hesabın var mı? giriş yap

  • izmir'de 1800 tl'ye hatta 1600 tl'ye de razı olan tipler olabilir mesela. çok şaapmamak lazım. üniversiteyi uzatmadan bitirmiş, 1 dönem erasmus programıyla yurtdışında eğitim almış, ingilizce'yi iyi bilen, fransızca öğrenen, sektörün istediği bilgisayar programlarının daha fazlasını bilen ve sertifikalarına sekörün lider kuruluşu tarafından sahip olan, stajını sorunsuz halletmiş, yazları da okuduğu bölüme pratik tecrübe sağlamak için dönemsel olarak çalışmış, zorunlu askerlik hizmetini tamamlamış bir turizm işletmeciliği mezunu olarak söylüyorum bunu.

    asgari ücretin 1000 tl olduğu ülkemde bana hala 1000-1300 tl arası maaş teklif ediliyor. genellikle haftasonu izni yok, haftalık izin yok, yıllık izin yok, 10-12 saat arası çalışma, gece shiftleri ve düzensiz bir hayat da cabası.

    2000 tl, izmir için çok iyi bir maaş. düşünün ki 'razı' olduğum halde alamıyorum ben bu maaşı.

    ne diyelim; bu boktan sistemde bölümü ne olursa olsun üniversite mezunlarına hala asgari ücret teklif edenler utansın.

  • yangınla baş başa bırakılan halkın, "hisarönü'ne kurtuldu demişsiniz dün" diye önce trt muhabirine hesap sorması ve ardından "yalan haber veriyorsunuz" söylemiyle dövmesi ve en sonunda "gidin buradan" diyerek kovması olayı.

    videoyu whatsapp'ta izlediğim ve twitter'da henüz bulamadığım için link veremiyorum. yüklemeye çalışacağım.

    https://streamable.com/641s1y

    ablanın son cümlesi: "burasına kadar geldi milletin, yeter artık yaaa!"

  • kultur farki nasil belli ediyor kendini dedigim bakis. aci ofke ve nefret var bu bakislarda hakli da. agit yok vatan millet sakarya yok. omzunda teskin edici el yok.

  • 50 li yaşlarda günde 2 paket sigara tüketen bir abimiz var.10 yıldır tanışırız,bir kere bile sigarayı bırakacağım,bırakmayı düşünüyorum dediğini duymadım.son zamdan sonra 1 haftadır sigara içmiyor.dev araştırmanın sonuçlarına katılıyorum.

  • uzun zamandır şöyle kallavi bir rezalet göremiyorduk. donanımhaber’den çok güzel bir jest oldu sözlüğümüze can geldi, neşe geldi.
    t: yine anadolunun ıssız kenarlarında bir şark kurnazının icraati.

  • -yavrum geliyor musun haftasonu yazlığa?
    -geliyorum anne
    -sakın güneş yağı alma
    -niye ki?
    -ben motoryağı aldım aha aha
    -anne insan kızına motor der mi yaaa
    -ay napayım canım çok sıkılıyor
    -????????

  • dunya vatandasligi yasal acidan herhangi bir sey ifade etmez. bir insan mutlaka bir ulkenin vatandasidir, ya da bir bolgede yasal statusu vardir.

    i - vatandaslik konusunda iki istisna vardir, birincisi haymatlos ve multecilik durumu, bunlar bazen birbirlerini kapsayabilir.

    - a devleti tarafindan vatandasliktan cikarilmis bir insan b devletinin kanunlari elverdigince oraya siginabilir, ki cogu ulke baska bir vatandasligi olmayan kisiyi vatandasligindan cikaramaz, cogu zaman boyle bir sey oldugunda da zaten vatandasliktan cikarilan kisi baska bir ulkede multeci konumundadir, yoksa vatandasliktan cikaran ulke o kisiyi ulkeden disariya yollayamaz zaten..
    - c devleti a devletini isgal eder ve sonra da a devletini yikar, bu durumda a devletinin eski vatandaslari c devletinin vatandasi olamiyorlarsa, bu canlari icin tehlikeliyse falan b devletinin kanunlari elverdigince oraya siginabilirler,
    - a devleti ic savas sonucu yikilir ve yerine yenisi kurulmaz, o sirada b devletinde bulunan a devleti vatandaslari ortada kalir.

    bu kisiler b devletinde hem haymatlos hem de multeci olabilir.

    ama bir a devleti vatandasi a devletinden b devletine kacar ve a devleti pasaportuna sahip halde o ulkeye siginirsa, ve a devleti vatandasligindan cikarilmamissa multeci olur, haymatlos olmaz, yani b devleti politik duruma gore bunlari geri yollayabilir.

    tabii haymatlos geri yollanamaz gibi bir anlam cikiyor da, yani geldikleri devlet yasal olarak artik var olmadigi icin "biz bu kisiyi almiyoruz yollarsaniz geri yollariz" diyecek bir kurum olmadigindan teknik olarak b devleti haymatlos lari da kafasina gore geri yollayabilir, oldurebilir, vesaire, tamamen kendi cikarlarina ve o ulkedeki basin yayin kuruluslarinin durumdan haberdar olmasina ve o ulkenin dunyadaki onemine bagli bu durum...

    yine de cogu zaman yukaridaki durumlar bir sekilde vatandaslik ile sonuclanir. bu tarz durumlarda kisilerin yine bir yasal statuleri vardir, bulunduklari ulke tarafindan saglanan.

    ii - ikinci istisna ile devlet olmayan veya devletleri taninmayan bolgelerde yasayan kisiler. mesela filistin, ki o durumda o bolgede yasayanlara filistin pasaportu verilir, ve bazi ulkeler bu pasaportu tanimayabilir. bu pasaportu tanimayan ulkeler ilgili kisilere "haymatlos" muamelesi yaparlar, veya o bolgeyi himaye ettigini kabul ettikleri devletin vatandasi sayarlar.

    olaganustu durumlarda, mesela bir devletin yikilmasi ve yerine yeni devlet kurulana kadarki gecen surede, eski devletin vatandaslari o kisa sure boyunca devletsiz sayilabilirler. kisa surdugu icin (istisnalar vardir) kimsenin umurunda degil bu durum..

    ---

    ucakta veya gemide dogmak ilgili ulkelere ve ucagin o anki konumuna gore degisir, ama kesinlikle dunya vatandasligi saglamaz. bazi ulkeler kendi topraklari sinirlarinda dogmayi vatandaslik icin yeterli gorurler, bazi ulkeler ise vatandasligi dogum yerine gore degil, cocuga sahip olan anne ve babanin (veya her ikisinin) de vatandasligina gore belirler.

    ayrica uluslarasi hukuka gore bir ulkenin bayragini tasiyan, yani bir ulkeye kayitli gemi veya ucak, o ulkenin topragi sayilir.

    bazi ulkelerde ve eyaletlerde ucak ve gemi dogumlari ile ilgili fantastik ince ayrintilara kadar dusunulmus ozel kanunlar da bulunur.

    yani ucagin/geminin kimin havasahasinda oldugu, nereye gidiyor oldugu, hangi ulkede kayitli oldugu, cocugun anne babasinin nerenin vatandasi oldugu, o ulkede ne kadar kaldiklari ve butun bu ulkelerin birden fazla vatandaslik kanunlarina gore cok ilginc kombinasyonlar cikabilir.

    bu kosullar altinda, ucakta veya gemide dogum cogul vatandaslik ile bile sonuclanabilir. veya bir ozel kosulda devletsizlik durumu da olabilir;

    bazi ulkeler kendi sinirlari disinda kendi vatandaslarinin yaptiklari dogumlarda, cocugu kendi vatandaslari saymak icin zaten kendi vatandaslari olan anne ve babanin ulkelerinde en az bes sene yasamis olmasini gerektirirler. mesela amerikan vatandasi anne ve babanin avusturya topraginda, veya havada ise dogumu vatandaslik nedeni saymayan bir ulkeye kayitli ucakta ama avusturya sinirlari icinde cocugu dogarsa, o cocugun amerikan vatandasi olabilmesi icin anne ve babasinin hayatlarinin bir doneminde abd'de en az bes sene yasamis olmasi, veya en az birisinin son bir senedir yasiyor olmasi gerekmektedir. eger bu kosul saglanmamissa o cocuk abd vatandasi olamaz. avusturya kendi topraklari icinde doganlari degil kendi vatandasi olan kisilerin cocuklarini vatandas saydigindan, o cocuk avusturya vatandasi da olamaz. o cocuk o durumda devletsiz olur.

    ve bu yukaridaki spesifik duruma benzer devletsizliklere karsi da 1961'de pek cok devletin imzaladigi ve onayladigi bir birlesmis milletler antlasmasi vardir, o antlasmayi onaylayan devletlerin topraklarinda bu gibi nedenlerden oturu devletsiz kalan bir cocugun dogmasi durumunda cocuk o ulkenin vatandasi sayilir. yani bu ornekte avusturya vatandasi olur.

    cocuk sonunda bu nedenden oturu eger avusturya degil de turkiye'de veya turk hava yollari ucaginda dogmus olsaydi turk vatandasi da olabilirdi. (olaya gel)

    eger benzer durumda antlasmayi imzalamamis bir ulkenin sinirlari icinde dogmussa ve o ulke de jus soli takilmiyorsa, o cocuk ortada kalir.

    ---

    butun bunlarin ana nedeni vergilendirmedir, yani sosyal devlet olgusu ortaya cikana kadar devlet topragindan ve o devletin sinirlari dahilinde veya disinda o ulkenin vatandaslarin sahip oldugu araclarla yapilan ticaretten vergi alma ve ticaret yapma hakkini korumak,

    sosyal devlet olgusu ortaya ciktiktan sonra da bunlara ek olarak dolasim ve yerlesim hakkinin sinirlanmasi zorunlulugu.. cunku ben hem gelir vergisi aliyor hem de sosyal guvenlik sagliyor isem, bana gelir vergisi ve sosyal guvenlik vergisi vermeyen, yani benim topragimda calisma izni olmayan kisiye sosyal guvenlik hizmeti veremem. verirsem sosyal guvenlik sistemime ekstra agirlik yuklemis olurum ve sistem bunu kaldiramaz, coker. bir ornek olarak, come as you are felsefesi bu nedenle bitirilmistir.

    simdi yakin gelecekte bu durum degisebilir, soyle ki sosyal guvenlik sistemi bazi ulkelerde yerli nufus dinamikleri sebebi ile kendi kendini finanse edemediginden yakin gelecekte kaldirilabilir. iste tam o noktada global nufus azalmasina sebep olacak bir sey de olur ise, isgucu ihtiyaci vatandaslik kavramini 1900 ler oncesi haline dondurebilir, yani vize kavrami ortadan kalkabilir. (bu bir teori tabii..)

    bir baska deyis ile, dunya vatandasligini destekleyen bir barisci, birlesmeci, pasifist, ya da flower child vesaire iseniz, davanizda basarinin sirri, vize kuyruklarinin sonu, sosyal sigorta sistemlerinin cokusunu takip eden dogru zamanda, dogru yerlerde wmd kullanimindan geciyor olabilir. (iki ayri tezat var burada)

    ---

    ha bir de konuyla geyiken alakali olarak, garry davis var.

  • çünkü bir boktan haberiniz olmuyordu ve hiçbir şey bilmemenin getirdiği bir mutluluk vardır. ecnebiler buna ignorance is bliss demişler.

    yaşlı insanlardan çokça duyarsınız "millet kudurdu, kafayı yedi, ahir zamandayız" gibi şeyleri. ama insanlar kudurmadı, insanlar hep kuduruktu, sadece senin bu kudurukluklardan haberin yoktu.

    ---
    burada bir çizik çekip bana atılan taşlara dair birkaç şey söylemek isterim.

    öncelikle internet sen onu nasıl kullanırsan öyledir. ama sen berkecan'ın profil fotoğrafına bakmak için kullanıyorsan internet ondan ibaret demek değildir. interneti iyiye kullanmak da kötüye kullanmak da kişinin tercihidir.

    ikinci mesele, kast ettiğim şey bilimsel bilgi, ve ingilizce söz ile anlatmak istediğim de saf bir cehalet değildi. söylemek istediğim şey dünyada olup bitenlerden daha olaylar olurken sansürsüz şekilde haberimiz olmasıydı.

    devam etmeden evvel bir parantez açıp, internet üzerinden erişebildiğiniz bilimsel bilginin de bütün bir ömür öğrenebileceğinizden daha fazla olduğunu söyleyeyim. insanlığın edindiği bilginin bilmem şu kadarı sadece internette diyerek erişebileceğiniz şeyleri küçümsemek en hafif tabirle gülünç olur. mesela bugün harvard'da bir hocaya mail atıp üzerinde çalıştığı şey hakkında çok ilgili olduğunu söyleyip direkt onun ağzından o konu hakkında bir şeyler öğrenme imkanın bile var. yani ne bileyim bu şeyler nasıl basit veya küçümsenebilir oluyor sizler için, hayret gerçekten. devam edelim...

    söylemek istediğim şey dünyada olup bitenlerden daha olaylar olurken sansürsüz şekilde haberimiz olmasıydı.

    samsun'da bir insanın pompalı tüfekle kendi kafasını uçurduğunu 90lı yıllarda anahaber bülteninde belki 30-40 saniyelik bir başlık altında duyar ve "ah be, vah be" diyip geçebilirdiniz. veya yeni zelanda'da bir delinin bir camiye girip oyun oynar gibi insanları taradığını, evet haber bülteninde belki 2 dakikalık bir haberle bir muhabirin anlatımıyla dinlerdiniz. ve bunların çok da bir önemi olmazdı, çünkü haberin size ulaşma şekli sizi sarsacak şekilde değil.

    ama şimdi o adamın yere saçılan beyin parçalarını hiçbir sansür olmadan görerek alıyorsun o haberi. o delinin insanları tararken gerçekten de oyun oynar gibi hissettiğini bizzat onun kafasındaki kamera sayesinde hissederek özümsüyorsun o katliamı. bunlar çok ağır, psikolojik olarak yaralayıcı şeyler, ve geleneksel medyanın sana istese bile sunamayacağı kadar gerçek şeyler. işte seni mutsuz eden bu saf gerçeklik. içinde yaşadığın balonun patlaması seni dehşete düşüren.

    bunun yanında, bugün esra erol'da, müge anlı'da izlediğin insanlar var ya, onlar işte 90lı yıllarda da vardılar, 1800lü yıllarda da, 1700lerde de... sadece artık yaptıkları iğrençlikleri öğrenmek daha basit bir hâl aldı.

    6 yaşında bir çocuğu evlendirip yıllarca istismar etseler, internet yokken, çocuk bunu normal hayat sanardı. çünkü başkalarının hayatı nasıl çocuk ne bilsin? ve senin o çocuktan hiçbir zaman haberin olmazdı. hatta belki televizyonu açınca "çocuk evliliklerinin sayısı düşmeye devam ediyor" diye habere bile denk gelir, içini rahatlatırdın.

    şimdi buradan da internetin manipülasyona daha açık olduğu mevzusuna geliyoruz. evet daha açık ancak yine ilk söylediğim şeye geliyoruz: manipülasyona gelip gelmemek senin seçimin. internet okuryazarlığı diye bir kavram var, ve internette bunun eğitimleri de var. kendini eğitip doğru bilgiye ulaşmak sana kalmış. daily testicle kaynağından okuduğun yılanların ayakları var haberine inanmadan evvel güvenilir kaynaklara başvurmak senin elinde.
    https://youtu.be/0hxmym4k6w0

    yani özetle, internetle olayları daha olurken en gerçek haliyle görme olanağına kavuştuk. ve her an bir yerlerde bir çirkinlik vuku buluyor. önceden, sen bu çirkinliklerin ana haberde gösterilmesine izin verilen ya da gösterilmeye değer bulunan çok küçük bir fraksiyonundan haberdar olabiliyordun. bu da sana, dünyada olup biten kötülüklerin az olduğu ilizyonu sağlıyordu.

    tabi şöyle bir şey var, bunu akşam bana yazanlardan biriyle konuşurken söylemiştim. insanlara farkındalık mı yoksa mutluluk mu diye sorsak çoğunluk mutluluğu tercih ederdi. çünkü değişim için harekete geçmeye imkanın olmadığında ya da değişim için yapabileceğin hiçbir şey olmadığında farkındalık bir lütuf değil lanet gibidir. bu durumdaysan internetin herhangi bir mecrası sana yoğun bir depresyon pompalar, dizi izlemek bile zorlaşır, dizide fakirlikten kırılan kadın senin hayalini kurup üç yıl biriktirdiğin parayla alamadığın o eski arabayı 500 dolara alır sen kafayı yersin. o diziye ulaşma imkanın olmasa ne bileceksin ikinci el bir arabanın bir yerlerde sadece 500 dolara alınabildiğini.

    ama internet kötü insanlar ya da olaylar yaratmıyor, sadece var olduğundan haberdar olmadıklarını fark etme olanağı sağlıyor. bu da işte ignorance is bliss diyerek özetlemeye çalıştığım durumdu. burada ignorance'ı dümdüz cehalet olarak değil bir bilmeme, farkında olmama hali olarak alıyorum yani.

    mesela sözlük kullanmayın, sosyal medya kullanmayın, haber sitelerini engelleyin. interneti sadece aklınıza takılan şeylerin yanıtlarını alabildiğiniz bir araç gibi kullanın. sadece show haber veya star tv, veya daha da mutlu olmak isterseniz ahaber izleyin, hayattaki tek haber kaynağınız bunlar olsun. insanlarla mesajlaşmayın, sadece arayıp konuşun. garanti ediyorum o özlemini çektiğiniz zamanlardaki gibi mutlu olacaksınız.

    suçlu internet miymiş yoksa olan bitenden haberdar olmak mı? artık size bırakıyorum.