ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
29 eylül 2014 seyrantepe metro kazası
-
kazanın gerçekleştiği ve bir yaralının olduğu vagonlardan birindeydim. kaza anını anlatmak gerekirse, metro hafiften titremeye başladı, çok anormal bir durum olarak görmedik ama bir süre sonra titreme şiddeti epey arttı ve saniyeler içerisinde şu manzara gerçekleşti: (+18)
http://imgur.com/ecpwjpw.jpg
bu manzaradan hemen sonra metrodaki acil çıkış düğmesine bastık ve sirenler çaldı. şansımıza metronun her iki tarafında duvar değil de sağ tarafında inşaatın olduğu ve inşaat işçilerin olduğu boş bi alan vardı. onlardan yardım istedik, kapı açıldı ve çıkmaya başladık. ambulans istedik ve 30 dakika boyunca ambulans gelmedi ve o adam yaralı bi şekilde yerde yatmaya devam etti. kazazedelerden biri metroda çalışan işçilere "burada sağlık görevlisi yok mu hiç? başınıza bi şey gelse çağırabileceğiniz herhangi bi kimse?" dedi ama işçilerin başını öne eğip susması durumun vehametini özetlemeye yetti. kaza alanından çıkmak için de bu yolu kullandık:
http://imgur.com/itq7kqs.jpg
http://imgur.com/sccpgju.jpg
http://imgur.com/ykrjrmm.jpg
http://imgur.com/pf71ktv.jpg
söylenecek çok söz de yok aslında.
dip not: burayı okuyan haber ajanslarının dikkatine, yukarıdaki fotoğrafları dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz. yeter ki türkiye'de insan hayatının bu kadar ucuz olduğunu herkesin yüzüne tokat gibi çarpın.
simyacı
-
son derece akıcı anlatıma sahip kitap. yazar, okuyucunun ilgisini ilk sayfadan çekiyor ve hikaye soluksuz devam ediyor. lakin yazarın aşırı mesaj kaygısı zaman zaman rahatsız ediyor.
özellikle, önemli kararların arifesinde olanlar için okunması şiddetle tavsiye edilir. kitabı bitirdiğinizde huzur ve dinginlik kaplıyor içinizi. sanki ne arzu ederseniz başarabileceğinize, başaramazsanız bile dünyanın sonu olmayacağı düşüncesi yer ediyor beyninizde.
abartılmış yöresel lezzetler
-
elimiz bos gelmeyelim diye aldigimiz aslinda bes para etmeyecek urunler. ilk aklima gelen konya sekeri, bu kadar sacma sapan birsey olamaz. ureticisi bile hala nasil batmadik diye sasiriyordur. bir digeri afyon kaymagi, meshur diye fabrikasyona donmusler zerre kaymaga benzemiyor. peki ya o hosmerim tatlisi nedir allah askina..
telefonunun ekran parlaklığı full olan insan
-
benim lan bu. sevgilim felan olmayınca bitmiyo pilim felan, bende ışıl ışıl takılıyom.
counter-strike global offensive
-
400 dolara molotof aldığınız oyun. pahalı fransız şarabı mı yakıyoruz?
edit: radiohead'in creep'ten sıkıldığı gibi sıkıldım bu entry'den.
steve jobs
-
"iyi sanatçılar taklit eder. büyük sanatçılar ise araklar" sözünü pablo picassodan araklamış insan.
o ses türkiye
-
"işin zor gökhan..."
"valla işin zor hadise..."
"işiniz çok zor mazhar abi..."
"ebrucum işin çok zor, kolay gelsin sana..."
sanırsın canlı yayında atom parçalıyorlar.
3 haziran 2015 galatasaray bursaspor maçı
-
fernandao'nun sahasında kupa kaldırılarak gerçek fenerbahçeli olduğu maç.
erdoğan'ın iyiden iyiye saçmalamaya başlaması
-
24 haziran seçimlerine 4 gün kala katıldığı radyo programında alışık olmadığımız şekilde vatandaş şikayetleri dinletildi. umursamaz ve muhattap almaz bir şekilde not almaya bile tenezzül etmeden dinlemesi.
verecek bir cevap bulamayınca teessüf etmesi.
15 yıl önce yani 2003 de evlerimizde buzdolabı ve fırın var mıydı gibi saçma sapan bir retorik soru sorması,
emeklilik için yaşı bekleme konusuna adeta fransız kalması ve her halinden böyle bir şeyden haberdar olmadığının görülmesi,
bu kıraathane saçmalaması,
dün tatar böreği de vereceğiz dediği mitingin kayıtlarından tüm türkiye tarafından izlenmesine rağmen demedim öyle bir şey demesi,
bu garabet sistemde bir koalisyon seçeneği olmadığı halde koalisyon kurarız demesi,
açıkçası erdoğan bugün yeni biri olarak çıksa bu performansla %1 bile alamaz.
normalde de kıvrak zekalı cevaplar verebilen biri değildi ama sanki demans belirtileri veriyor. ortamdan kopuk, donuk ve ne olup bittiğinin farkında değil gibi.