hesabın var mı? giriş yap

  • uzun zamandır içinde bulunduğum insanlardır.
    haftasonları starbucks'a giderim. bir kahve alırım. boş masalardan birine oturup dizüstü bilgisayarımı çıkarır otururum. bilgisayar yoksa da elimde telefon olur.
    twitter'da timeline'ı 10'larca kez yenilemekten başka birşey yapılmıyor o telefonla. bazen de sözlüğe bakıyorum okunacak birşeyler var mı diye.
    kulaklığım genellikle takılı oluyor. parça listemde ne varsa onlar çalıyor bir taraftan.
    kahvem bitince de kalkıp gidiyorum.
    evden çıkıp cafede tek başına oturmak biraz mantıksız gelebilir ama "tedbil-i mekanda ferahlık vardır" demişler. ben de öyle yapıyorum. bir parça daha iyi oluyor sanki.

  • bizim ülkenin sorununu gösteren içerik. hep kötüyü örnek almak.amerikada sigortası olmayan tedavi edilmemiş ama tayyip sağolsun bize sigorta sormuyormuş. iş oraya geldiyse küba’yı örnek gösterin o zaman. eğitim sağlık her şey ücretsiz. adamlar çılgın çalışıyor. ne kadar aptal bir kafanın hezeyanı bu.

    edit:@kiray mahlaslı yazarın söylediğine göre gss prim borcu olanlar tedavi olamıyor. buna da cevap alalım.
    edit: gss prim borcu olanlar endişelenmesin lütfen, acilden giriş yaptığınızda borcunuz var diyerek geri çevrilmiyorsunuz. zaten gss prim borcunun ertelendiği yönünde mesajlar da geliyor. kendiniz araştırabilirsiniz son durumu.

  • tam 40 yıl önce bugün piyasaya çıkmış albüm. (bkz: thunder road) gibi dünyanın en iyi 3 şarkısından biriyle açılır. patronumuz (the boss) esasında telecasterıyla yardırmasıyla nam salmıştır, fakat bu albüm genel olarak orkestrasyon açısından çok güçlüdür. brasslarden tutun piyanoya kadar . çok zengindir.

  • ege (4,5 yaş) öğle uykusu zamanını geciktirmek için her şeyi yapmaya hazır.

    ege: anne çişim var.
    romica: tamam git yap.
    ege: anne süt verir misin?
    romica: tamam.
    ege: anne madagaskar'ı açar mısın?
    romica: açtım.
    ege: yok ben nemo izleyecektim.
    romica: peki.
    (istekler karşılandıkça taleplerin ardı arkası kesilmez...)
    ege: anne kalkıp oynayabilir miyim?
    romica: olmaz.
    ege: lütfen anne, azıcık, minicik oynayacağım.
    romica: ı-ıh!
    ege: karınca kadar oynayacağım.
    romica: hayır.
    ege: karınca yavrusu kadar?
    romica: olmaz dedim.
    ege: karınca yarusunun ayağının izi kadar?
    romica: ege!!!
    ege: ya! karınca yavrusunun ayağının izinden daha küçük nasıl oynayabilirim!
    romica: yat çabuk!
    ege: karınca yavrusunun ayak izinin gölgesi kadar?
    romica: la havle!

  • muhendisim. silikon vadisinde calisiyorum. gunde 7-8 saat temiz uyuyorum. butun is cevrem de benden farkli degil. gunde 9 saatten fazla calisan insan sayisi sirketin yuzde onunun altindadir. herkes mutlu ve bu duzen yillardir boyle isliyor.

    bu zavalli hayatinda bir sik yapamayip sadece seminer veren ve boktan hayat anlayisini gencecik cocuklara enjekte etmeye calisan am beyinli insanlara inanmayin. calismak demek gunde 20 saat aptal aptal is yerinde pineklemek demek degildir. saglikli ve dengeli yasamayan muhendis kaliteli urun uretemez. davar ile muhendis arasinda cok kalin bir cizgi vardir ve davarlar az uyurlar.

  • kendisiyle sorunu olan bir insanın, başkasıyla mutlu olması mümkün değildir. en temel problem burdan başlıyor. hiç bir şeyden mutlu olmazsınız, sadece evlilik değil, hiç bir şeyden.