you have a cigarette" dedi. şimdi sabahtan beri "yaşın tutuyor mu?" cümlesini ingilizce bir şeye benzetmeye çabalıyorum.

  • zamaninda duzgun erkegin yuzune bakmayip, yanlis erkeklerin pesinde kosanlarin husnu kuruntusudur.

  • --- spoiler ---

    lost dizisinde benjamin'in ikna yöntemleri izleyenlere mutlaka bir şeyler katmıştır diye düşünüyorum. keza house of cards dizisinde de undervod karakteri günlük hayatta kullanabileceğimiz değişik ikna yöntemleri kullanıyor; karşısındakine aklındaki fikri kabul ettirmek için önce aklındaki fikrin tam tersini söylüyor, konuşmalarıyla karşısındakini kendi fikrine ulaştırmayı hedefliyor; yani kendi fikrini karşısındaki insana söyletmeyi başarıyor ve karşıdaki kendi fikriymiş gibi bunun arkasında duruyor.
    --- spoiler ---

  • ilkokula başlar başlamaz beni sınıf başkanı yapmışlardı. bir sınıf başkanından ne beklenir, sınıf başkanı neler yapabilir onu bile doğru dürüst bilmiyordum. görev verilince kabul ettim. 60 kişilik sınıf. uğultu halinde. 60 kişinin arasından barış adındaki en kavgacı gürültücü çocuğu seçtim. patient zero odur, onu susturursam herkesi ikna ederim diye düşünmüştüm. gittim çocukla konuştum "lütfen gürültü yapma" dedim. bu da "ahahha" diye kahkaha attı, elinde tuttuğu geyik butundan bir parça ısırıp şarap içmeye devam etti. uğultu aynen devam etti. gürültüyü bastıramadım. öğretmen gelince de "örtmenim sedat hiç sınıf başkanlığı yapamıyor" diye şikayet edip daha ilk günden görevden aldırmışlardı beni. benim yerime hakan diye bir çocuk sınıf başkanlığına geldi, ağzına sıçmıştı herkesin, kök söktürmüştü. herkes mutluydu.

  • sonunda sözlükte takipçiler görünecek, dahası buna onay vermemiz isteniyor. ama onay vermezseniz de bütün takip listeniz silinecek. tam da sözlük tarzı demokrat bir uygulama.

    (bkz: ben yaptım oldu)