hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: cinsiyetçi erkeklerin iq seviyeleri)
    edit: başlığı açan yazara baktım, daha önce öldü insanlık diye bir başlık açmış ve özgecan için duyarlılık kasmaya çalışmış. özgecan'ı da insanlığı da öldüren sensin kardeşim. katil sensin işte. bir suphi gibi davranmana gerek yok illa. açtığın şu başlıkla öldürüyorsun kadınların psikolojilerini. yakılan, öldürülen her bir zerremizden suphi kadar sorumlusun sen de.
    debe editi: bir akşam vakti, ekmeğini kazanmak için gittiği yerde tecavüz edilip boğulan, üstünde sadece iç çamaşırıyla çay üstünde cesedi yüzen, ablasının elleri süt kokulu kuzusu cansu kayayı hiç unutmayın olur mu?

  • 2023 kadınlar milletler ligi'ni ebrarlı, melissalı, cansulu, elifli, gizem örgeli milli takımın kazanması olayıdır.

    baş belası olan ve milli takımı vakıf bank'ın hazırlık kampı olarak gören guidetti gittiği anda şampiyon olduk. melissa vargas'ın takıma katılması ise bir diğer etkendi...

    bu ülkede bu kadınların bir şeyler başarabilmesi, sevinebilmesi, gülebilmesi, kazanabilmesi içimizi umutla dolduruyor. her şeye rağmen senelerdir bu kızlar sayesinde nefes alıyoruz. futbol takımımız hiçbir halt başaramayıp pişkin pişkin sırıtırken bu kızlar her yenilgi sonrasında hüngür hüngür ağladı. şimdi bu sevinç gözyaşlarını en çok onlar hak ediyor.

    not: şu anda dünya sıralamasında lideriz, zirveyiz. zaten buraya dünyanın en iyi takımları olan italya, çin, abd gibi devleri dev'irerek geldik.
    görsel

  • türkmen evine bir şıh misafir geldi. içeri buyur edip köylülerle birlikte odaya aldılar. köylüler "ne keramet edecek!" diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diyordu.

    köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar! merakla sordular: “ya şıh hazretleri, nedir o arada hoşt dediğin ?..”

    şıh: “bir köpek kabe'nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor. onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”
    köylülerin itikadı bir iken bin oldu…

    olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı. herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…
    şıhın tabağında ise sadece pilav vardı…

    şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya “benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sordu…
    hanım ağa yaklaştı, tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın altına koymuştu. pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:
    “ulan tabağındaki eti görmedin de, kabe'deki iti mi gördün deyyus!"

    not: fakir baykurt'un on binlerce kağnı hikaye kitabından alıntıdır

  • istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.

  • ilk entryi yazanın aklına işlenmiş endişeyi gösteren durum.

    haberi bile "pkk sevici falan değilim" şerhi ile yazabilmek memleket genelinde olduğu gibi sözlüğün de ne hale geldiğinin göstergesidir.

  • insan gibi yağmamaktadır.

    hala işe gidemedim.

    şaka lan şaka sabahtan beri evde oturup, yağan karı izliyorum. işsizim ben.