hesabın var mı? giriş yap

  • entelektüel bi' insan. evde pijamasıyla otururken "yaşanmışlık" diyor ve aniden boynunda bi' fular belirip kendini cihangir'de bi' kafede kahvesini yudumlarken buluyor. mucize. evet.

  • mistisizm ve felsefe yüklü bölümlerini izlemeden uyuyamadığım fantastik dizi. hüsnü ve ailesinin başından geçen gizemli olaylar favorim. ayrıca rıza babanın baba ünvanını nasıl aldığını acilen bir flashback veya sabitle açıklamalılar zira bu olay dizinin en büyük gizemi. yıllardır bu olayı merak etmekten uyku uyuyamadım.

  • mal olduğumun küçükten belli olduğunun ispatı olacak ama bunlardan biri de benim.

    yanlış hatırlamıyorsam sene 88 veya 89 ilkokul 2 veya 3'e gidiyorum, ankara'daki tanıdıklarımızın yanına gelmişiz yazın, tanıdıklarımızın kızı da benim yaşımda ve ted'e gidiyor, atakule'nin inşaatının bittiği ama açılmamamış olduğu zamanlar, susam sokağı'nın meşhur jenerik çekimleri yapılacak, kızla beraber ben de oraya gittim, hatta bizi atakule'nin tepesine falan çıkardılar, nasıl mutlu oldum anlatamam. sonrasında ise bizi toplayıp koşturmaya başladılar, nerden baksan 1 saat mal gibi koşturdular. en sonunda "şimdi şemsiyeler açılacak, onların etrafında koşacaksınız" denildi, yüzlerce çocuk üstünde susam sokağı'nın her harfi bulunan şemsiyeler etrafında koşarken, ben arasından geçmeye başladım, hatta şemsiyelere çarptığımdan harfler falan döndü. senelerce bu görüntüyü izleyip kendimin mal olduğu gerçeğiyle yaşadım.

    [http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu]

    12 ve 13. saniyede şemsiyelerin arasından geçen beyaz şapkalı mal benim.

    edit: link düzeltildi.

  • çok acımasız birşeymiş.

    - merhaba tatlım nasılsın?
    - iyiyim buket sağol. sen nasılsın? ne güzel olmuş saçların?
    - ay çok sağol. beğendinmi? senin için yaptırdım.
    - neydi bu şimdi?
    - ne neydi?
    - soru ekini ayırmadın?
    - soru ekinimi ayırmadım?
    - bak yine.. buket sanırım senle ilişkimizi gözden geçirmemiz gerekecek.
    - ya nasıl yani niyeki?
    - bak hala..

    edit: imla (ehehe)

  • üniversiteden yeni mezun olmuştum. babamın bir arkadaşı vardı ve adamın marketler zinciri vardı. askere gitmeden boşta kalmayayım diye babam gidip görüşmemi istedi. her neyse şirket sahibi "tabi gelsin insan kaynakları müdürümüzle görüşsün açıkta bir pozisyon vardı ama ne olduğunu bilmiyorum konuşsunlar başlasın hemen" gibisinden bir şeyler söylemiş. şirketin genel müdürlük binasına gittim insan kaynakları müdürüyle görüştüm. adam özgeçmişime baktı bana baktı "ya açık konuşucam, biz raporlamaya eleman alıyoruz ama sen bizi aşarsın. burda fatura falan girecek birini arıyoruz ayıp olur sana. illa çalışmak istiyorsan çalış ama ben şahsen lise mezunuyum sen hesap et" dedi. egom tavan yapmıştı ve umursamazsa "ehh tamam ben bi düşüneyim dönerim size yeaa" deyip eve dönmüştüm. babama "ya baba adamlara ben çok fazlaymışım. eğitim ve birikimlerimle ezermişim, ondan reddettim" deyip odama geçtim ve ultima online oynamaya devam ettim.

  • arkadaşlar siz kafayı mı yediniz? hayır hakaret için sormuyorum gerçekten aklınız yerinde mi?
    bir anne balonla çocuğunu nasıl yalnız bırakırmış , cahillikmiş , bilmem neymiş.
    balon yahu balon. nereden bilsin kadın. benim de aklıma gelmez sizin gibi süper insanlar hariç kimsenin aklına gelmez.
    allah rahmet eylesin. vakti gelmiş eylül bebeğin.

    edit: ilk entryimde yazdığım şeyi arkadaşlar sayesinde düzelttim. teşekkürler :)

  • " bu aralar hiç olay çkmyr. çok sklyrm. akşam planın var mı? cvbını bekliyorum. celalettin"

  • elinde bana ait bir şey tutan 3,5 yaşındaki kayra'ya seslenilir:
    -şşt kayra, onu yerine bırak, benim o!
    kreşe giden kayra, öğretmeninin okulda sürekli söylediği sözle cevap verir:
    -benim yok! hepimizin!

  • kayınvalidelerin gelinleri kendine rakip olarak görmesidir.
    burada sorun gelinin huyu suyu değil, kayınvalidenin kocası ve oğluyla veya çekirdek ailesiyle olan dinamikleri oluyor.
    tabii en büyük problemlerden biri, annenin anne olduktan sonra kocasından (kadın olarak) önceki ilgiyi görmeye devam edememesi veya bunu zaten hiç görmemiş olmasıyla ilgili.

    kadın, kendisine ihtiyaç duyulmasından hoşlanan, bundan bazı ölçülerde tatmin yaşayan bir varlık.
    kocalarından göremedikleri ilgi ve sevgiyi, tatmin ol(a)mayan kadınlıklarını erkek çocuklarına yükledikleri ve kocalarının kendilerine hiç ihtiyaç duymadığı şekilde kendilerine ihtiyaç duyan bir erkekle yaşadıkları için gelinle aynı düzlemde olduklarını zannediyorlar.
    çünkü o noktada evlat, bir tatmin objesi ve egonun desteği hâlini almış bir varlık oluyor.
    yani kocadan ya da erkekten dolayı boş kalan duygusal alanları oğuldan aldıklarıyla doldurmaya çalışıp çarpık bir bağlanma türü geliştiriyorlar.

    halbuki kendilerinin erkeği kocaları, yani oğullarının babasıdır.
    fakat dinamikteki kırılma nedeniyle bilinçaltı düzeyde oğullarını kendi erkekleri olarak gördüklerinden, gelinleri de kendilerine düşman ya da rakip olarak görüyorlar.

    erkeklerini ellerinden alacak birer tehdit oluyor gelinler bu sefer.
    maalesef anneler bunun farkında değil, farkına varamıyorlar.
    işin kötüsü, erkekler de bazen annelerinin üzerine kuma getiriyormuş gibi davranıyorlar.
    "annemi bırakamam, annem kabul etmezse olmaz, annemi istemezsen ben de seni istemem vb." ve bu anlama gelen birçok davranış çeşidi.

    çünkü o da annesini bilinçaltı düzeyde "kadını" olarak algılamakla birlikte, asla bırakamayacağı bir sorumluluk, en önemlisi de ihanet etmemesi gereken kutsal bir varlık olarak görüyor.
    anneye ihanet, bu tip erkekler için ömür boyu sürecek bir vicdan azabı nedenidir ve en büyük korkudur.
    hele baba yoksa, uzaksa veya bir şekilde zayıfsa ve çocuk evin erkeği rolünü de resmi olarak üzerine almışsa.
    halbuki başka bir kadını hayatına almak, anneye ihanet değildir ama çocuk 45 yaşına da gelse, öyleymiş gibi hisseder ve bu sefer hayatına aldığı kadına "ikinci kadın" olarak davranır ve öncelik vermez, annesi her zaman haklı olur, onun hep alttan alınması gerekir.
    bu sefer de işte annesine düşkün erkekle sürdürülemeyen ilişki ve evlilikler silsilesi yaşanır.

    burada hem annenin yüklediği rolü erkek olarak üstlenme hem de yine dengesiz bağlar nedeniyle anne-kadın varlığı hayat boyu taşımakla yükümlü olduğunun empozesi vardır.
    aslında annesinden sorumlu olan babası, kendisi de hayatındaki kadından, sevgilisinden, eşinden vb. sorumlu ama çocuk bunu 50-60 yaşına dahi gelse fark edemiyor.

    o yüzden ilkokulla birlikte, anne erkek çocuğun hayatında geri çekilmeye başlamalı, bazı konularda mesafe koyabilmeli ve çocuğu babayla birlikte dış dünyaya gönderebilmelidir.
    böylece, erkek çocuk da babasından destek alabileceği, onun izini sürebileceği bir alana sahip olur ve bu şekilde de "erkekleşir".

    eğer oğlunuzu gönderemiyor, ayrılamıyorsanız profesyonel destek alın.
    herkes evli kalamayabiliyor, hayatında oğlundan başka erkek kalmayabiliyor, bunlar tabii ki normal ve kadını zorlayan şeyler.
    ama bu süreçlerde annelerin bilinçli olması ve oğullarının ihtiyaçlarını karşılamanın egolarını ve duygusal boşluklarını beslememesine dikkat etmeleri çok önemli.