hesabın var mı? giriş yap

  • prof.dr.saffet solak'ın bir anısı.

    “tıp fakültesini yeni bitirmiş,pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere,konya’ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim.gençtim.bekârdım.
    küçük bir beldeydi gittiğim yer.ilk gece bir eve misafir olmuştum.tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş,sohbetler edilmişti.üzerime yol yorgunluğu,geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.saatler ilerliyor,ağır bir uyku beni içine çekiyordu.ev sahibine bir şey de diyemiyordum.bir müddet daha geçti ; yine bir hareket yoktu.evin en büyüğü olan hacıanneye sıkılarak “anneciğim,sizin buralarda kaçta yatılıyor “ dedim. hacıanne :evladım treni bekliyoruz.az sonra tren gelecek,onu bekliyoruz" dedi.merak ettim,tekrar sordum : " trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?" hacıanne :
    “ hayır evladım,beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.ancak burası uzak bir yer.trenden buraların yabancısı birileri inebilir.bu saatte,yakınlarda ışığı yanan bir ev bulamazsa,sokakta kalır.buraların yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz.”

    devamı için : http://www.dersimiz.com/makale/yazi.asp?id=43

    düzeltme : devamı için link vermişiz ama yazıyı kaldırmışlar.

  • âmin diyorum.

    ıktidarın ortaya çıkan yolsuzlukları, hırsızlıkları adaletin tecelli etmesidir.

    ama ya siz? sizin yaptıginiz kul hakkına girmeler?

    - polislik sınavlarında dağıtılan sorular?
    - kpss sınavında yaptığınız hırsızlık?
    - belediyelere personel alınırken soruları hazırlayan sizin dersaneleriniz ve giren sizin adamlarınız? daha nice yerlerde aynı olaylar. bu ülke sizden ibaret mi?
    - daha nice kurumlara adam alınırken liyakat sistemi göze alinmaksizin bütün adamlarinizi cansiperhane bir yerlere yerleştirme cabanız?
    - ösym arka çiftliğiniz olmus. tum sinavlarda soruların dağıtılması?
    - trt? yargı?

    bunlarda umumun hakkı hic aklınıza gelmedi mı? samimi degilsiniz, haktan yana değilsiniz!

  • yine sanrılarla uzuuuun uzun komplo teorisi kasanlar başlığına dadanmış bu şirketin.

    sanrıları bir kenara bırakırsanız, şirkette çalışan mühendislerin %5'i ila %10'u zaten türk. buraya gelen türkler de "amman gül gibi işi kaybetmeyelim" diye ülkede yaptığı gibi yan gelip yatmıyor, çok daha verimli çalışıyor. kaldı ki, bir defa girdiğinizde sizden ertesi gün yarı-iletken dünyasını değiştirecek devrimsel tasarımlar beklenmiyor, işi iş yaparken öğreten bir sistemi var. müdürünüz size müdürlük taslamıyor, sizin sorununuzu sizinle beraber çözmek için akıl yürütüyor.

    firma içinde türklerin repütasyonu oldukça iyi. tek sorun "belirli bir konuda uzmanlaşmadan geliyor" oluşumuz. herşeyden biraz biliyoruz ama hiç bir şeyi tam bilmiyoruz. ama şirketin yapısı gereği bu büyük bir sorun değil. şirket içi eğitimle üstesinden kolaylıkla geliniyor.

    peki neden türk mühendisler birden bire bu kadar önemli oldu?

    son yıllarda yarı-iletken üretimi tüm dünyada büyük sıçrama yaptı. evinizdeki tartı bile iot'la telefona bağlanıp sizin kilo değişiminizi kontrol ediyor. daha çok, daha çok mikroçip üretmek gerekiyor. bu adamların yaptıkları makineler de bu işe yarıyor işte. ve daha çok mikroçip demek daha hızlı makineler demek, daha stabil performans demek... bu daha daha fazla mühendis işe alınması demek.

    peki türk mühendisler neden önemli burada?
    - türkiye avrupa'nın yanıbaşında... adamlar homesick olup da işi tamamen bırakması çinli, hintli, japon, vs gibi bir adama göre daha az olası. çünkü 3 saatlik bir uçak yolculuğu ile memleketine dönebiliyor.

    - hollanda'da yaşayan büyük bir türk popülasyonu zaten var. dolayısıyla bu adamların uyum sorunu çekme ihtimali az önce saydığım mühendislere göre daha zayıf.

    - hollanda, inanmazsınız ama, türklere vize ve oturma izni konusunda diğer ülke vatandaşlarına göre daha fazla kolaylık sağlıyor. (mesela kalıcı oturma izni alırken dil sınavına girmenize gerek yok.) bunun sebebi de osmanlı'nın hollanda'nın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olması zamanında. dolayısıyla türkler için vize başvurusunda bulunmak bu şirket için daha kolay.

    - daha da önemlisi, türkleri ülke değiştirmeye ikna etmek diğer ülke vatandaşlarını ikna etmekten daha kolay. bunun büyük bölümü ekonomik... 1 euro = 6 lira oldu son aylarda. bir diğer sebebi de ülkenin içinde bulunduğu politik kararsızlık. ülkede yarın ne olacağını kestirebilen kimse yok. kargaşadan sıkılan / çekinen / endişelenen insanlar bir çıkış arıyorlar.

    kendinizi işe aldırdığı adam başına bonus kazanan bir hr çalışanı olarak düşünün şimdi asml'de... siz de harıl harıl türk mühendis avına çıkmaz mısınız? türkiye'de gerçekten mühendislik yapan kuruluşlar da belli: aselsan, tai, roketsan, vs... anahtar kelimeleriniz hazır. gerisi bu kişilerle iletişime geçip istekli / uygun olup olmadıklarını öğrenmek.

    "asml'in türk mühendislerini işe alması normal değil" demek türk mühendislerin potansiyelini küçümsemektir en başta. sorunun aslı, en iyi mühendislerini elinde tutamayan türkiye'den kaynaklanmaktadır.

  • sayin bakan suat kilic tvit atmis. "bir yanda 16 saat kesintisiz ucarak gecesini gunduzune katanlar, ote yanda turkiye kaybetti diye kina yakanlar" demis. kina konusunu bir kenara birakalim ve su 16 saat kesintisiz ucmak kavramindan bahsedelim.

    sayin bakan, biliyorsunuz akp hukumeti sayesinde son yillarda ulasim alaninda cag atladik. ben diyeyim bolunmus yollar, siz deyin metro ve diger buyuk projeler, gercekten onemli bir asama kaydedildi. ozellikle hava yolu ulasiminda halkin ucak yolculuklarina ulasilabirligi onemli olcude artti. dolayisiyla artik ucaklar ve ucak yolculuklari hakkinda daha cok sey biliyoruz. artik o eski gunlerdeki gibi degiliz. bu minvalde sizin 16 saat kesintisiz ucus maceranizi gelin hep beraber irdeleyelim:

    16 saat direk ucus yapma kabiliyeti olan ucaklar cift koridorlu, muhtemelen 4 motorlu buyuk ucaklar oluyorlar. bildigimiz kadariyla arjantin'e 16 saat kesintisiz bir ucak tarifesi yok. tarifeli bir ucakla degil de devletin gorevli ucagiyla gittiginizi zannediyorum. zaten turkiye'den ya da rusya'dan arjantin'e gitmek isteyen birisinin sizin gibi "kesintisiz" bir ucus yapma "imkani" zaten yok. belki siz bilmiyorsunuz ama bu halk artik "kesintisiz" ucmanin bir kulfet degil bir nimet oldugunun farkinda. ironik olarak sizin hukumetinizin hizmetleri sayesinde.

    sayin bakan, herhangi bir orta olcekli kurumun ust duzey yoneticisi bile bu tip uzun ucuslarda business class'da seyahat ediyor artik. siz ki turkiye cumhuriyeti'nin hasmetli bir bakanisiniz, herhalde ekonomi sinifi koltuklarda, "bizimki 77 cm" gibi civikliklarla yolculuk yapacaginizi dusunmemizi beklemiyorsunuz bizden. evet sizler gibi akilli ve kivrak zekali degiliz ama o kadarina da aklimiz calisiyor.

    sayin bakan, devletin tam donanimli ucagiyla, tam yatabilen first class koltularda, muhtemelen icinde yatak, dus, masaj vs. gibi fasiliteleri olan bir ucakta, 16 saat kesintisiz yolculuk, sizin zannettiginiz gibi kulfet degildir. gercekten oyle oldugunu dusunuyorsaniz, size oy veren insanlardan bile daha saf olmaniz gerekir ki ben buna ihtimal vermek istemem.

    komik duruma dusuyorsunuz.

  • (başlık üstüme kalmış)
    15 yasindayken dahil oldugum grup. su ansa 22 yasinda hayati anladigini zanneden gerizekalilardanim...en buyuk ispati ise gerizekali oldugumu anlamamdir.

    edit: yas ilerliyor tabi 2 senedir bir guncellerim ben bu entry yi simdi 24 yasinda hayati anladigini zanneden gerizekalilardanim

    edit: bir yazar arkadasımız hatırlattı guncellememi yapmamışım ; şimdi 28 yaşında hayatı anladıgını sanan gerizekalılardanım!!!; oh iyi geldi valla.

    edit: iş bu edit yoğun baskı üzerine 31 olduğumu bildirir edittir. evet hala aynı yerde sayıyorum. bugün dayımlarla hisara gittik. yeni işimde 1. ayım hiçbişi yapmıyorum şimdilik. 1 hafta once aşık oldum b. a. ya.... aslında o da benden hoşlanıyodu ama şimdi ben hoşlanınca o kendini geri çekiyor gibi bakalım neler olacak... ee sen anlat...

    edit: yaş olmuş 32
    gerçekten çok şaşırıyorum, baya istek geliyor abi editlesene diye (abi olduğum kanısı da entersan)

    evet 32 yaşında oldum, daha demin uzunca bir yazı yazdım, ilişkilere dair, onu ekşisözlüğe koymak için siteyi açtığımda abi editlesene şunu mesajlarını gördüm.
    ilişkilere dair yazdığım yazı bir anda çok yavan geldi. yine hayatı anladığını sanan gerizekalılardan olduğumu ispatlamışım, ilişkiler üzerine ahkam keserek. 32 yaşında hayatı ve ilişkileri anladığını sanan gerizekalılardanım. aradan geçmiş 10 sene, tonla olay yaşamışım ama arpa boyu yol katedememişim.
    15 likleri rahat bırakın!

    bu arad b. a. kimdi diye deminden beri düşünüyorum, bildiğin hatırlamıyorum. bi de aşık oldum demişim.

    34 yaşı editi: olduk evet osdört olduk.

    35... bu bahsi kapatalım lütfen

    36: 37'de buraya çok derin şeyler yazacağım, hafiften bişeyler anlıyor gibiyim. kafası daha yeni geliyor. biraz daha sabır.

    41’den geliyorum. büyük haberim var. arada neler oldu? kitabım çıktı. evet, “hayatı anladığını sanan bir gerizakalı” olarak roman yazdım. bir de evlendim ama o küçük haber. 22 yaşında ilk yazdığımdan beri şu entry’ye o kadar mesaj aldım ki bir gerizakalılar birliği kurduğumuzu düşünüyorum. helal olsun bize. 19 yili guzel ic ettik.
    bu arada 22 yasindayken komigime gidiyordu ama artik “abi hadi guncelle” yazmayin. koskoca kadinim ben abla deyin, teyze deyin. kendinize iyi bakin, gencliginizin, gerizekaliliginiz kiymetini bilin. bu gerizakaliliklar bir daha geri gelmez.

  • sokaklardaki köpeklerin toplatılmasına kim karşı çıkıyorsa onların bu köpekleri sahiplenmeleri zorunlu kılınsın veya barınaklar oluşturulup bu barınakların giderleri bu kişilerden alınsın; vermeyen, sahiplenmeyen köpek taparlar hakkında dava açılsın.

  • berat'ı hunharca alkışlayıp gevrek kahkahalar atarken bugünleri düşünmeyenlerin hezeyanıdır.

    batın gidin de kurtulalım hepinizden.

  • "mobil veriyi kapatıp wifi açınca kendimi pantolonu çıkartıp eşofman giymiş gibi hissediyorum."

  • onu yazmakla bitmez,anmakla bitmez...müjgan, ben ve o mahur beste...

    şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
    o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız
    gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
    yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
    o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız

    bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
    güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
    hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
    gittiler akşam olmadan ortalık karardı

    bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
    sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
    simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
    geceler uzar hazırlık sonbahara

  • yine nispeten insani bir davranış.

    aramızda, beş kuruş vermeden yazar çalıştırıp cipe binenler var. "abi bana dava açıldı, yardıma ihtiyacım var" diyince de "ne halin varsa gör" diyor üstelik.