ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
etanol
-
ülkemizde çoğunlukla buğdaydan üretilen alkoldür. kullanılan buğday, işe yaramayan (en azından ekmek yapımında kullanılmayan) ve kalitesiz olarak tabir edilen bir buğday çeşididir. üretimi sırasında çevreye zararlı madde açığa çıkmaz. açığa çıkan karbondioksit sıvılaştırılarak soda üreticilerine satılır (bkz: the coca cola company), buğdayın posası ise oldukça fazla miktarda protein içeren bir maddiyat olup hayvan yemi olarak kullanılmak üzere gerekli yerlere satılır.
o gün şampanya patlatanla mı rabbine şükredenle mi
-
şampanya patlatanla amk.
20 şubat 2023 hatay depremi
-
biz orta asya'da mis gibi takılıp kımızımızı içip ata binecektik. her yer ova dümdüz, oh doğayla iç içe takılacaktık. bok vardı oradan kalktınız geldiniz de bula bula bu dandik anadolu coğrafyasını buldunuz yurt edinecek. ne depremi biter, ne afeti biter, ne savaşı biter, ne arabı biter, ne yunanı biter, deli olursun! sizin ben vizyonunuzu skeyim ata gibi! aq göçebesi otursana oturduğun yerde, sanki bana amerika'yı keşfedecekte yeni dünya'da alemlere akacak!
bağdat baharat'ın göktaş hukuk'a borçlanması
-
çok fantastik diyaloglara gebe olay.
g: borcunu öde adamı hasta etme tırrek!
bb: delikanlı, biz şimdi sana 1 ay ödeme yapmayalım, sonra yumurta olarak ödeyelim?
(bkz: göktaş hukuk bürosu)
(bkz: bağdat baharat)
hiç gözünü lazerle çizdiren göz doktoru gördün mü
-
"lazerle bozuk gözleri çizdirmek o kadar iyi bir şeyse doktorların alayı hele hele göz doktorlarının alayı niçin gözlük takıyor" olacaktı. sığmadı.
dün canım çok sıkıldı. internette gezinirken meşhur göz hastanesinin reklamını gördüm. bilmem ne profesörü işte şöyle iyiyiz, böyle şahaneyiz, dünyada göz konusunda 1 numarayız falan. tıkladım. bir de ne göreyim. gözümü çizecek doktor gözlüklü. alla alla dedim. bu nasıl iş diye de ekledim içimden. görüyorsunuz, cidden şahane köşeye sıkıştırmalı soru.
derhal telefona sarıldım. aradım bu işletmeyi. dedim benim gözlerim şu kadar bozuk şöyle şöyle. "tabii efendim hemen çizittirelim" dediler. dedim "bir saniye, madem gözleri bozuk olanların hemen çizmesi gerekiyor ve lazerle çizim süpersonik bir şey, niçin doktorlarınız gözlüklü?" sanıyorum birkaç saniyelik bir sessizlik oldu. "eeöö" gibi sesler çıkakrdı hattın diğer ucundaki hanım. "hebele hübele" gibi şeyler söyledi. inanın hebele hübele çok daha mantıklı kelimeler. enayi yerine konmak biraz sinirlendirdi beni. dedim "bana müdürünüzü çağırın." "bağlıyorum bir saniye" dedi.
bağladı;
+ buyrun efendim nsaıl yardımcı olabilirim size?
- lazer iyi bir şeyse doktorlar niye gözlüklü?
+ eeööö efendim şimdi bu çok geniş kapsamlı bir konu
- vaktim var, dinliyorum
+ müsait olduğunuz vakit uğrayabilrseniz size çok detaylı bir şekilde anlatabiliriz?
- yarın 2'de oradayım?1
+ görüşmek üzere efendim
- dıt dıt dıııt dııııııt
***
işte böyle tersledim. yarın da o profesörün karşısına çıkacağım. resmen tek atımlık kozum var. mantıklı gerekçe sunarlarsa çizdiririm artık ne yapayım :/
edit: profesör'ü yazamamışım. meyve parcacikli kadin uyardı sağolsun.
şımarık sesli akustikçi kız furyası
-
her zaman ikili kanepede oturup, kazak giyip, boynu bükük şarkı söylemek zorunda olan kızlardır. yanlarında mutlaka, tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamayan tipli, sadece la minör, mi majör basan ama müzik ruhunun sillesini yemişler tavrıyla gitar çalan ergen bozması herifler olur.
ben bu şarkıları hep aynı kişi söylüyor sanıyordum. başlıkta başka başka isimler görünce baktım hepsi aynı kız değilmiş ama ortak özellikleri çok kötü olmaları.
akademisyen egosu
-
güzel sanatlar fakültelerinde az rastlanan durumdur.
bu yüzden seviyorum bu fakülteyi. o atölyelerde beraber çaylar içilir, o çamurlu ellerle yemekler yenir... herkes aynı duyguyu yaşar, keyiflidir. hocanız bir abiniz ya da ablanızdır, en önemlisi arkadaşınızdır.
edit: bazı kadın hocalar hariç
duşta suyun sıcaklığını ayarlarken geçen süre
-
insanın hayatının büyük bir bölümüdür. minik bir hesap yapalım.
her gün duş aldığını varsaysan. hadi diyelim kış falan var 2 günde bir duş.
yılda 180 kez. 70 yıl yaşasan. 12600 kez duş alsan.
şimdi bu duşta suyun sıcaklığını ayarlarken, ben mi malım bilmiyorum ama 4 5 dakika harcıyorum. çarp 12600 ile. 63 bin dakika.
kaç saat eder? 1050. peki kaç gün? 45 civarı.
yani toplam 45 günümüz duşta suyun sıcaklığını ayarlarken geçiyor. vay anasını, çokmuş lan.
beyin yakan 2071 türkiye'si animasyonu
-
hayallerde bile dünyanın 3. büyük ekonomisiyiz, yazıklar olsun.