hesabın var mı? giriş yap

  • ben çalışırım lan. 5 bin tl ve insanla uğraşmayacağım bir iş.

    nereye başvuruyoruz?

    zorunlu edit : ülkede çoban mafyası var galiba.
    mesaj kutum hep yeşil. kendimi özel hissetmedim değil hani.

  • hakikaten kuscam yeter.

    bende bi kuzen var, ne zaman bi araya gelsek sevgilisi olsun olmasın ''şşş yok mu lan güzel arkadaşın, wala niyetim ciddi'' der durur. bilirim piçin önde gideni. yüzüne de söylerim.

    3-5 ayda bir facebookta ilişki güncellemesi yapar ve sülale istisnasız beğenir bu güncellemeleri.

    ve şimdi beyimiz yine yeni bir sevgili yapmış, sağolsun duyurdu (ilan etti - haykırdı) tüm arkadaş listesine.

    ilişkisi var yazısının ardından başladı fotoğraf bombardımanı. kızla yanyana da bir tane fotosu yok he. hep kendi tek ve kızın tek fotolarını paylaşıyo
    altında yorumlar gırla.

    kuzenin fotosu, altında hemen kızın yorumu ''seni seviyorummmmm'' dayılar, teyzeler like like like
    kızın fotosu, altında hemen kuzenin yorumu '' gel artık seni seviyorum'' dayılar teyzeler yine like like like
    facebook gönderisi, ''çok şükür çok mutluyum ve çok seviyorum'' likelarrr....
    şarkı paylaşmacalar, ''aşkım seni çok seviyorum'' like... like... like....

    tanrımmm bitmiyorlar... tiksindim, iğrendim, midem bulandı. bu kadar yavşak, bu kadar abaza, bu kadar buldumcuk bir kuzenim olduğuna, onunla aynı kanı taıdığıma inanamıyorum. lan it bi de 27 yaşında, lan bulamayan bi insan da değil yakışıklı çocuk.

    nasıl bu hale geldi yeminle çözemedim. abisi sen erkeksin ya allasen biraz ağır dur. yavşak yavşak kalpler yapıp durma, bu ne ya. lan kendini kepaze ettin tamam bari bize acı lan.

    bak yeni bi gönderi daha şimdi,

    ''ilişki durumu yaptım saolsun ailem arkadaşlarım beğendi, biraz dile düştük, nazara gelmeyelim aşkım seni seviyorum <3''

    oyhh.. şiştim..

  • çok pozitif bir düşünme şekli. şu gereksiz toksik nostaljilerden sonra da realist bir kere. arabanla hadi olmasın otobüsle eskiden hiçkimsenin kısa sürede gidemediği yerleri gidip görebilirsin. binlerce profesyonel müzik dinleyebilirsin kaliteliyi hiç bozmayan cihazlarla.
    en iyisi boktan bir hastalıktan ölüp gitmiyorsun tedavisi bilinmiyor diye çok büyük ihtimalle.
    bu dönemde bence biraz daha iyimser yaşamalıyız. gereğinden fazla negatif insanlar. bkz. şükür etmek

  • oğlum ben senin babanım. eve gelirken bir rakı birde karpuz al. merak etme parasını vereceğim ama karpuzu beğenmezsem parasını vermem ona göre seçerek al. geç kalma.

  • -neden ağlıyorsun şimdi?
    -annem bıraksın beni
    -saçmalıyorsun!
    -böaaaa (ağlama şiddetinde artış)
    -bak şimdi, inan seni tanıyamıyorum emrecan!

    bu diyalog daha bu sabah bir çocuk ile onu yuvaya bırakmaya çalışan babası arasında geçmiştir. sanırsın baba 4 yaşındaki emrecan ile değil de şirketin satın alma müdürü ile konuşmaktadır. babaların sorunu bu işte, mantıklı konuştuklarında çocukların anlayacağını sanıyorlar. hemen "oysa ne güzel izah ettim, neden anlamamakta ısrar ediyorsun" türünden bir yaklaşım içine giriyorlar.

    annelerin öğretmen, hemşire, vb. devlet memuru olduğu ve babadan daha erken bir saatte iş başı yapması gereken ailelerde çocuklar yuvaya baba tarafından bırakılıyor ve yuvaların önünde sabah saatlerinde resmen bir mantık silsilesi yaşanıyor. “bu hareketine anlam veremiyorum” diyen mi ararsın, “kendine bir bak yakışıyor mu bu hareketler hiç sana” diyen mi ararsın “bunu akşam detaylıca konuşacağız” diye gözdağı vermeye çalışan mı arasın “ağlamak sana hiçbir şey kazandırmayacak” diye tavır koyan mı ararsın.

    oysa anne geliyor çocuğu bırakıyor çocuk ağlarsa, ayrılmak istemezse “ben hemen şuradayım, korkma rahat rahat oyununu oyna sen” deyip çocuğu rahatlatıyor kocaman bir öpücükle işine gidiyor. baba geliyor çocuğu bırakıyor çocuk ağlarsa, ayrılmak istemezse “çok değiştin sen beren!” diye bir tartışmanın içine giriyor. sanıyor ki bunu dersem çocuk kendisiyle yüzleşip hatalarını anlayacak ve benden özür dileyecek. babalar çok saf, çocuk dilinden zerrece anlamıyorlar.

    ben de onlardan biriyim, daha bu sabah iki saat konuşarak ikna ettiğim çocuk yine yuvanın önünde benden ayrılmak istemedi, benim verdiğim cevap ise “bunu seninle daha önce konuşmuştuk” oldu. çocuk gözyaşlarını silip “haklısın baba, bir an kendimi kaybettim kusura bakma” dedi… yani dese tam olacaktı ama ben annemi isterim diye tutturdu. tam annesinin iş hayatında yaşadığı zorluklardan bahsedecektim ki öğretmeni imdadımıza yetişti ve gel bak bugün tiyatro yapıcaz diyerek sabiyi kurtardı.

    oysa çalışma hayatında yaşadığımız zorluklar 4 yaşındaki evladımın çok ilgisini çekebilirdi!

  • teknolojide bir ku$ak geride kalmalari geregi, oyuna yakla$imlari farkli olan oyuncular, baba dedim ya amca dayi da olur. teknolojiden kastim bilgisayar teknolojisi degil efendim, silah teknolojisi. mesela babalar. bizim pedere red alert 2 ogrettik vaktiyle, kiz karde$imle, ogretmez olaydik. onun zamaninda roket, nuclear missile, chronosphere, iron curtain yok ya takmi$ tanka, piyadeye...
    daldim bir gece odaya, pederle karde$im red alert oynuyorlar, peder soyluyor karde$im yapiyor.

    - baba tamam bissuru tank yapmi$in. azicik da teknoloji yapsak, bak eleman nukleeri dikmi$, $imdi az sonra cakacak, ne war factory kalacak, ne power kalacak, ne barracks kalacak...
    - barracks hangisiydi?
    - bu i$te. asker yapilan.
    - haaa cadir. onemli deil ucuz o gene yapariz. ben bir kac tank daha yapayim dumduz edecem.
    - olmaz boyle hava desteksiz falan.
    - nukleer ne?
    - hani boyle bir roket iniyo, her taraf patliyo.
    - hani her taraf yemye$il oluyo. o mu? adamlar da eriyip gubre oluyo. [daha once yemi$.]
    - baba, gel tech lab yapalim. oradan da chronosphere yapariz, indirip dalariz tanklarla.
    - birak $imdi tank yapalim tank. bak bir yandan da piyade yaptiriyom bol, onlari da agacin altina sakladim. [her agacin altina 3-5 piyade dikmi$ saklaniyolar saniyor.]
    - baba yapmi$in, 20 tane tank yapmi$in.
    - 2 tumen tank yapip rommel gibi dalacam ibnenin haritasina. sen hic yanyana giden 48 tank gordun mu. toprak titrer be toprakkkk! [peder askerligi tankci yapmi$]
    - baba, bak adam az sonra cakacak nukleeri bir milyon olucaz. bak buraya cakacak. her $eyi yan yana dikmi$in. uzak dik dedik ya sana...
    - uzak dikilmez salak oglum. uzak dikersen ikmal etmek zor olur. [cagiralim eski boluk komutanini sana $ilt versin o zaman, iyi ogrenmi$sin.]
    - nuclear missile launched!
    - hah bak cektin rifkiyi. iyi geceler.
    - dur gitme. ne labratuvariydi o?

  • normal olandır.

    para duruduğu yerde hegün %10 değer kaybettiği sistemlerde, hiperenflasyon durumunda gerçekleşir.

    herkes parayı şimdiden harcama, alabileceğine alma yarışına girer. bunda garip olan hiçbirşey yoktur.

    tem kavacık kavşağında köprüden önce son çıkış yazıyor ya. he şu anda kriz o noktada, az kaldı ama o kavşak geçildi geçilecek. işte o zaman görürsün kimse bir şey satın alabiliyor mu, evde aç aç oturuyor mu..

    bu krizden çıkmanın artık tek yolu da, erken seçimdir. başka da hiçbir çözümü yoktur.

  • süleyman demirel anlatıyor;

    "39 yaşında başbakan oldum. ana muhalefet lideri ismet inönü idi. yeminle söylüyorum, onunla görüşmeye giderken dizlerim titrerdi. ben alt tarafı çoban sülü, o ise garp cephesi kumandanı, cumhuriyet’in ikinci adamı idi..."

    seçimlerden %50 oy alarak başbakan olan demirel, meclisin ilk günü meclis binasında ismet inönü ile karşılaşır. inönü sorar;

    "meclisin kaç merdiveni var, süleyman biliyor musun?"

    "bilmiyorum!" diye cevap verir, demirel.

    beklemediği bir soruyu yanıtsız bırakan demirel içten içe bozulmuştur. birkaç gün sonra yine mecliste inönü'nün yanına giden demirel kulağına eğilerek;

    "efendim, meclisin 220 merdiveni var!" der.

    "kime saydırdın?" diye sorar inönü.

    "bizzat ben saydım efendim!" der, demirel.

    ve bunun üzerine inönü'den tarihi bir söz duyar;

    "bak süleyman, lider odur ki zor işlerle uğraşsın. lider basit işleri kendi yapmaz. bak mesela ben meclisin kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum. sana saydırdım..."

  • süt akşamları sarı gözükür oğlum :(

    yıllarca inandım bu yalana, meğer annem çiğ yumurta katıyormuş süte benim içmem için.

  • avrupalıların oryantalist merakının bir örneği olan kişi.

    özellikle iskandinavlarda var bu, türkiye'yi çok egzantrik, oryantalist ve heyecanlı buluyorlar. hindistan'a gitmeyi gözü yemeyen türkiye'de buluyor kendini.