hesabın var mı? giriş yap

  • yangınla baş başa bırakılan halkın, "hisarönü'ne kurtuldu demişsiniz dün" diye önce trt muhabirine hesap sorması ve ardından "yalan haber veriyorsunuz" söylemiyle dövmesi ve en sonunda "gidin buradan" diyerek kovması olayı.

    videoyu whatsapp'ta izlediğim ve twitter'da henüz bulamadığım için link veremiyorum. yüklemeye çalışacağım.

    https://streamable.com/641s1y

    ablanın son cümlesi: "burasına kadar geldi milletin, yeter artık yaaa!"

  • hani lan din kardeşiydik.bizim mallar da filistin için ağlasın alın size filistinli.
    bu yavşaklar yeter ki imkan bulmasın bizi diri diri keserler.

  • thomas vaughan adindaki bir ingiliz tüccarin kaleme aldigi ingilizce basilmis ilk türkce gramer kitabi. kapagindaki bilgilere göre vaughan izmir'de tüccarlik yapmis, kitabi ise 1709 yilinda londra'da yayinlamistir. eserde, önce türk dilinin grameri incelenir; ardindan, bildigim kadariyla, anadolu türkcesinin ilk olarak latin harfleriyle yazildigi örnek diyaloglara gecilir. vaughan'in dilbilimci olmamasinin getirdigi her zaman birbirini tutmayan imlayi, özgünlük bozulmasin diye, hic degistirmeden biraktim. bilinen ilk ingilizce-türkce diyaloglar ve ilk defa latin harfleriyle yaziya gecirilmis ücyüz yil önce konusulan türkce asagida sizleri bekliyor:

    turkche tekelumat (turkish dialogues)

    evelky tekelumat (the first dialogue)

    sabah kaldughy zaman suileshmec ichun (for discourse sake, when about to rise in the morning)

    -bre oglan sabah yakinmy? (ho boy, is it nigh day?)
    -ghyunash bile dogdy bir saatdan artik dur. (the sun hath been up above an hour.)
    -hich oile olurmy? ta bukadar chok oyudummy? (is that false? or have i slept so long?)
    -pengerelery achdugumzaman gurursenghiz. (you'll see when i have open'd windows.)
    -gercheksin. tez imdy bonga zibunimy ve koftanimy ghetur. (thou'rt in the right. bring me therefore presently my wastcoat and undervest.)
    -ishte, sanduk ustunde bashingiz yanínde dur. (see, they are on the chest nigh your head.)
    -var imdy bonga su ghetur, ellerimy ve yuzimy yuyaim. (go then, bring me water to wash my hands and face.)
    -isijakmy istersengiz? (will you have it warm?)
    -yok; ben o kadar hape deghilim. (no; i am not so chilly.)
    -silagec kande dur? bre murdar ne ile silinaim? (where is the towel? out you sloven, what shall i wipe with?)
    -sultanum temuz yok dur, ben onlary chamashire yaikamaghe virdim. (sir, there's none clean; i have given them to the washer.)
    -imdy ghymleghimle silinaim. (then i'll wipe with my shirt.)
    -shimdilic bu makrameyi alling, ke temiz dur. (this towel you make this moment, for 'tis clean.)
    -benim chorablerim nere dur? (where are my woolen socks?)
    -all, bende dur. (here they are, take them.)
    -pabuchlerimy sildingmy? (have you clean'd my shoes?)
    -daha silmadim emma siz gaininge ben silerim. (i have not yet wip'd them, but whilst you dress your self i will wipe them.)
    -tez ile imdy. (quickly then.)
    -emringhize moteim. (i'll obey your command.)

    -oghlan iskemyly ghettur. (boy bring a chair.)
    oturunguz sultanim kerem aileng. (pray, sir, sit down.)
    ya sultanim ne dir halingiz? (well, sir, how goes the world with you? (or how do you?))
    -shuker, alhemdulillah. (well, god be prais'd.)
    -hizmettinghiz varmy? bir shei lazimmy? (have you any service? have you need of any thing?)
    -ben size bir rige itmeghe gheldim. (i came to beg a favour of you.)
    -haman tec buyurung. (then freely command.)
    -agher ishingiz yokise benim'le charshuye gheling; sizing'le bir cauch shei satun alsem gherec ke bildighim deghil. (if you have no business come with me to the bazar (or shops) i need you to buy some things which i don't understand.)
    -ne satun almak istersin? (what will you buy?)
    -agem sejadelery ve kilimlery, ve dulbendleri, ve bugasilery. (persian carpets, striped ones, muslins and callicoes.)
    -nola, bash ustune, neshekil akchanguz var dur? (well, on my head be it, what sort of money have you?)
    -ufak akche. (small money.)
    -ufak akche gedgmez, zera agemar arslanidan ve ya altundan gairy akche almazler. (small money will not pass; for the persians will not take other money than lyon dollars or gold.)
    -nichun? (why?)
    -zera ufak akche aresinde zuyuf akche chok dur. (because among small money there is much false.)
    -korkarim bende aldandim. (i fear i have been cheated.)
    -nige? (how?)
    -dun on besh rial grush buzdum; bilmem akche eyumydur, fanamy dur. (yesterday i receiv'd 15 ryal or weighty dollars; i don't understand money, whether it be good or bad.)
    -kimdan buzdunghiz? (who did you receive them of?)
    -onuny bir tchufudan beshiny mehanegidan. (ten of a jew, and five of a taverner.)
    -ghyuster, bakaim, puh ne guzel akche, yarisy kelp dur. (show it, i'll look on it, puh, what brave money, half is false.)
    -ya nige ideim shimdy? (and how shall i do now?)
    -ne chare, zarar chekersinghiz, gecheni bazarde harge idersinghiz, ghegemainy saklarsiz. ya yine sherab alub mahanegiye virirsinghiz. (what remedy, you must stand by the loss, what passes, spend at the bazar; what will not, keep: or when you buy wine again, give it to taverner.)
    -varaim imdy evve, gairy akche alaim. (i will go home then, and take other money.)
    -varinghiz, emma tez ghellinghiz, zera koshluk gedgdy, oile yaklashdy. (go, but come quickly, because the morning is past, and noon draws nigh.)
    -ben tez ghelurum, haman yabane ghitmenghiz. (i will come presently only don't go abroad, (or be out of the way.))
    -yok ghitmem, sizy bunde beglerim. (no i will not go away, i'll stay for you here.)
    -imdy allah ismarladic. (then god be with you. adieu.)
    -var saglikile. (go in safety.)

    -oglan. (boy.)
    -leppec sultanum. (command sir.)
    -ghettur bonga divity, ve kelemlery, hem bir iki tabac kyahid o ghellinge, ben bir mectub yazaim. (bring me an inkhorn, and pens, and a sheet or two of paper whilst he is coming, i'll write a letter.)
    -divit hazir, emma ichinde ne lika var, ne murekkeb. (the inkhorn is ready, but there is neither lika, (that is cotton or silk or the like) nor ink in it.)
    -ya nige oldu? (and what's become of it?)
    -bilmem, zahir kurudy, yuvarlek oldy, ichinden chekdy. (i know not; sure 'tis dry'd up, become a pellet, and rolled out.)
    -ya nichun gyuzetmazin? (and why don't you look to it?)
    -ne ecsighim benim? ben yazigy deghil im. (what is't to me? i am no writer.)
    -gyundan gyune bir az su kosang ne olurdy? (if daily you put a little water to it, what trouble would it be?)
    -katerime ghelmez. (i don't remember it.)
    -ya akling nerade dir? (and where are your brains?)
    -benim gairy khidmetlerim chok dur. (i have a great deal of other business)
    -var imdy murekeb shishe sen ghettur. (go then, bring the ink-flask.)
    -ondade hitch bir shei yok dur. (there's nothing at all.)
    -otaghy gyun iki akchelik murekeb aldim idy; nige oldy? (the other day i bought two aspers worth of ink; what's become of it?)
    -ne asil otaghy gyun? iki ay ghedgdy, belky dahy ziyade. (what other day? 'twas two months ago, and perhaps longer.)
    -hala ghettur bakaim. (bring it now, i'll look, or see.)
    -ishte bak, hem gyuflammish hem kurumish dir. (look, see 'tis both mouldy and dry'd up.)
    -var imdy dugandan bir akchelik al. (go then, buy an asper's worth at the shop.)
    -vir imdy akche. (give me money then.)
    -yaningde bir akche bulunmazmy? (have you not an asper about you?)
    -kalmady. (no; (or none remains.))
    -benimde ufak akche yok dur. (i have no small money.)
    -var viresy al, sungre viruruz; yokse bize inanamzmy dersin bir akchelik murekebe? (go take it upon tick, we'll pay hereafter; or do you say he will not trust us for an asper's worth of ink?)
    -inanur, emma aiepdur. (he'll trust, but is's a shame.)
    -var, chok suileme. (go, don't prate so much.)
    -ishte ghetturdum. (see i have brought it.)
    -duc imdy divite, ne pec suluimish. (pour it then into the inkhorn, how watry it is.)
    -gairisy yok dur. (there's no other.)
    -ricdan nerede dir? (where's the sand box?)
    -divit yaninde gurmezmysin? (don't you see it by the inkhorn?)
    -ya balmumy nige oldy? (well, what's become of the wax?)
    -bakaim, raflarde idy; daha dururmy bilmem. (i'll look; it was on the shelf; whether it be there still, i know not.)
    -bak, hem bir mum yak, muhurleyejek zamande hazir olsun. (look, and light a candle, let it be ready against sealing.)
    -daha atesh yakmadim. (i have not yet kindled the fire.)
    -kav chakmak yokmy dur? (have you not a steel and tinder? (kav is leather us'd as tinder))
    -var; emma ghibrit yok dur. (yes; but there's never a match.)
    -yok olasin bulaiky: heb yok, hep yok. (i wish thou wert not: all's no, all's no, (with you.))
    -var imdy kungshilikde yakiver. (go then to the neighbourhood, and light it.)
    ghel, ghel, bu gyun aying cauchingy gyunidir? (come, come, what day of the month is this?)
    -bonga sorarsenghiz, ne ay bilurum ne gyun. ( if you ask me, i know neither the month, nor the day.)
    -hai eshec, hai. (away ass, be gone.)

  • ömrüm çürüdü levent trafiğinde
    şimdi yola çıksam, varışım gecenin köründe
    zaten geri döneceğim on saat içinde
    ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

    ya da gideyim bari lan
    benim evim bağdat caddesinde

    ne güzel otobüsümüzdün sen 500t
    güzergahının uzunluğu 62 kilometre
    oksijensiz solunumu öğrendim senin içinde
    ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

    ya da gideyim bari lan
    benim evim bağdat caddesinde

  • çağdaş mizah üreriticileri arasında özgünlüğü ile yüksek sıralarda yer alan komedyen, yazar ve yönetmen.

    youtube’da viral olan videolarıyla büyük bir çıkış yakalayıp büyük balıkların arasına geçiş yapmış biri kendisi. mizahi zamanlamasından ironik üslubuna kadar çok özgün ve bir o kadar yaptığı işte başarılı.

    şimdiye dek ürettiği üç tane special’ı var: words words words, what. ve make happy.
    her bir show burnham’ın dünya ve kendisi ile olan ilişkisini yansıtıyor. eski işlerinden yenilerine doğru gittikçe iğneleyici ironi yerini anksiyete ve depresyona bırakıyor. bo burnham’ın gelişim süreci hakkında güzel bir inceleme wisecrack tarafından yapılmış.

    en “depresif” parçaları (üçü de kapanış parçası):
    we think we know you
    cant handle this
    are you happy

    stand up performansları sergilemenin onun üzerinde oluşturduğu baskı dolayısıyla stand up’a ara vermiş gibi gözüküyor. h3d3 ile yaptığı podcast’te şovların öncesinde ve sonrasında geçirdiği panik ataklardan ve anksiyetesinin onu ele geçirdiğinden bahsediyor.

    ilk defa yönetmenlik tecrübesi olan -senaryosu da kendisine ait- eighth grade eleştirmenler ve sinefillerden oldukça pozitif yorumlar (rt’de %98~) topladı. ödül sezonunda en azından festival ödüllerini silip süpürür gibime geliyor.

    röportajlarını dinlediğinizde aklının işlemci hızına şaşırıyorsunuz cidden. şimdiye dek bir cümlesinin sonunu görmedim ben. bir örnek. bunun nedeni biraz da anksiyetesi olabilir.

    doğuştan yetenekli olduğuna inandığım bir insan kendisi. piano ve gitarı o kadar güzel çalıyor ki. aynı zamanda eggshell isimli şiir kitabında mizahi şiir nedir ne değildir açık açık gösteriyor, kelime ustası. görüldüğü üzere kamera önünde olduğu kadar arkasında da başarılı.

    bo burnham en klişe tabir ile güldürürken düşündüren biri: onun için düşünüyorsunuz, sonra kendiniz için düşünüyorsunuz. anlattıklarında kendisiyle alay ettiği kadar izleyici ile de dalga geçiyor. bazen izleyicisine kızıyor, anlattıklarını anlayamadıkları için. bunun en güzel örneği green room’da art is dead isimli parçasını seslendirirken komedyenlerin sessizce oturup seyircinin sözlerin anlamından bihaber gülüyor olması sanırım. cant handle this isimli parçada direkt “chipotle metaforunu anlamadınız o yüzden açık açık anlatayım” diyor.

    özellikle what. ve make happy’yi izlerken içinizin bi tarafı hüzünle dolar, hatta benim ikisinin de bitişinde gözlerim de dolar. bo burnham’ı eşsiz yapan da bu samimiyeti ve kişinin kendisiyle ilişkilendirirken hiç zorluk çekmeyişidir *. kimisi için de bo burnham bir yansımadan ibarettir. umarım yeni şeyler üretmeye devam eder ve bizi kendisinden mahrum bırakmaz.

  • 20 yili aşkın süredir oyun oynarım, şu oyunu günde 6 saat oynuyorum ama sıkılmıyorum. bi de bir türk topluluguna girdim. bir sürü yeni şey öğrendim. neler varmış neler var arkadaş ya. üç beş kişi her akşam oynuyoruz eğleniyoruz. zaman geçirmek için birebir.

    yaşı en az 20 olan her eksisozluk severi bizimle oynamaya davet ediyorum. oyunu öğrenmek isteyene de yardımcı olurum. mesaj atmaniz yeterli. sağlıcakla kalın :)

    edit: platform bilgisayar