• körelmişi, törpülenmişi makbuldur.
  • genelde öğrenciyi ters köşeye yatırmak, stresten gebermesini zevk alarak izlemek olarak tezahür eder.
    senin asıl işin neydi, öğretmek, unuttun mu? hahaha çalışsınlar ama iğrenç sorular hazırlayayım ki bi bok beceremesinler zihniyeti sana anca beddua getirir.
    çok sinirliyim sözlük. yüksek lisansta bile nelerle uğraşıyoruz.
  • aslen yıllarca süren ezilmişlikten kaynaklanır, sırası gelince ezene dönüşme geni var zahir elalemde. bu egonun bağlı bulunduğu akademisyen kibri, aslen akademisyen kompleksinden ileri gelir.
    bak bunun sınıf sonuncusu arkadaşı iki katı fazla maaşla sikik bi firmada çalışıyor, kendisi daha makale yazıcam diye ıkınsın dursun. hazmeder mi anadolu çocuğu? elbet bir savunma mekanizması lazım, egoya filan bağlanmalı. yoksa taşıyamaz insan, akademi gibi bu ülkede en kolpadan yürüyen bir mekanizmanın işe yaramaz parçası olmayı. anlamlandırması, değerli, ulvi bulması, kendini bunun süper önemli bir parçası sanması/sandırması lazım. anlayışlı olun.
  • o egoyu alıp bi yerlerine sokasım var, sonrasında uğraşması, okuldan atılma derdi falan olmasa gerçekten sarılıcam birinin boğazına yakın zamanda. derdiniz nedir yahu, gidin terapi mi alıcaksanız ne yapacaksınız yapın da kurtulalım ayol bu eziyetten.
  • bazen bünyede kendisinden başka hiç bir şey bırakmayana kadar büyüyendir efendim. karakter, vicdan, insaf hepsi gider; safi ego kalır.
  • bu cinsin asistangilleri ne hikmetse doçentlere profesörlere göre çok daha egoisttir.
  • akademisyen olmayıp hem de adam olamayanların egosundan daha az itici olandır. tabi üniversitedeyken batıyor böyle şeyler ama iş hayatına geçip, kifayetsiz muhterislerle karşılaşınca "hee" diyor insan.
  • attığın maillere cevap verecek düzeyde insaniyeti olmayan kişilerin egolarıdır. dünya yı bir sınıftan ibaret sanırlar. yüksek lisans ve iş hayatını bin bir zorlukla bir arada yürütmeye çalışırsınız. ancak bu onların umrunda değildir. onlar için önemli olan kafanı sıraya vurarak uyusan bile önlerindeki yoklama kağıdına imza atmaktır.
  • güzel sanatlar fakültelerinde az rastlanan durumdur.
    bu yüzden seviyorum bu fakülteyi. o atölyelerde beraber çaylar içilir, o çamurlu ellerle yemekler yenir... herkes aynı duyguyu yaşar, keyiflidir. hocanız bir abiniz ya da ablanızdır, en önemlisi arkadaşınızdır.

    edit: bazı kadın hocalar hariç
hesabın var mı? giriş yap