hesabın var mı? giriş yap

  • hergece is tutcaklar ya lazim tabi ebeveyne banyo. lan ebeveyn olmus adamsin yakisio mu." aha bu da bizim banyo. hanimla sevisip sevisip yikanioz" .

    11 yıl sonra edit: lazımmış lan, insan üşeniyo valla uykunun ortasında çişe gitmeye, böyle rahat yakınca, gençlik cehaleti işte konuşmuşuk.

    11 yıl sonraki edit'ten 11 yıl sonra bir daha edit: anladım ki bu banyonun esas varlık sebebi, çoluk çocuktan bir fırsat, koca evde size huzurla sıçma molası verdirebilecek, sıra beklemeden diş fırçalayabileceğiniz bir sığınma noktası olmasıdır. bu da böyle bir kenarda dursun, 2032 de hayatta olursam bir daha editlerim.

  • 21 eylül 1986 ankaragücü beşiktaş maçında top hakeme çarpıp gol olmuş ve beşiktaş mağlup olmuştu ve o sezon beşiktaş 1 puan farkla şampiyonluğu kaçırmıştı. yani o gol olmasa şampiyondu. maçın hakemi ahmet akçay o maçtan sonra yaşadığı bir anıyı anlattı az önce bir programda.
    süleyman seba, maçtan sonra ahmet akçay'ı arıyor ve "hocam biz seni biliyoruz. bu senin ve bizim yaşadığımız bir talihsizlik oldu. bu aralar canını sıkarlar, bir kaç gün gazete falan okuma. kendini de üzme" diyor.
    hani şu "beşiktaşlı duruşu diyip duruyorsunuz. nedir lan bu duruş?" diye soranlar var ya. onlara bir örnek olsun isterim.

    edit: yıllar sonra videosunu buldum. buyrunuz efendim. https://youtu.be/bvyzaieabxm

  • insanlık hali, olur ya, rte dışarda kalp krizi geçirir, yanında kendi doktoru da yoktur, izindedir falan.

    işte bu durumda yoldan geçmekte olan doktordur.

    şüphesiz ki, hastaya izinsiz müdahale etmeyip ölmesine seyirci kalacak, kanunlara uyacak, 2 milyon tl ceza riskine girmeyecek, hayırlara vesile olacak olan doktordur. zira izini de o an bilinci yerinde olmayan hasta kişiden alması gerekmektedir.

    not: müdahale edene suç duyurusunda bulunmak görevimizdir.

  • engellemek için saf antifriz kullanmanın saçma olduğu istenmeyen durum. saf antifrizin donma noktası -12 derecedir. suyla karıştırıldığında kristalize olmadığı için antifriz oranı sıfırdan %60'a çıkana kadar donma noktası giderek düşer ve bu noktada donma noktası minimum -45 derece olur. bu noktadan sonra antifriz oranı arttıkça donma noktası yükselmeye başlar ve saf antifrizde -12 olur.

    antifriz su karışımında oran motor üreticileri tarafından belirlenir. bunun farklı nedenleri vardır.

    1) antifrizin kullanılmasındaki tek amaç donma problemlerinin önüne geçmek değildir. aynı zamanda antifriz su karışımı motor bloğunun su ceketlerinde oluşabilecek korozyonu engeller.

    2) antifriz su karışımının prandtl sayısı saf sudan büyüktür. saf suyun prandtl sayısı 7 iken, 50:50 antifriz su karışımında bu sayı 9'u geçer. ayrıca viskozite de değişir. yani siz antifriz su oranını kafanıza göre değiştirirseniz, motor bloğundan çekilen ısı miktarı değişecektir. soğutma sisteminde motor su sıcaklığının benzinli motorlarda 90-95, dizel motorlarda 95-100, ağır iş makinalarında kullanılan dizel motorlarda 100-105 derece bandında tutulması istenir. buradaki tek amaç motoru soğutmak değildir. motor su ceketleri içinde aşırı geniş bantta değişen su sıcaklığı termal yorulma yaratır ve bloğu çatlatır, bu da bloğun değişmesini gerektirir ki ortalama bir araçta işçilik dahil 10000 lirayı geçer bunun masrafı. sırf bu yüzden termostat bile kademeli çalışır. 80 derecede tamamen kapalı olan termostat, 90 derecede tamamen açık hale gelir (benzinli motorlar için aşağı yukarı böyledir, dizellerde daha yüksek olur).

    3) motorda ısınan su, soğutma radyatörüne aktarılır. su burada soğutma sistemi fanı tarafından radyatörün üzerinden hava geçirilerek soğutulur. tıpkı motor şanzıman arasında olduğu gibi, mekanik sürülen soğutma fanının da bir debriyajı vardır. bu debriyaj motordan alınan su çıkış sıcaklığına ve ortam sıcaklığına bağlı olarak elektronik bir algoritma sayesinde fan devrini ayarlar. burada kritik nokta sıcaklıktır. elektronik algoritma sizin değiştirdiğiniz antifriz oranından bağımsızdır, sıcaklığa göre çalışır. değişen antifriz oranı için fan algoritması güncellenmezse, motorun termal dengesi çalışma noktasından uzaklaşır ve bloğun ömrünü azaltmış olursunuz.

    ek bilgi: soğutma sistemi fanı motor tarafından sürülmez, çünkü pozisyonu birçok durumda fead'dan sürmeye elverişli değildir. genellikle elektrikle sürülen soğutma sistemi fanı, askeri uygulamalarda hidrolik de, mekanik de sürülebilir. mekanik sürmek pozisyon serbestisini azaltır.

    özetlemek gerekirse, kafanıza göre antifriz eklemeyin. aracın bakım kitapçığında belirtilen antifriz oranının dışına çıkmayın. acil bir durumda su eklemeniz gerekir hararet nedeniyle. bu durumlarda eklediğiniz su miktarını not edin ve ilk benzinciden antifriz alarak gereken antifriz oranını tamamlayın.

    aracınızın motorunun yaz kış farklı sıcaklıklara maruz kalan bölgeler için önerilen farklı antifriz oranları olabilir. bu genellikle maksimum tork rejiminde ağırlıkla çalışan ağır görev dizel motorlar için geçerlidir. otomobillerde ister dizel olsun ister benzinli, önerilen antifriz su oranından sapmayın.

    edit: imla

  • muhtemelen defalarca söylenmiştir ama yine de biraz detaylı olarak açıklayayım: the office'in amerikan versiyonunun ilk sezonu size tırt geliyorsa bunu görmezden gelmenizi tavsiye ederim çünkü ilk sezon tamamen ingiliz versiyonundan uyarlamadır.

    michael scott'ın ingiliz karşılığı olan david brent'i oynayan ricky gervais; işinde kötü olan, çalışanlarına da kötü davranan, başkasının yerine utanma isteği doğuracak espriler ve hareketler yapan birini çok iyi canlandırmış olsa da nedense bu konseptteki bir insanı ya steve carell iyi oynayamadı ya da bir ingiliz üzerinde doğal duran bu rol bir amerikalı üzerinde eğreti durdu.

    neyse dizinin berbat geçen ilk sezonunun ardından steve carell, the 40 year old virgin filmi ile sempatik bir salağı çok iyi oynadığı için ve film de amerikada o dönemde iyi anlamda patladığı için dizinin yazarlarından olan greg daniels, michael scott'ı da ikinci sezonda uyuz olunan bir tipten sempatik bir salağa dönüştürme kararı alıyor. ki bu kararına diğer senaristler karşı çıksa da son söz greg abimizde olduğu için diğerleri de paşa paşa bu karara uymak zorunda kalmışlar.

    işte bu karar sayesinde the office'i ilk kez izleyen çoğu kişi "ilk sezonu izledim ama beğenmedim" diyerek diziyi bırakıp bir efsaneden mahrum kalıyor. birinci sezonda diziyi bırakan birilerine denk geldiğinizde onlara şefkat gösterin.

    edit: "ilk sezonu izlemeden ikinci sezona başlayayım mı?" gibilerinden neredeyse yirmiden fazla mesaj aldım. 1 bölümü 20 dakika olan 6 bölümlük ilk sezonu izleyemeyecek kadar vaktiniz değerliyse zaten hiç başlamayın. anime fillerı izlemiyorsunuz sonuçta, size "bu bölümleri atlayın" diyecek halimiz yok. bu yüzden artık "ilk sezonu izlemesem olar mığ?" gibilerinden komik sorular sormayın, tşk. kaldı ki ilk sezon da iyidir ama dizinin reyting olarak istenen seviyeye gelmediği ve neredeyse iptal aşamasına gelindiği için "berbat" ve "tırt" terimlerini kullandım.