ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
neşet ertaş'ın cenaze töreni
-
çalıştığım yerdeki işçilerin, katılmak için, servis kaldırttığını öğrendiğim törendir. bundan daha güzel bir saygı gösterisine ben hiç şahit olmamıştım, gerisi fasafisodur.
önü kapatılınca tam tersi istikamete giden karınca
-
bir de demiyorlar mı "karıncalar zeki hayvanlardır" diye. klavyeyi ısırıyorum sinirden. lan nasıl zekâ bu. demin nereye gidiyordun şimdi ne yapıyorsun. diyecek laf bulamıyorum bu geri zekalılara gerçekten. bildiğin ebleh bir hayvan. diğer yönü de kapatsan yine terse yürür ha. ehehehe. lan o taraf kapalı zaten. ahahah. salak ya.
pms döneminde ağlanan saçma şeyler
-
nokia açılırken ekranda tutuşan eller
mülksüzler
-
devrimlerin sürekli kesintilerle 20. yüzyılı ziyaret ettiği ama nietzsche'ci kısırdöngünün tarihin akışına hükmettiği yaşlı dünyamızda ışığın, aydınlanmanın, gelişmenin, sözüm ona esas devrimin zihinde başlayıp bittiği tezi romanın ana tezlerinden biridir ki le guin kahramanların bilincine sızarak ve didaktizmin de ara ara kapısını çalarak aforizmik saptamalarla politikayı, ideolojik kamplaşmaları, kültürel disiplinleri, dinsel sarhoşlukları tarayıp geçer ve başlarken işaret ettiğim devrimci aydınlanmayı 20'li yaş dönemine sıkıştırır:
"yirmi yaş dolaylarında öyle bir an vardır ki; yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir."
birden bir ışık yanmıştı beynimde bu satırları okurken. sanırım hemen herkes bu yoldan geçmiştir ya da geçecektir çünkü ortası yoktur diye düşünüyorum. ya herkes gibi olacaksın, yani evleneceksin, çocuk büyütecek, akşamları televizyon izleyecek, komşularını ziyaret edecek, apartman toplantılarına katılacak, işten eve ve evden işe döneceksin, akrabalarını bayramda göreceksin, oy kullanacaksın, umut edeceksin veya hayal kuracaksın. bir de bakmışsın yaşam gelip gitmiş kıyından, soracaksın kendi kendine: ne yaşadım ben bu yaşıma kadar? zaman ne çabuk geçti? hiç mutlu oldum mu? gençtim ve düşlerim vardı, hangisi gerçekleşti? herkes gibi olarak ve herkese benzeyerek iyi mi yaptım? hayatım boyunca hiç kendim oldum mu?
le guin ise kuşkusuz farklılıkları erdeme dönüştürmekten yanadır. ve iyi bir okurun seçmesi gereken tarafın da bu olduğunu sezdirmekten beis duymaz. aynılık, anonimlik, özdeşlik tehlikelidir demeye getirir. herkesin bir ve tüm dünyanın birbirinin kopyası olduğu bir düzeni reddeder. bunu başaran kişi ise bireysel devrimini ve kişisel aydınlanmasını gerçekleştirmiş olacaktır.
özcesi; herkes gibi olmaktan koruyalım kendimizi. mutluluğu, aydınlanmayı, özgürlüğü dışarıda değil, kendi içimizde arayalım.
meraklısı için öteki distopik roman çiziktirmeleri:
(bkz: a clockwork orange /@hanging rock)
(bkz: as intermitencias da morte /@hanging rock)
(bkz: brave new world /@hanging rock)
(bkz: ensaio sobre a cegueira /@hanging rock)
(bkz: ensaio sobre a lucidez /@hanging rock)
(bkz: fahrenheit 451 /@hanging rock)
(bkz: lord of the flies /@hanging rock)
(bkz: man in the dark /@hanging rock)
(bkz: memoirs of a survivor /@hanging rock)
(bkz: mıy /@hanging rock)
(bkz: never let me go /@hanging rock)
(bkz: sonnenfinsternis /@hanging rock)
(bkz: the handmaid's tale /@hanging rock)
yaran youtube yorumları
-
bir fatih terim efsanesi olarak nesilden nesile aktarılacak olan, fatih terim'in ingilizce konuştuğu efsanevi video için yapılan yorumdur:
video: http://www.youtube.com/watch?v=ccw8dqnasmc
yorum: adamda öyle bir mimik var ki anadili ingilizce olan bile şüpheye düşer'yoksa ben? mi yanlış biliyorum'
avrupa tatiline kota getirilsin kampanyası
karizmatik cevaplar
-
- orhan abi biz de uzaya çıkabilir miyiz sence
- insana in önce, insanı tanı
death note
-
fragmandan görüldüğü kadarıyla tek tatmin eden elma olmuştur, evet. gerisi çok büyük hayal kırıklığı. yani bir death note anime paralelinde bir şey beklemiyoruz lâkin bu kadar da deforme bir fragmanla çıkmayaydınız. izleyecek olan fanatikler umarım hüsrana uğramaz, seversiniz.
yazarların ilişki durumlarını anlatan cümle
-
"kaciyorum kovalayan yok, kovaliyorum kacan yok, oyle mal gibi kosup duruyorum durduran yok."
sıçtık kelimesinin mesleklerdeki terminolojisi
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sene 92 daha çok küçüğüm. babam yurt dışında ama avrupa değil o zamanın garibanlarının gittiği bi afrika ülkesinde.
işsizlikten, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için başka çare bulamayıp gidiyor bu afrika ülkesine.
bi cumartesi günü annemin dişi çok ağrıyor. yerinde duramıyor ağrıdan sızıdan ağlıyor kadın. özel doktora verecek parayı bırak, devlet hastanesine gitmek için verecek araba parası yok.
öğrendik zaten doktor da yokmuş diş hastanesinde.
dayanamadım annemin ağlamasına.
telefonların yanında o dönem kesin altın rehber bulunurdu. kaygan sarı sayfaları olan işyerlerinin kurumlarının telefonlarının bulunduğu bi kitap.
kaptım o kitabı açtım diş hekimleri bölümünü a harfinden başladım sırayla telefon açmaya.
amca teyze herneysen "annem çok kötü, bizim paramız yok annemi tedavi eder misin?"
üç ya da dördüncü aramamda bi doktor tabi ki yavrum hemen çıkın gelin dedi. koşarak annemi aldım gittim doktora.
bir anısını anlatmıştı gittiğimiz doktor. onun da babası yurt dışındaymış çocukken. montunu kaybetmiş bir kış okula montsuz gitmiş.
annemin dişini yaptı sağolsun annemle sürekli konuşuruz bu olayı. ve annem her seferinde der ki " o doktorun yaptığı dişe hiçbir şey olmadı yıllardır" belki marifet belki minnet bilinmez...
her zaman bu hekimi, ahmet lengerli'yi anarım, takdir ederim. a harfinden başladım gittim belki b harfinde de bir doktor çıkardı yardım edecek ama kaderimizin benzeşmesi daha yakınlaştırdı.
jose mourinho
-
barcelonalılar uzay'dan gelmişse, dünya'yı kurtaran adamdır.