hesabın var mı? giriş yap

  • böyle bi şey olacaksa rica ediyorum ben ölmeden önce yapılsın. ben ölüp gittikten sonra insanların yaşamaya devam edeceği fikrine bile alışamamışken, bi de ölümsüz olmalarını kaldıramam. yattığım yerde ters dönerim lan.

  • protesto eden kişinin “ufak tefek sabıkası olanları da işe almıyorlar.” beyanıyla ekrem imamoğlu’nun ne kadar doğru bir iş yaptığını tescil ettiği eylem.

  • bu kadar düşük bütçeyle çekilmiş izlediğim en güzel film. ailelerin çocuklarının kişiliğindeki etkisini gözler önüne seren bu film tüm ebeveynler tarafından izlenmeli.

  • çift başlılıktan şikayet eden cumhurbaşkanının başbakanla birlikte düzenleyeceği miting.

    bu nasıl çift başlılık lan?

  • son zamanlarda çıkar için yaptığı iktidar yalakalığı tüm ömrünü silip atar mı ki....? bilemedim...

    ama casinolarda 10 yılda tanımadığım ünlü kalmadı. tüm ünlülerin, şarkıcıların, artistlerin 'herkes bana bakıyor mu acaba' tripleri ya da 'daha çok ilgi istiyorum' kaprisleri varken bu adamın sıfır kompleksi, olağanüstü alçak gönüllülüğü, herkese gülümseyerek yaklaşma çabası, sıradanlığıyla her zaman yeri benim için ayrıydı.
    adam sanki casinoya tatile eğlenceye gelmemiş de ramazanda aş evine bi tabldot doldurmaya gelmiş gibi minnettar ve alçak gönüllü olurdu hep. kesme kristaller içindeki 60 yıllık scotchların beğenilmediği yerde, demli bir çay için defalarca teşekkür ederdi.

    kolları dört bir yanı saran, kendinden olmayanı ekmeğe muhtaç bırakan iktidar seni de kirletti ya ne diyelim...

    kimse kusursuz değil ki bu dünya'da, huzur içinde uyu...

  • sanırım islamiyet yerine farklı bir din arayışı için ar-ge bütçesi olarak ayırdılar.araplarin son kez bizi arkamızdan vurmasindan ötürü elzemdi zaten.

  • bir çok sözlük yazarının "aha ne boktan film, iğrenç, utanç verici" diye entry girip 3-5 ay sonra bir otobüs yolculuğu sırasında mecburen izleyeceği filmdir, hatta bazı sahnelerde elinde olmadan gülecek, sonra da etrafına bakıp "ulan rezil olduk yandaki kızlara, bu filme bile gülüyor diyecekler" diye hemen kenarda bekleyen leman/uykusuz vs. dergiye yönelecektir bu arkadaşlar

  • (bkz: bu benim lan)
    hepimizin önünde su,meyve suyu ve kantinden alınan pogaca,simit olurdu.daha ezan okumasına 20 dk kala sınıfta kaynamalar başlardı.ezan okunurken sınıfa yayılan sevinci hiç unutamam.
    ortaokula dönmek istedim şuan.harbi ne güzel günlermiş yahu.

    edit: 83 ler 84 ler gördüm de ben 91liyim yahu bizim zamanımızda da vardı dışlamayın 90 ları.

  • bu parodi haber falan mi? ciddi ciddi pandemi yilinda kar edene ekstra vergi mi getirecekler? ulkeler vergi erteleme, daha fazla geri vergi odemesi, kira artis durdurumu, maas yardimi gibi ekonomiyi destekleyen politikalar izlerken hukumet ciddi ciddi ekstra vergi mi getiriyor?

    "hazine ve maliye bakanlığı, covıd-19 pandemisiyle yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı hazine’ye gelir getirici yeni bir düzenleme için hazırlık yapıyor. "

    ekonomik sikintilara karsi "hazine'ye gelir getirici" duzenleme. komedi sovu mu bu abicim napiyorsunuz siz?

    bir de tabi "geçici madde", ne kadar gecici oldugu da artik sana kalmis.*

  • yazının bulunması mö 3500 civarı olmasına rağmen batı dünyasında sistematik noktalama işaretlerine antik yunan dönemine kadar rastlanmamıştır. hatta uzun bir süre boyunca kelimeler arası boşluk dahi yoktur. latincede 600 yılına kadar kelimeleri boşlukla ayırmak akla gelmemiş. antik çin'de ise cümlenin ve bölümün bittiğine dair işaretlere rastlanılmış ancak song hanedanlığına kadar sistematik bir noktalama yokmuş.

    antik yunan döneminde ilk noktalama işaretleri tiyatro eserlerinde duraklamaları belirtmek için kullanılmış (tire, çift tire, üçlü tire). sonrasında aristophanes bunu üst nokta (·), orta nokta (·) ve alt nokta (.) olarak ayırmış. üst nokta noktaya, orta nokta, noktalı virgüle, alt nokta ise virgüle tekabül ediyor. eğik çizgi (/) virgülün evrimi sırasında ve öncesinde farklı amaçlar için kullanılmış. latin alfabesine geçişi sonrasında zamanla şu anki hallerine evrilmiş. ingilizce'ye geçişi 16. yüzyıl civarı olmuş.

    soru işaretinin batı dünyasında kullanımına ilk olarak ms 700'lü yıllarda atıf yapılmış. ilk hali sağdan solda doğru bir şimşek işaretiymiş. sonrasında nokta üzeri eğik çizgi (ünleme benzer) bir hal almış. daha sonra ise kıvrımlı bildiğimiz haline evrilmiş. bir diğer zayıf iddia da latince quaestio (soru) kelimesinin kısaltması qo olmuş. qo da q üstte, o altta olacak şekilde işaretleştirilmiş.

    ünlem işareti ingilizce'ye 15. yüzyılda girmiş ama sık kullanılan bir işaret değilmiş. parlaması reklam endüstrisinin yükselişiyle ortaya çıkmış (daha fazla bilgi için netflix explained bölümü mevcut, zaten onu izledikten sonra diğer işaretleri de merak ettiğim için araştırmış bulundum).

    tırnak işareti ilginç bir şekilde çift olarak (") ortaya çıkmış. ilk kullanımı ise 15. yüzyılda yazıdaki önemli yerlere vurgu yapmakmış. 17. yüzyılda alıntılar için de kullanılmaya başlanmış. 19. yüzyılda fransızlar niyeyse "" "" yerine << >> olarak da kullanımına başlamışlar.

    kesme işareti ilk olarak 1496'da fransızca bir eserde ortaya çıkmış ve ingilizce'ye geçmiş. ilk kullanımı ses düşmelerini belirtmek içinmiş (ı am yerine ı'm gibi). sonrasında ingilizce'de çoğul ve sahiplik takısı -s ekini ayırmak için de kullanılmaya başlamış.

    parantez işaretinin ilk hali ? ? buymuş. sonra erasmus hilal şeklinden esinlenerek ( ) haline dönüştürmeyi akıl etmiş.

    & (ve işareti / ampersant) ilk olarak 1. yüzyılda romada kullanılmış. ampersand kelimesinin kökeni de "and per se" yani "and by itself" (türkçeye çeviremedim)

    matematiksel işaretlere gelirsek, artı ve eksi kullanımı ilk olarak antik mısırda görülmüş ama işaretler sağa veya sola giden bir çift bacak olarak işaret verilmiş. 14. yüzyılda + işareti görülmüş ama 15. yüzyıl itibariyle + için p (plus), - için m (minus) kullanılmış. 1494'te venedikte yazılan bir matematik eserinde + ve - olarak kullanımı başlamış ve yaygınlaşmış. eşittir işareti 1557'de ortaya ingiltere'de ortaya çıkmış. çarpım işareti (x) 1618 yılında ingiltere'de, bölme işareti ise 1659'da isviçre'de ortaya atılmış. bunlar dışında şu an kullandığımız birçok modern notasyon (bilinmeyenlere x,y,z, katsayılara a,b,c, toplam için sigma, irrasyonel sayılar için i, fonksiyonlar için f(x) gibi) euler'e borçluyuz.

    daha yazamadığım işaretler için başka bir zaman vakit bulursam ekleyebilirim.

  • bitmiyor, sessizliği en son ne zaman tattım bilmiyorum. yaz günleri pencere açık, daha kötüye gidiyor. susmuyorlar. devasa ama kulağa hoş gelmeyen bir orkestra gibiler. sabah kuş sesleri yapıyor açılışı. uyandıklarında tüm odak kendilerinde ama saatler ilerledikçe arka plana geçiyorlar. hani huzurlu denir ya bu sesler için, değil işte. sabahtan akşama kadar duyunca değil. yavaştan ikişer üçer sokağa çıkan çocuklar başlıyorlar hayvan gibi bağırmaya. kuşları kıskanmış olacaklar ki bizim onlardan ne eksiğimiz var dercesine enerjileri bitene kadar tepiniyorlar kendi ses tellerinin üzerinde. tabii bu arada sırası gelen her araç repliğini söyleyip çekiliyor ansızın. külüstürden moderne tüm araçların motor sesi geliyor kulağıma. her otuz dakikada bir ise motor sürücüsü motorunun çıkardığı o mide bulandırıcı sesiyle çevredeki gürültüyü yararak gidiyor bir anda. bir ok gibi bulanıklaştırıyor her şeyi ön plana geçmek için ve lütfen bana söv diye yalvarıyor sanki. bazı külüstür araç sürücüleri ise benim aracım yeterince gürültülü değil dermişcesine eline hoparlör alıp bağırarak geçiyor sokaktan. kimisi, dinleyenlerin bu kadar yüksek ve berbat gürültüyü kimin çıkardığını merak ettiğini düşündüğünden kendini tanıtma ihtiyacı hissedip, eskiciyim ben diyor. kimisi ise dolaylı yoldan anlatıyor. dolmalık biberim var diyor. o sırada karşıdan da akrabası geliyor herhalde. o da, benim de çileğim var diyor. hava kararmaya başladıkça annesini sevmeyenler grubu giriş yapıyor lobiye. arabalarımızdan açtığımız bu iğrenç şarkıları hepinize dinleteceğiz sloganıyla birlikte başlıyorlar işe. eskiden bu grubu susturmak için polisi arayan ben ve diğer site üyeleri artık tenezzül bile etmiyor. daha az önce suçluların dışarıda dolaştığı ülke haberlerine bakan site üyeleri bunun bir işe yaramayacağının geç de olsa farkına varıyor. ben ise aşağıdaki hıyarın güzel gönlü ne isterse onu dinliyorum. bazen bağırıyor bazen kalabalık gelip hayvan gibi konuşuyorlar ama ses etmiyorum. allahın belası ülkeden ya şu an kurtulayım ya da geberip gideyim diye iç geçiriyorum sadece. tabii karanlık çöktüğünde zaten var olan, serengeti düzlüklerinde askerlik yapmış olan başıboş köpekler; “belki burada olduğumuzu bilmeyenler vardır” diye düşünmüş olacaklar ki başlıyorlar havlamaya. normalden daha yavaş konuşan caminin imamı ezan okuduğunda, kendilerine ilahi bir gücün seslendiğini düşünüp cevap verme gereği hissettikleri için aniden kurt moduna geçiş yapıp uuuluyorlar. neyse ki saat sabah dört olduğunda sessizliği yakalıyorum. tek tük araba sesleri çok da rahatsız etmiyor artık. kafamı dinliyorum çünkü nadiren o saate kadar uyanık kalıyorum. az sonra günün en pis, en eski ve en iğrenç sesli motorunun geçeceğini bilmeden anın tadını çıkarıyorum. ama istinasız o an geliyor ve motor, tüm kuşları uyandırıp döngüyü tekrar başlatıyor. ben de bundan kurtuluşum yok deyip kafamı yastığa koyuyorum ve uyumaya çalışıyorum.