hesabın var mı? giriş yap

  • ''çok nemli bir hava, çok kötü bir saha. ne düşünüyorsunuz maç hakkında" sorusuna "bugün bir oyuncumuz zemin yüzünden sakatlandı. maçtan sonra rıza ile (çalımbay) konuştum, onların da bu maçta bir oyuncusu sakatlandı, geçen maç da bir çok oyuncuları sakatlanmış. ama biz burada sezonda bir maç oynadık ve gidiyoruz, onlarsa her iki haftada bir oynayacaklar. bu yüzden bizim için değil, onlar için üzülüyorum. her maçta sakat verme ihtimali ile bir sezon geçirmelerini istemem minvalinde bir şeyler söyleyerek cevap verdi.

    saha çok kötüydü böyle bir sahada top falan oynamak istemiyoruz falan deyip kestirip atsana be adam. sana mı kaldı karşı takım oyuncuları ile empati kurmak. arada çık ''sokak köpekleri katledilsin yoksa zehirlerim'' de. yada '' rıza ile konuştum ağzı kokuyordu'' falan de. bir kere bize '' bu bilic'e hiç yakışmadı'' deme fırsatı ver.

    gurur kaynağımızsın sen bizim bilic.

  • 50-60 tl için fotoğraf çekecek zamanı yok ama internete ilan koymaya, bir sürü mesaj yazmaya zamanı var. o ilanı oraya koyduysan ölçüsünü vs yazacaksın. çanta satıyorsun ölçüsünü bilmeden olur mu?

  • 1990'lı yıllar henüz 8 yıllık eğitim bile yok...

    ablam ve ben aynı liseye gidiyoruz. ben ortaokula yeni başlamışım, ablam da lise sonda. ailemin durumuysa kötü... yemek ucuz olduğu halde bir günde en fazla bir yemek parası verebiliyorlar.

    ben o parayla gidip yemeği alıp bir güzel yiyorum. sonra "doymadım" diyerek tekrar yemek istiyorum. getirip gizlice masada oturan ablama veriyorum. tabii bazen yemek artmıyor veya ana yemek bitiyor, makarna pilavla idare ediyor ablam.

    bir gün hiç unutmuyorum, yemeği almış, ablama teslim etmiş, yemekhaneden çıkmak üzereyken yemekhaneciyle göz göze geldim...

    insan çıktı adam, kafasını hemen çevirdi. ama yine de artık her gün yaşadığım ızdırap iki katına çıktı. önüne gelip "ben doymadım" dediğimde biliyor, hiç yüzüme bakmıyor. dolduruyor...

    hatırlaması bile can sıkıcı...

  • "sanırım evrene yolladığım tüm mesajlar kenan evren'e gidiyor. darbe üstüne darbe yiyorum resmen"

  • bildiğimiz anlamda optik bir teleskop değildir. yani olağanüstü nebula fotoğrafları falan beklemeyin. o işi zaten emektar hubbleımız çok güzel yaptı, yapıyor. jwst kızılötesi gözleme yönelik bir teleskoptur ve atmosfer içinde birkaç yüz km yukarıda dönen hubble'dan farklı olarak 1.5 milyon km gibi atmosferin her türlü olumsuz etkisinden uzak bir noktaya yerleşecektir.

    jwst bize evrenin erken dönemleriyle ilgili hiç bilmediğimiz şeyleri öğrenme fırsatı verebilir ve bu evrene bakış açımızı tamamen değiştirebilir. ama bence daha önemlisi öte gezegenlerin yaşam içerip içermediğiyle ilgili tartışmasız kanıtları sunabilir. yani birkaç sene sonra sadece 15 ışık yılı ötede varlığı kanıtlanan orta seviyede gelişmiş bir sanayi medeniyetiyle nasıl iletişime geçeceğimizi konuşuyor olabiliriz. bu insanlık tarihini baştan aşağı değiştirecektir. ya da tüm gözlemlere rağmen uzay yine korkunç sessizliğine devam eder. bu da insanlığın ve hayatın varoluşuyla alakalı tartışmaları farklı bir boyuta taşıyacaktır. beni hayatım boyunca en heyecanlandıran bilimsel gelişmedir jwst, umarım her şey yolunda gider.

  • birçok çorba ismi var ama bazı menülerden içerikleri yer alırken bazı restoran menülerinde de içerikleri bilmeniz beklenir. ülke dışına çıktığınızda sık sık karşılaşırsınız. uzun zamandır yemek ile ilgili içerik paylaşmıyorum bu şekilde kendimi affettireyim dedim.

    öncelikle aşağıda yer alan içerikler “çorba isimleri” olarak dikkate alalım. çorba çeşitleri çok başka bir şeydir ve ileride o konuyu da ele alırız.

    bisque çorba: şimdi bu çorbayı menüde gördüğünüzde aklınıza hemen patates püresi kıvamından hafif cıvık bir püreli çorba gelmesi gerek. normalde kabuklu deniz ürünleri ile birlikte 4-5 çeşit sebzeyi püre yap, içerisine krema ekle.. hoooop. bisque çorba. ülkemizde domateslisini çok yapıyoruz, tabi bildiğiniz üzere içerisinde kabuklu ve kabuksuz deniz ürünlerinden eser yok.

    chili çorba : bu da koyu bir çorba çeşidi. kırmızı et ve domatesi karıştır püre yap. içerisine chilli biberi ekle. bulamazsan chilli biberi tozu işinizi görür. ülkemizde kırmızı herhangi bir çorba içerisinde eser miktarda tiftiklenmiş hindi eti ve bolca acı sos ile servis edilmektedir.

    chowder: içerisinde tane sebze olan balık çorbası işte.

    konsome: oooo, şimdi önümüzü ilikliyoruz. tamamen yağsız sığır kıymasını yumurta akı ve birtakım sebzeler ile çok ama dikkatli bir şekilde kısık ateşte pişirilmesi ile elde edilir. zaman ve ustalık ister. berraktır, içerisine eklenen malzeme ismini alır. ör: içerisine küp küp patates atarsanız patates konsome, ekmek arası balık atarsanız, balık ekmek konsome olur.

    fumet: balık kemiklerin sebze ile haşlanıp süzülmüş hali.

    gumbo: aklımıza hemen bamya geliyor çünkü gumbo bamya demekmiş. şimdi burada ironik olan nokta ise birçok gumbo reçetesinde gumbo göremememiz. neyse klasik kabuklu deniz ürünlerini iyice kaynatıp un ile bağlıyoruz. içerisine bamya ilave ediyoruz. iğrenç oldu değil mi? işte buna gumbo diyoruz. evlerden ırak..

    ek: gumbo bamya değil sulu yemek anlamındaymış. bende öğrenmiş oldum. ffemmefatalee' ye teşekkürler!

    püre çorba: anne mutfağı kokar. sebzeleri haşla, ver blenderi .. çok az et suyu ve krema ilave et. karıştır. karabiber ve kırmızı biber değirmenini servis masasına koy... menülerde püre çorba resimleri genelde kocaman olur, bütçenin amiral gemisidir.

    yahni çorba: bizdeki tandır çorba işte.

    court bouillon: sebze çorbası ama bizdeki gibi sebzelerin canını çıkarırcasına kaynamamış hali. kemik suyunun içerisine havuç, kereviz, mayanoz sapını at, 30 dk kısıt ateşte tıngırdat. koy menüye. tatsızz tuzsuz. 30 euro mis gibi.. ortamlarda çok yoruldum dersin nerden bilecekler.

    minestrone: court bouillon yaptık mı? evet. bunun içerisine o haşlanan sebzelerin küp küp doğrayarak ilave edilmiş hali. bitti gitti.

  • insan beyninin buglarından biri aslında, tekrar izleyince anın içine girebilmek mümkün ama durduk yerde muhabbeti piç etmenin alemi yok.